08 Ekim 2015 05:41

Sennur Sezer'i uğurluyoruz

Sennur Sezer için Evrensel Gazetesi, Hayat Televizyonu, Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) ve Evrensel Basım Yayın tarafından, Evrensel Gazetesi'nin Kocamustafapaşa'daki merkez binası önünde anma töreni düzenlendi.

Paylaş

Şair, Yazar Sennur Sezer, Evrensel gazetesi, Hayat Televizyonu, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Evrensel Basım Yayın tarafından, Evrensel Gazetesi ve Hayat Televizyonu'nun merkez binası önünde düzenlenen anma töreninin ardından kadınların omuzlarında son yolculuğuna uğurlandı. 
Törene, aralarında Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, Özgürlük ve Dayanışma Partisi Eş Genel Başkanı Alper Taş, Halkların Demokratik Kongresi Eş Sözcüsü Sebahat Tuncel, Emekçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sibel Uzun, Türkiye Barış Meclisi Sözcüsü Hakan Tahmaz, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, HDP Milletvekili Levent Tüzel, Sanatçı Pınar Aydınlar, Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanı Mustafa Köz’ün de aralarında bulunduğu çok sayıda siyasetçi, aydın, gazetecinin yanı sıra Sezer’in dostları, okurları ve birlikte mücadele verdiği yoldaşları katıldı. 

SINIF ÖĞRETMENİYDİ
Törende konuşan Evrensel Gazetesi Başyazarı İhsan Çaralan “

5 kuşağın; 60’lı 70’li 80’li 90’lı ve 2000’li yıllardaki tüm gençlik kuşakların Sennur ablasını kaybettik. Ben ona burada Sennur Abla diye hitap edeceğim çünkü benden birkaç yaş büyük olmasına rağmen benim kuşağım bile ona Sennur Abla derdi. Burada ablalık feodal bir gelenekten gelme bir şey değil, bir sevgi ve saygı ifadesi olarak biçimlenmiştir. Onun için Sennur Abla sadece bizlerin, sadece Evrensel ve Hayat Televizyonu’nun değil, aynı zamanda Türkiye’nin her kuşaktan gençliğinin öğretmeniydi. Sennur abla aslında sadece gazetemiz sadece Evrensel değil kültür hayatımız çok önemli ve çalışkan bir kadınını kaybetti. Türkiye’nin işçileri, emekçileri, ezilen halkı, çok değerli bir sözcüsünü, çok değerli bir öğretmenini kaybetti. Kadın mücadelemiz, daha pek kimsenin aklında eşitlik, kadın hakları yokken, kadın mücadelesi üzerinde yazılar yazmış, şiirler söylemiş, yaşamı ve mücadelesiyle bir yer tutmuş Sennur ablalarını kaybetti. Ve Türkiye’nin işçileri bir sözcülerini kaybetti. Emek Partisi gayretli, çalışkan bir mücadele yoldaşını kaybetti. Hepimizin başı sağolsun. 

Sevgili arkadşalar biraz önce arkadaşımızın söylediği gibi Sennur ablayı pek çok bakımdan anlatabiliriz. O bir şairdir, o bir incelemecidir, folklorcüdür, edebiyatçıdır, yazardır, gazetecidir... Ne desem hiç kimse “Hayır, o değildir” diyemez. Bende iki günden beri “Ona tek sıfatla ne diyebilirim acaba?” diye düşündüm ve tam ifade etmese de ona bir sınıf öğretmeni diyebiliriz. Bunun ikili bir yanı var. Tıpkı bir sınıf öğretmeni gibi Türkiye’nin 5 kuşaktan beri gençlerine, işçilerine, emekçilerine, dünyanın nasıl gittiğini ve kimlerin bu dünya üzerinde neler yaptığını, en önemlisi de bu karmaşık ilişkiler içinde, nasıl yollarını bulacaklarını öğretmeye çalıştı. Tıpkı bir sınıf öğretmeninin yeni dünya hakkında sorular soran çocuklara okulda dünya hakkında çok çeşitli bilgileri vermesi gibi o da dünyadaki hemen her konudaki bilgisiyle bizleri aydınlattı. 

Ama bir öğretmenliği de asıl işçi sınıfı öğretmenliğidir Sennur Sezer’in. Çünkü o hayatının her döneminde, ilk gençlik yıllarında başlayarak işçi sınıfından gelme bir şari olarak, işçi sınıfının da bir öğretmeni oldu. İşçi sınıfına her zaman işçi sınıfı sosyalimzine koyarak dünyayı kültür hayatının bütün değerlerini işçi sınıfı davasının değerleri üzerinden şekillendirdi. O bakımdan da o nasıl ki genç kuşakları dünyanın nasıl olduğu nasıl döndüğüne dair fikirlerle donatmışsa, işçi sınıfı da bu dünyayı sömürüsüz, savaşsız, barış içinde  bir dünya yapmak için, sınıfsız bir dünya yapmak için,onu değiştirmek için, neler yapacağını da öğreten bir öğretmen oldu. Bu bakımdan onu sınıf öğretmeni diye niteleyeceğim. 

Evet Sennur Sezer büyük bir kayıp ve bu kaybımızı bugün burada onun cenazesi başında üzüntümüzü ifade ediyoruz. Ama o bizi sadece üzülmekle kalırsak, herhalde onun en istemeyeceği şeyi yapmış oluruz. Tersine onun yazdıklarını, yaşamını, mücadelesini daha ileriye götürmek için buradayız. Ve onun her bakımdan söylediklerini hayatıyla ortaya koyduklarını onun arkasından de yürümeye devam edeceğiz. Buradan ona söz veriyorum. Umuyorum ki bu söz buradaki tüm arkadşlarımız için de geçerlidir diyorum. Sağolun geldiğiniz için” dedi.

HAZİNESİNİ DAĞITACAĞIZ
Çaralan’dan sonra söz alan Aydın Çubukçu şu ifadeleri kullandı: "Sennur’un  arkadaşları, Sennur’un dostları, çocukları... burada Sennur Sezer’le vedalaşmak için toplanmadık. Bana sorarsanız, kendi aramızda bir anlaşma sözleşme yapmak için toplandık. O bizi buraya çağırdı. Onun adına bir sözleşme yapmak, onun için bir anlaşma yapmak için. Sennur Sezer’i nerede tanıdığınızı hatırlamaya çalışın... Ya bir grev çadırındasınızdır, ya bir meydanda onbinlerle berabersinizdir, bir yürüyüşte bir protesto için toplanan bir kağıdın altında imzalar arasındasınızdır, ya çocukları seviyorsunuzdur, ya birikleri için ağlıyor, ya birileri için türkü söylüyorsunuzdur. Sennur Sezer yine oralarda, onu ilk tanıdığınız yerde sizi yine bekleyecek. Grev çadırlarında, protesto gösterilerinde, çocukları severken, birisi için ağlarken, türkü yakarken... Burada bir şeyi daha yapacağız. Sennur’dan bize çok şey kaldı, çok büyük bir miras bıraktı. Buradaki herkes, bulabildiği her şeyi ondan alabileceği her şeyi, heybesine, çantasına, cebine doldursun. Tükenmez bir hazinedir. Paylaşmakla tükenmeyecek kadar çoktur. Dağıtmakla da tükenmez. Buradan başlayarak her yerde işçilere, kadımnlara, ezilen hakllara, özellikle de çocuklara, sokak çocuklarına, yoksullara, çıplak çocuklara, ölen çocuklara dağıtın Sennur’dan aldıklarınızı. Dağıtın, elinizi esirgemeyin. Ondan aldığınız her şeyi herkesle paylaşın. Tükenmez bir hazine olduğunu o zaman göreceksiniz. Özellikle çocuklara dağıtın..."

BARIŞIN BAŞI SAĞ OLSUN

Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı Mustafa Köz, “

Dostlar, sevgili Aydın Çubukçu söyledi. Sennur Sezer bize hüznü değil direnci bıraktı. Şiirlerinden, kitaplarından birinin adın da “Diren şiirleri”ydi. Sadece bizim başımız değil, bütün yeryüzünün, insanlığın başı sağolsun. Vicdanın başısağolsun. Belki Sennur Sezer’i anlatacak iki sözcük; biri insan, biri vicdan... Yeryüzüne ve şiirlere bunun için baktık. Şiirin bir belllği varsa - ki var- bir bellek oluşturmak için bütün ömrünü mücadeleye ve şiire verdi. Çünkü şiir onun için bir mücadele biçimiydi. Sınıfın başı sağolsun, emeğin başı sağolsun, vicdanın başısağolsun, barışın, umudun, kardeşliğin başı sağolsun. 

Biz biliyoruz ki, o aramızdan ayrılmadı. Çünkü o kadar yeryüzüyle yüklü bir şair hiçbir yere gidemez. Onun yazdıkları söyledikleri bizlerle beraber... Kitap adlarına baktığınızda o direnci görüyorsunuz, bize söylediklerini. “Yasak” diyor, yıllarca yasaklarla uğraştık.. “Afiş” diyor, “Sesimi Arıyorum” diyor... O sesini buldu ve bize bıraktı. Biz o sesi çoğaltmak için mücadele edeceğiz. Çünkü işçi sınfıı ve yeryüzü bunu istiyor. Emek bunu istiyor. Genç şairler artık yüzünü emeğe dönmeliler bunun için Sennur Sezer’i yeniden okumalı. Öyle bir yabancılaşmayla yüz yüzeyiz ki, kimse kimsenin yarasına dönüp bakmıyor. Sennur Sezer bütün yeryüzünün yarasına baktı. Bunun için yazdı, bunun için çalıştı. Ne diyordu “İfademdir” şiirinde, “Çocuklarımdır bütün çocukları dünyanın” 

Evet dünyanın bütün çocukları, genç kızları, işçileri, emekçileri, öğrencileri Sennur Sezer’in çocuklarıydı. O çocukllar yeni, güzel, umutlu, ışıklı bir dünya için, Sennur Sezer’le yanyaya yürüyecek. Sözcükler içinde uyusun” dedi. 

PEN Yönetim Kurulu Üyesi Halil İbrahim Özcan, “Sennur ablamızı anlatmak o kadar kolay görünmüyor. Çünkü tanıdığımız günden beri Sennur ablayı hep ağır bir işçi hayatın ve şiirin ağır bir emekçisi olarak biliyoruz. Onun yazdıkları ve bulunduğu yerlerde onu anlayabilmek için çaba gösterenlerdeniz. Sennur ablamızla birlikte bir kuşağın önemli bir kaybı da, bize çok şey öğretiyor. Çünkü Sennur ablanın olduğu yerde örgütlenmenin ne kadar önemli olduğunu, bulunduğunuz alanın ne kadar kıymetli olduğunu ve kıymeti çoğaltmayı Sennur ablamızdan öğrendik... Ve bir de Sennur ablanın bizlere, bizim kuşağa bıraktığı bir şey var. Eleştirinin, özellikle yapıcı eleştirinin edebiyat dünyasında ve hayatta ne kadar değerli olduğunu göstermiştir bize. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum” diye konuştu.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, “Sennur Sezer’in vefatı edebiyat dünyasının, emek dünyasının büyük bir kaybıdır” diyerek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sezer barış için mücadele vermiş biriydi. İnsanın insana yaptığı zulme karşı oldu. Onun dostluğu bizi gönendirmiştir.”

ŞİİRİN ANNESİYDİ
EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan yaptığı konuşmada “

Ardından en zor konuşulanlardan biriydi Sennur abla. Çünkü Sennur ablanın olduğu yerde öğretentir, biriktirleriklerini bilgeliğini aktaran, aynı zamanda hemen yanı başınızda yaslanabileceğiniz bir omuza hazır olmak demekti. Sennur ablayı pek çok yönüyle anlatabiliriz. Ama onun temsil ettiği değerler, onun biriktirdiği değerler, aynı zamanda onu anlatan değerler de olmuştur. 

O bir işçiydi, kadın işçi, aydınlanmış kadın işçiydi. O işçi olarak başladığı yolda heybesine biriktirdikleriyle, şair kadın işçi olarak yürümeyi başarabilmişti. O bir kadındı. Kavganın kadını... İşçi sınıfı davasının sıra neferi, sosyalizm mücadelesinin yılmaz kavgacısı... İşte bu nedenledir ki partimiz kurulurken, partimizin kuruluşunda bu mücadele ortaklığına omuz vermiş ve bugüne kadar da bu mücadele ortaklığını partimizde sürdürmüştür. Çünkü o şuna inanıyordu; aydınların, yazarların örgütsüzlüğü, bağımsızlığı değil; işçi sınıfı davasına, emeğe bağlığının bir göstergesi olarak örgütlülüğüne inanıyordu. Bunun içinde tercihini ve mücadelesini, yaşamını işçi sınıfı davasıyla ve oınun partisiyle birleştirmeyi tercih etmişti. 

Sennur abla bir anneydi. Sadece Ahmet ve Ayşe’nin annesi değil. “Benim çocuklarımdır bütün dünyanın çocukları” diyecek kadar gönlü yüce, herkesin annesi... Şiirin annesi diyebileceğimiz bir özellikte herkesin annesi. Ve Sennur abla nerede bir işçi direnişi olursa olsun, nerede bir grev, nerede bir hak mücadelesi, hemen o mücadelesinin yanında terini alıyordu. Bütün rahatsızlık ve hastalıklarına rağmen hiç “of” dediğini duymadık burada yer alırken. 

Bu nedenle şunu diyebiliriz. O grevlerden, direnişlerden, kavgadan öğrenen ama aynı zamanda, direnişlere, kavgaya ve grevlere öğreten olmuştur. Belki Sennur ablayı çok sözle anlatabiliriz ve anlattığımız her söz onu anlatan, onu ifade eden de olabilir. Ve son olarak şunu söyleyebilirim ki Sennur abla; hayatın neyse dizelerin de o olmuştur, hayatın neyse sözlerin de o olmuştur. 

