Lokumcu protestosuna polis saldırısına 4 yıl sonra takipsizlik: Savcı şiddeti ve tacizi görmedi
Elif Ekin SALTIK
Ankara
Hopa’da Metin Lokumcu’nun hayatını kaybetmesinin ardından Ankara’da gerçekleşen protesto eyleminde yaşanan polis şiddetine 4 yıl sonra takipsizlik verildi.
Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Başer, polislerin eylemcilere uyguladığı cinsel tacizi ve şiddeti görmezden gelerek sorumlu polisler hakkında dava açılmasına yetecek delil olmadığını iddia etti.
31 Mayıs 2011’de dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Artvin Hopa’da yaptığı seçim mitinginde kendisini protesto edenlere gaz ve tazyikli su sıkılmış, müdahale esnasında Emekli Öğretmen Metin Lokumcu yaşamını yitirmişti. Yaşanan olaylar Ankara’da da protesto edilmiş, protesto sonrası birçok kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınanlar saldırıda yaralandıklarını, polis tarafından cinsel ve sözlü tacize uğradıklarını ve tehdit edildiklerini ifade ederek polisler hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Suç duyurusuna 4 yıl sonra gelen cevapta Savcı Mustafa Başer ‘Soruşturmaya yer yok’ dedi.
ŞİDDETİ KANUNLA SAVUNDU
Başer karar tutanağında “Serhat Ertuğrul ile Barış Çelik’in basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ölçüde orta derece yaralandıkları anlaşılmıştır” tespitini yaparken; 2559 Sayılı Polis Vazife Selahiyet Kanunu’ndan hatırlatmalar yaparak “Polis görevini yaparken direnişle karşılaması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir. Zor kullanma yetkisi kapsamında direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedeni kuvvet, maddi güç ve kanuni şartları gerçekleştiğinde silah kullanabilir” gibi örnekler verdi. Başsavcı cinsel taciz beyanını da yok saydı.
‘DAHA NE DELİLİ İSTENİYOR?’
Karara itiraz edeceklerini ifade eden Ankara Hopa davası avukatlarından İlke Işık ise “Ortada çok net deliller olmasına rağmen bu karar verildi. Şikayette, bir kadın arkadaşın cinsel tacize uğradığına dair beyanı da bulunuyordu. Bütün bunlara rağmen, kovuşturmaya yer olmadığına dair bir cümlelik bir açıklama yapılmıştır” dedi. Orta derecede yaralanmanın olduğu ve hastane raporlarıyla kanıtlandığını belirten Işık, “Başka ne gibi bir delile ihtiyaç olunabilir ki?” diye sordu. Doktor raporunun bulunduğunun savcılık kararında da belirtilmesine rağmen polisler hakkında dava açılmamasının “Polis yurttaşları yaralar, onlara zarar verir, ama ben hiçbir dava açmam” demek olduğunu dile getiren Işık, “Bu delillerin niye delil sayılmadığı, niye yeterli görülmediği, cinsel taciz beyanının niye dikkate alınmadığına dair hiçbir şey yok kararda. Karardan anlaşılıyor ki; ‘Onlarca kişi şikayetçi olabilir, gösteride yaralanmış olabilir. Bunlar demokratik hakkını kullanan insanlar. Ölümcül biçimde de yaralanabilirler. Ancak ben bunlarla ilgili dava açmam’ deniliyor. Bu kabul edilebilir değil. Tam anlamıyla polisleri yargılamamak için kurulmuş bir karar” dedi.