11 Ekim 2015 03:44

Şükran DOĞAN

Beş ay arayla ikinci genel seçime gidiyoruz,7 Haziran seçim sonuçlarını beğenmeyenlerin dayatmasıyla seçim tekrarına. Partilerin açıkladıkları seçim beyannamelerindeki vaatleri, ekonomik ve demokratik talepler başta olmak üzere birçok yönden değerlendirildi. Seçim gününe kadar da değerlendirilmeye devam edilecek. Biz de kadınlara yönelik programları açısından bakalım. 13 yıllık iktidarında da, “seçim tekrarına gideceğim” dediği dört ay boyunca da kadınların taleplerine kulaklarını tıkayan AKP’nin seçim beyannamesinde kadınların taleplerine yanıtlar üretmesi beklenemezdi, öyle de oldu. CHP, farklı başlıklar altında ve oldukça uzun yer verse de özellikle istihdam konusunda kadınlardan çok sermayeyi gözetir durumda. MHP’nin vaatleri için AKP’den ileri denilebilir. HDP ise beyannameyi yazan ve uygulayacak olanların kadınlar olduğunu gösteren dili ve çok yönlü yaklaşımıyla ayrılıyor üçünden.

SOSYAL 'HİZMETÇİ' KADINA YİNE DÜŞEN DEVLETİN EKSİĞİNE ÇARE ARAMAK  

AKP yıllardır söylediği ve eylediği biçimiyle aileye özel yer vermiş yine. Uzun uzun ailenin korunması ve güçlendirilmesi için neler yapıldığı, genç nüfusa olan ihtiyaç, doğurganlık hızının arttırılması, ‘yaşlanmadan zenginleşmemiz gerektiği’ vurgularına yer veriliyor. Geleceğe dair projeksiyon üzerinden ihtiyaçlar böyle tespit edilince de; kadına yine aileyi korumak, genişletmek için doğurmak ve ‘dişi kuş’ olma görevi biçiliyor. Tabi devlet de boş durmayacak. Doğum izinlerini güçlendirecek(miş). Çocuk başına 300-400-600 lira vererek doğurganlığı özendirecek. Kadına yönelik çifte baskıyı sürdürerek, aile hayatı ile iş yaşamının uyumlu yürümesi için kadınları esnek çalıştıracak. Kamu kurumlarında kaldırdığı kreşlerin belediyeler tarafından açılmasını zorunlu kılacak(mış)- Aslında kanunlara göre belediyelerin kreş açması zaten bir zorunluluk. 13 yıl boyunca bu zorunluluk aklına gelmezken, seçim beyannamesinde yeniden “zorunluluk” icat etmek çok trajik.

Çocuklara ücretsiz, hatta düşük ücretli bile kreş yok. Eğitim paralı, kreş ve etüdler ateş pahası. Yaşlı ve engelli bakımı sağlayacak gündüzlü ve yatılı kurumlar yok. Nakdi yardımlarla her türlü bakıcılık yükü kadının üzerine bırakılmış. Sonuç; sosyal hizmetin yürütücüleri ev içindeki kadınlar olurken, primini AKP gibi partiler toplayacak.

AKP, yaşlı ve engelli yardımlarında da, yoksulluğu ortadan kaldırmada da sosyal desteği esas alıyor. Sosyal yardım dağılımını aile üzerinden yürütüyor ve buna devam edecek. Ancak, sosyal yardım ve desteğe ulaşmanın yolu aile olmaktan geçiyor. Yoksul, yalnız yaşayan, bekar kadınlar dışlanmaya devam. Kadınlar birey olarak görülmediğinden bir aile içinde yer alarak destek ve yardımlardan yararlanabilecek. Böylece kadına düşen, yoksulluğu kullanılarak yeniden ve yeniden eve hapsedilmek. İktidarının devamı için sürdürülebilir yoksulluk programlarını ‘iyilikseverliği’ olarak gösterirken de kadını payanda etmeyi sürdürecek.

AKP yaptıklarını sürdürmede, henüz yapamadıklarını da hayata geçirmede kararlı. Kadınları doğurtmakta kararlı. Çocuk sayısını arttırmakta kararlı. Sevmeseniz de sizi mutlu aile yapmakta kararlı. Gençleri erken evlendirmekte ve sermaye için genç nüfusu çoğaltmakta kararlı. Gerisi kadınların kararlılığı

CHP, güçlü sosyal devlete döneceğini iddia ederken temeline “Aile Sigortası”nı koyuyor.  Yoksulluk sınırı altında geliri olan her yurttaşa düzenli mali, gebelik, kreş, bebek besleme, evde bakım gibi destekler sunulmasını öngörüyor. Her türlü yoksulluk ve yoksunluğa çaresi de “Aile Sigortası”.Hemen bütün başlıklar altında bu projeye yer verilmiş. Kadınların bakım yükümlülüğünü azaltmayı hedeflemekle birlikte nasıl yapacağına dair net yanıtlar bulunmamakta.

HDP beyannamesine yine kadınlarla başlamış. Kadını özgür birey olarak gören ve kendi kararlarını kendisi veren kadın anlayışıyla yazılmış bir metin. Cinsiyetçi işbölümünü yıkma hedefi ile yola çıkıyor. Çocuk-yaşlı-engelli bakımını sosyal devlet anlayışı ve mahallelere kadar yayılacak kurumlarla çözmeyi hedeflerken ,ev içi emeği sosyal güvenceye alarak ev kadınına da sağlık ve emeklilik güvencesi vaat ediyor.

KADINLARA İSTİHDAM DEĞİL PATRONA TEŞVİK MÜJDESİ!

2002’de yüzde 27,9 olan kadın istihdamının 2014 yılında yüzde 33,6 ya çıkması ile övünen AKP; verilerinde Türkiye’de kayıt dışı çalışma oranının yüzde 37 olduğuna, bunun yüzde 51’inin de kadın olduğuna yer vermemiş. Kadın istihdamını arttırma sözünün karşılığında ise “esnek istihdam” yatmakta. Hem işe gitmesi hem de aile içindeki ‘görevleri’ni sürdürmesi beklenen ve istenen kadınları işgücü piyasasına çekmek için çeşitli istihdam modelleri vaat edilmekte. Ama bu vaat kadınlardan çok sermayeye. AKP iktidarı devam ederse; esnek zamanlı, esnek mekanlı, düşük ücretli, düşük sigorta prim gün ödemeli ve emekliliğin hayal olduğu çalışma düzeni perçinlenecek demektir. Bu vahşi çalışma düzeni içinde kadınlar daha çok ve daha azgınca sömürülürken, sermayenin karına kadın işçi çalıştırdığı için ödenecek devlet teşvikleri de eklenecek.

Doğum yapan kadınlara doğum sayısına göre artan oranda tam ücret karşılığı yarı zamanlı çalışma da müjdeleniyor! Tabi özel sektör hamilelikte ve çocuklu iken çalıştırmaya devam ederse... Gebe kalan, çocuk doğuran kadının işten atıldığını bilmez değil AKP. Ucuz, ücretsiz kreş bulamayan asgari ücretlilerin çocuklarını izbe fabrika köşelerinde uyuttuklarını da bilmez değil. Bu vaatler, bir kez daha “kadınları bize kanar mı?” hamleleri.

Kadın istihdamını arttırmak adına CHP’nin başvuracağı yollar da çok parlak değil. Yüzde 33 kotanın birçok alana uygulanacağı belirtilen beyannamede özel sektörün her adımı devlet desteğine mazhar olmakta. Kadınların işgücüne katılımı kısa vadede yüzde 40, uzun vadede yüzde 60 olarak hedefleniyor. Ancak vaat edilen hedefe ciddi yasal yaptırımlar getirmeden sadece teşvikle ulaşmanın mümkün olmayacağını söylemek için kahinliğe gerek yok.

MHP kadınların nitelikli istihdamı ile neyi hedeflediğini belirtmese de, esnekliği benimsediğini ve ücret verimlilik ilişkisinin güçlendirilmesi diyerek performansa selam çaktığını görebiliyoruz.

“Kadın istihdamını artırarak işsizliğini azaltıp, çalışma yaşamında cinsiyetçiliğe son vereceğiz” diyor, HDP’li kadınlar. Mevsimlik kadın işçilerini de unutmamışlar. Ekonomide istihdam artışını önceleyen, emekten yana bir ekonomik inşayı temele koymaları söylediklerini yapma şanslarını arttırıyor.

AKP 'EŞİTLİK'TE AÇIK ARA GERİDE

“Kadın-erkek eşitliği”ni kabul etmeyen, eşitsizliğin kadının fıtratında olduğunu her fırsatta söyleyen AKP’nin kadınların eşitlik talebine yanıtı “kadın-erkek fırsat eşitliği” idi ve mecliste kurulan komisyona da bu adı vermişti. AKP yine “fırsat eşitliği”nin ötesine gitmeyerek ve kadınların eşit haklarının düzenlenmesini “fırsatçı” komisyona havale ederek, kadınlara yaklaşımındaki istikrarını sürdürmekte!
CHP, eşitliğin sağlanması için gereken yasal düzenlemeleri yapacağını söylüyor. MHP “toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarına önem verilecek, eşitlik prensibi dikkate alınacak” dese de yasal düzenleme ve uygulamalarına dair bir somutluğa yer vermiyor.

