08 Ekim 2015 15:41

Sevgili yaramaz anneanne

Paylaş

Irmak Sude DURSUN *

Seninle ilgili o kadar çok anım var ki. Hangisinden başlayacağımı bilemiyorum. Evet işte buldum. Hatırlar mısın bir gün, arkadaşım Hatice ile sınavdan kötü not almıştık. Biz kötü not aldık diye benim annem onunsa babaannesi bize biraz kızmıştı. Sen bizi böyle üzgün görünce yanına çağırmış bize, ‘Dünyanın sonu gelmedi ya çalışıp düzeltirsiniz ama çalışmak dediğim de bir kase atıştırmalık alıp televizyonun önüne oturmak değil’ demiştin. İşte o an birden moralimiz düzelmiş, neşemiz yerine gelmişti. 

Sennur teyzeyle ilgili bir başka anımsa şu: O gün bulutlu bir gündü... Okulda çok sıkılıyorduk ki idare görevlisi gelip bizi büyük salona götürdü. Giderken acaba yine tiyatro gösterisi mi var diye düşündüm. Oysa büyük bir sürprizle karşılaştım. Sahnedeki masada Sennur Sezer ve Adnan Özyalçıner oturuyordu. O an dünyanın en mutlu çocuğu oldum, ne dünyası evrenin. Hemen önlerden bir sandalye kapıp Hatice ve Ayşe Naz’la oturduk ve konuşmanın başlamasını bekledik. Konuşma bir kitap anlatımıyla başlayacak sanıyordum ki çok ilginç bir şiirle başladı. Şiirin adı ‘Yaramaz Anneanne’ idi. Bu şiir hayatımda duyduğum en güzel şiirdi. Arkadaşlarım ilk defa cumhuriyet ve Atatürk şiirlerinin dışında bir şiir dinlemişti ve çok beğenmişlerdi. Konuşma on beş dakika sonra bitti. Sennur Sezer ve Adnan Özyalçıner kitaplarını imzaladı ve sonra sınıf fotoğrafı çektirdik. Sınıfa çıkıp aldığım kitaba göz gezdirirken kitabı imzalatmadığımı fark ettim. Hemen öğretmenimden izin alarak salona gittim. Başka bir sınıf fotoğraf çektiriyordu tam o sırada. Sennur Sezer ve Adnan Özyalçıner’in arasına girdim ve tabii ki o sınıfın fotoğrafına da katılmış oldum.  Hemen beni gözümden öptü ve yolladı. Sınıfa gittim. Yarım saat sonra zil çaldı ve teneffüs oldu, bahçeye çıktım. O sarada annem, Sennur Sezer ve Adnan Özyalçıner bahçe kapısına doğru ilerliyordu. Onlara koşup ‘görüşürüz’ dedim. Tabii Sennur teyze benim yanağıma bir öpücük kondurdu ve öyle gitti. İşte tam o an kendimi ayrıcalıklı bir kız gibi hissettim. 

Sennur teyzenin benim kalbimde ayrı bir yeri vardı. Benim ikinci anneannemdi. Sennur teyze öldüğünde kalbimde bir boşluk açıldı. Ağladım, ağladım... Ama ne yazık ki hiçbir değişiklik olmadı. Sennur teyze çok gençti ama bilgi olarak 3 bin yıl yaşamış gibiydi. Sennur teyzem öldüğünde, daha önce hiç kimseye karşı duymadığım bir duygu oluştu kalbimde. Hani bir saat pil olmadan çalışmaz ya işte sen de bizim pilimizdin, enerjimizdin, ilacımızdın, neşemizdin, gülücüğümüzdün, yaşam heyecanımızdın....

Sennur teyze sen bende yazma duygusu oluşturdun. Onun için ileride senin gibi güçlü, özgür bir yazar olmak istiyorum...

* 5. sınıf öğrencisi

Anneanne, anneanne yaramaz anneanne,
Bırak o kibriti kızacak annem
Anneanne, anneanne yaramaz anneanne,
Ocakla oynama, elin yanacak.
Çaydanlık, tencere, tabaklar, rende,
Neden bana yasak, söyle anneanne?
Oyuncak değilse iplikle iğne,
Neden oynuyorsun onlarla öyle?
Babam nasıl uslu, ocak yakmıyor,
Dedem iğne iplikle oynamıyor...
Anneannem benim kadar yaramaz,
Ama annem ona hiç bağırmıyor.
Anneanne, anneanne, yaramaz anneanne
Benimle de oyna biraz anneanne!
(Sennur Sezer, Pencereden Bakan Çocuk - Evrensel Çocuk Kitaplığı)

ÖNCEKİ HABER

Çapa’da bir kapı...

SONRAKİ HABER

Sennur’un ardından

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa