19 Ekim 2015 00:58

Şahin KELLECİ
Tiyatro yazarı

Ankara’nın sokaklarını doldurduk. Elbet çocuklar ve umut bağıra çağıra tutmalı bütün köşeleri… Sahte cennet satanların, pezevenklerin tuttuğu köşeleri… Dünyanın bütün ağaçları bizimle, bütün taşları, nehirleri ve terhis bekleyen anaları bizimleydi. Çünkü kahramanlık ancak birlikte olmaktır çağımızda. Birlikteydik. Ve kimsenin bölemediği şarkıyı söylemeye geldik. Güllerin, buğdayların ve barışın şarkısını… Gençlerin, kadınların erkenci işçilerin sesiyle… Provasını yapacaktık bir büyük destanın… Sonsuz bir biçim olacak barış, herkes katılınca… İnanıyorduk.

En öldürücü silahlarını alıp, o alana oturdular, göremedik. Çelik bilyeler ağzına kadar doldurulmuş, çevikler pusudaymış, bilemedik. Ücretli ve masum bir devlet memuru gibi dolaşıyormuş bombacı o güzel güneşli günde. Tanıyamadık. Zaten kimliksiz dolaşırmış onlar, bilinmezmiş kim oldukları. Yalan makinelerini önceden kurmuşlar saraylara. Öldükten sonra anladık. Güneşli bir Ankara sabahında öldüler bizi. Bizi öldürdükten sonra çıktı ortaya çevikler ve yalan makinesi işlemeye başladı.

Güneşli, berrak ve apaçık bir Ankara sabahında öldürler bizi. Kan akıyordu penceresi karanlık evlerden. Ölü kadınların, gençlerin düşlerin ve tuğlaların üstüne… Gökyüzü aydınlık ve mavi Ankara’da… Yaralı olmak, ölü olmak yerinde olmamak… Halkların gösterişsiz, sessiz cömertliğinde ölüm nasıl söylenirse öyle öldük. Bu sabah biliyoruz elbet her şeyi… Göz göze bakışınca, biliyoruz neyi bölüştüğümüzü. Konuşamasak da. Hızla gelişecek kalbimiz, kendi öz hüznümüzün ılık tarlasında… Bozkır dayanıklılığımızın tarlasında kalbimiz. Ellerimiz ve ayaklarımız arasında kalbimiz. Hızla gelişecek kalbimiz çağımıza uygun bir hızla.

Ama hiç kimse inciri durduramaz o her zaman büyür elbette.  Elbette güzel günlerimiz olacak. Bir taze ekmek gibi sıcak… Bereketli gece yağmurlarından sonra güneş, bir elmas iğne gibi parlayacak. Günler tülbentten süzülmüşçesine berrak, tane tane yiyeceğiz geceleri, huzur içinde, nar gibi… Bir sıcaklık duyacağız gitgide, hayat güzelleşecek… Dilinden anlayacağız eşyaların. Gelmiş geçmiş bütün günlerin lezzeti, bir sevda olacak da, içimize yerleşecek.

O gün ölülerimiz toplanacaktır. Herkesin ve herkesin sesiyle birlikte. Ve yüceltilecektir bir mavide. Ölülerimiz toplanacaktır doldurulan bir kıyı gibi. Nasıl sezgiler ve gerçekler çıkardığımız, nasıl kırgın ve nasıl umutlu olduğumuz anılacaktır. Ölülerimiz toplanacaktır. Kenar köşe kasaba hanlarından, küçük ve karanlık odalarda öldürülenler, direnerek ve akarak ölenler yüceltilecektir. Anılacaktır ölümleri. Karanlığa kanıyla karşı duran, kanıyla ışıtan, yalazlayan karanlığı, yalnız ve dayanaklı gecelerinde üşüyen ölülerimiz toplanacaktır. Ve kuytularda, dağlarda, alanlarda,  bir sabah büyük büyük ateşler yanınca eller temizlenecektir bir tören olacaktır, ölülerimiz toplanacaktır.

Evrensel'i Takip Et