İstihdama katılımda ve istihdam içinde kadınların önemli bir dezavantajı olan eşit işe eşit ücret uygulanmasına dair çözümlere HDP ve CHP beyannamelerinde yer verilmekte. Ama HDP’nin beyannamesi bu ilkeyi Dünya Bankası raporlarındaki haliyle “eşdeğer işe eşit ücret” ifadesiyle ortaya koyuyor. Yine de eşitliğin nasıl sağlanacağına ilişkin somut dayanakları ortaya koyması bakımından bildirgeler arasında öne çıkıyor HDP’nin bildirgesi.

AKP’nin 2002 yılında 24 olan kadın vekil sayısının 2015 seçimlerinde 98’e yükselmesiyle övünmesi karşısında söz bulmak ise mümkün olmuyor. Türkiye tarihinde en yüksek oranda kadın vekilin mecliste olmasını sağlayanın kadınlara kota uygulamasını en azami biçimde uygulayan HDP olduğu gerçeğini görmezden gelerek, bu oranı kendine yontmaya çalışıyor AKP. Oysa bu seçimlerde giderek daha az sayıda kadını meclis sıralarına oturtacağını gösteren veriler ortada. 

BEYANNAMELERDE KADINA YÖNELİK ŞİDDET

YIL OLMUŞ 2015, HALA VAAT 'YASAL DÜZENLEME'

7 Haziran seçimlerinden bugüne geçen dört ayda şiddet durmadı, katillere ve tecavüzcülere uygulanan ceza indirimleri de... Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında, basına yansıyan kadarıyla; 91 kadın öldürüldü. 48 kadın ve çocuk tecavüze, 44 kadın ve çocuk tacize uğradı. 122 kadın şiddet sonucu yaralandı. Ne yazık ki başka savaşın kıyımının gölgesinde kaldı bu büyük kadın kıyımı da. Öldürülen, yaralanan, çocuklarını gömen, evleri başlarına yıkılan Kürt kadınlarının çetelesi bile tutulamadığı gibi oğullarını savaşa kurban veren tüm milliyetlerden kadınlar da dahil edilemedi bu rakamlara. Kadınların evinde, işyerinde, sokakta uğradığı maddi ve manevi şiddet erkek ve devlet eliyle sürdü bu dört ayda.

Peki 13 yılını kadın cinayetlerinin rekor artışı ile geçiren AKP ne diyor; “her tür şiddete karşı yasal koruma sağlayacağız.” Sanki 13 yıldır yasal koruma yapmasının önünde bir engel varmış gibi! Kesmiyor ki, şiddete dair düzenli istatistik bilgi sağlamak için de çalışacaklarmış. Ne güzel! Sağlıklı ve canlı iken sayılmasa da yaralı ve ölü iken sayılacak kadınlar! Kadınların hayatının her yönüne ilişkin çalışmalar yapmak ve veriler çıkarmakla sorumlu Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nü atıl bırakıp, Kadın Bakanlığı’nın “Hayır ve Dua Bakanlığı’na” çevirdikten sonra en büyük vaadin “veri toplayacağız” olmasının vahameti ortada. Bir kez yanlışlıkla kadın cinayetlerinde yüzde 1400’lük artış olduğuna dair verdikleri bilgi sonrası önce veri toplamayı bırakmışlardı, sonra da  nüfus araştırmalarında şiddet verileri yüksek çıkınca, basından ve kamuoyundan saklamak için araştırmaların açıklanmasına bile izin vermemişlerdi.

Kadına yönelik şiddete dair çok şey yazıp, hiçbir şey yapmayan, yaptıkları ile yapacaklarına teminat gösteren AKP dışında diğer üç parti de şiddet konusunda daha açık hükümlere yer veriyorlar. Hem nedenlerini ortadan kaldırmaya, hem önlemeye hem de şiddet uygulayanları cezalandırmaya yönelik. Devlet şiddetine uğrayan kadınlara dair çözümler ile savaşı bitirecek müzakerelerde kadınların taraf olarak barışın inşasında yer alacaklarına dair kararlılık ise sadece HDP metninde yer alıyor.

Evrensel'i Takip Et