11 Ekim 2015 04:38

Sennur Sezer: Yiğit bir kadın

Paylaş

Zeynep ORAL

Sennur Sezer...  O bir kadın. O bir şair. O bir emekçi. O bir nefer. O bir direnişçi... Yaşamı boyunca önce edebiyat dedi. Eylem insanıydı. Ama yine de önce edebiyat dedi.
Günümüzde fildişi kulelerine, altın ya da sırça kafeslerine değilse de, sadece kendi iç dünyalarına, ya da “Ben , Ben, Ben” egolarına  sığınıp/saklanıp/kapanıp, o egonun tutsağı olup şiir yazan yazabilen şairler var.
Sennur Sezer onlardan değildi. Onların tam tersi, tam aksiydi... Aramızdan ayrıldığı haberini aldığım an şimşek gibi yüreğime saplanan tümce “Yiğit bir kadını yitirdik”  demek oldu.  Cumhuriyet gazetesinde yazdığım yazının da başlığı buydu. Değiştirmeye elim varmadı.
Toplumsal bilinciyle edebiyat uğraşını birbirinden hiç ama hiç ayırmadı.
Edebiyat tutkusuyla dayanışmacılığını da hep içiçe yaşadı. Örgütlülüğün önemine inanıyor, savunduğu, inandığı davalara destek oluyor, tüm direnişçilere örnek oluyordu.  
Sennur Sezer’in dayanışmacılığı sadece toplumsal ve politik alanda değildi. Aynı zamanda edebiyat alanındaydı da... Başka yazarlar, başka şairler, başka kitaplar konusunda  övgülerinde nasıl da cömertti. Yaşıtlarına dost, kendinden gençlere yol göstericiydi. Hiç durmaksızın edebiyatı ve edebiyat sevgisini yüzeltmek için didindi.
Sömürüye karşı, haksızlığa karşı, baskıya, şiddete karşı dimdik duruşunu, bir zanaatçığı titizliğiyle,  bir anne özeniyle, yıllar içinde var ettiği, geliştirdiği, kolladığı ve koruduğu şiiriyle harmanladı. Tuzaklardan ve tehlikelerden, sloganlardan ve kolaycılıktan dizelerini sakınırken, sözüyle ve eylemleriyle hep bir oldu, sahici oldu.  
Kentlerin, kırsal alanların kadını, kız çocukları, anneleri, nineleri... Hepsi Sennur Sezer’in dizelerinde can buldu, hepsi bir sese kavuştu. İntihara zorlanan kız çocuğu, oğlu öldürülen anne, küçük istasyonların bekleme salonlarında bekleyen kadınlar, bedenleri uykuya hasret kadınlar, çocuklarına dünyayı anlatmaya çalışan kadınlar, direnen kadınlar... Kadınlığın bin bir halini ve duyarlılığını karınca çalışkanlığıyla yoğurandı O.    
Şimdi hem kadınlar, hem de şiir, biraz daha eksik. Biraz daha öksüz... Seni çok özleyeceğiz sevgili arkadaşım.
Sevgili Sennur Sezer’e PEN Şiir Ödülünü verdiğimizde “Şiir Çağın Yankısıdır” başlıklı bir bildiri hazırlamıştı. Nasıl da ileri görüşlü bir bildiriydi...
Şimdi o söylediklerini anımsamanın tam zamanıdır. Cumhuriyet gazetesinde yazdığım yazıda da paylaştım, şimdi burada da paylaşmak istiyorum:
“Şiir, çağının seslerinin yankısını taşır: Kahkahalar, çığlıklar, ıslıklar... Aşk şarkılarına marşlar karışır, ağıtlara çocuk sesleri. Çok sesli bir korodur şiir, bir orkestra.
Şairler hükümdarlara övgüler yazsalar da bu sesleri şiirin orkestrasına ekleyemezler. Bir yıl geçmeden yıpranır gider o övgülerin kumaşı.
Eskimeyen, yaşamaya övgüdür, adalete, aşka.
Bir de diktatörlere yazılmış alaylar eskimez, bin yıllarca.
Şairler söz ustasıdır. Anadildir ustalığın nedeni. Vay şairlere anadilini yasaklayana. Vay insanlara şiiri yasaklayanlara! Her dilde aşağılanmalı insanın düş gördüğü dilde yazmasını, şarkı söylemesini engelleyenler. Onlar için sövgüler bile armağan sayılmalı. Adları silinmeli tarihten.
Şiir, çağının seslerinin yankısıdır. Şair bu sesleri işler olan gücüyle. Aşk şarkıları, yaşama övgüleri duyulsun ister şiirinde. Hıçkırıklar aşktan kopsun, bir ağlayış olacaksa çocuğun ilk ağlayışı olsun.
Ve kadınlar, sesleri yüzyıllardır savaşları lanetlemekten yorgun, ağıtlardan kısık, şiirler söylerler güzel günler için, rüzgâra karışır. Onlara şiir yazılmaz, yazılanlar aşka övgüdür belki.
Şiir, çağının seslerinin yankısıdır. Sokaklardan kopup gelen seslerin uğultusudur. Zafer şiirlerinde ölen askerlerin analarının ağıtı duyulur. Aç çocuk ağlayışları ve dul kadınların çığlıkları. Bu yüzden ürperir bu şiirleri okuyanlar.
Çağının seslerinin yankısı duyulur şiirde. Şiirinde güzel seslerin yer almasını isteyen şairin işi zordur. Çünkü açlığı, savaşları durdurmak için uğraşmak zorundadır. O şairlerin seslerini duyarız, çocuk seslerine kulak verdiğimizde.”

ÖNCEKİ HABER

birler meclisi XXVIII

SONRAKİ HABER

‘Ağrımasa bilir miydim yüreğimin yerini’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...