Hani sabaha açılan üç kapıyı anlatıyor ya umutla, emekle ve korkuyla. Yine aynı dizelerinde korkunun emekle, umutla ve birleşmeyle kırılabileceğini de anlatmıştır. Dünyanın emekle kurulacağını anlattığı dizelerinde, aynı zamanda korkunun emekle, umutla ve birleşmeyle yıkılabileceğini ifade etmiştir. Yine dizelerinde dayakla, açlıkla, kurşunla verilen ölümleri anlatırken; bu bir tarihinde tanıklıklarıdır. Kapıların çalınışının kaygılarını anlatırken dizelerinde, dizeleri aynı zamanda tarihin de tanıklıklarıdır. Kısacası coğrafyamızda ezilenlerin, sömürülenlerin, horlananların yşaamı neyse Sennur ablanın da yaşamı, kavgası ve şiirleri o olmuştur. Güle güle Sennur abla, seni hiç unutmayacağız. Kızkardeşliğini, mücadele yoldaşlaığını hiç unutmayacağız. Yolun yolumuzdur diyoruz. Güle güle tekrar” ifadelerini kullandı. 

HEP BARIŞIN YANINDA OLDU 
ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş söz alarak şunları söyledi: “Sevgili dostlar arkadaşlar, hepimizin başı sağolsun. İşçi sınıfının, ezilenlerin başı sağolsun. Evrensel gazetesinin, Hayat Televizyonu’nun, Emek Partisi’nin başısağolun. Sevgili eşi Adnan Özyalçıner’in başı sağolun. Çok güzel şeyler söylendi. Sözcükler gerçekten yetersiz kalır Sennur ablamızı anlatmak için. Ama şunu söyleyebilirim. “Edebiyatımızın ağır işçisi” diye tanımlandı Sennur abla. Evet edebiyatımızın eğır işçisiydi. Çünkü yaşamı sırtında taşıyan işçilerin, emekçilerin sesi ve soluğu oldu. Onların sorunlarını taşımak gerçekten büyük bir sorumluluk, büyük bir yüktü. O, bu sorumluluğu, çokça candan, çok gönülden, çok içten, çok sevgi dolu, emek dolu gerçekleştirdi. Anısına, mücadelesine teşekkür ediyoruz. Saygılar sunuyoruz. Değerlerini hep beraber yaşatcağımıza da inanıyoruz.”

HDK Eş Sözcüsü Sebahat Tuncel, “Ben de öncelikle ailesine, Evrensel ailesine, Emek Partili arkadaşlarımıza ve tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum, hepimizin başı sağolsun. 

Gidenlerin arkasından konuşmak çok kolay olmuyor ama gidenler tarihe çok önemli notlar düşmüşse, yaşadıklarını tarih yapmışlarsa, giderken bizlere bir şey bırakmışlarsai, o zaman daha da anlamlı oluyor. Hepimiz bir gün bu dünyadan gideceğiz. Ama yaşamımız boyunca anlamlı bir yaşamın sahibi olmak sanırım hepimizin isteği... Sennur Sezer bunu başaranlardan birisi. Yaşamı boyunca devrim ve sosyalizm mücadelesinin en ön saflarında olmuş, sadece sözünü söylememiş, söylediğini yaşamış, yaşananları söze dökmüş... Bu herkeste olan bir yetenek değil, hiçbirimizde olan bir yetenek değil. İşçi sınıfın, kadınların, gençlerin, yanında olmuş ama aynı zamanda halkların kardeşliğini de kendisi için bir görev bilmiş ve bu konuda çalışmış birisi. 

Ne zamanki barış için bir söz söylenecek, Sennur Sezer’i orada bulurduk. Ne zamanki kürt sorunun çatışma zeminden çıkması konusunda bir çözüm arayışı olsun, orada görürdük. Dolayısıyla Türkiye’nin siyasal tarihi boyunca her yerde her meydanda gördük. 68 kuşağı, 78 kuşağı, şimdiler... Bütün tarihlere tanıklık etti. Bu sanırım bizim açımızdan çok önemli bir rehber. Nasıl yaşamak istersiniz sorusuna belki cevap verirken böylesine onurlu, böylesine ölünceye kadar yaşamın hayatın içinde olmak... 

O açıdan sevgili arkadaşlar Sennur Sezer belki fiziken aramızdan ayrılıyor ama o kendi düşünceleriyle, ürettikleriyle, yol arkadaşlarığıyla bizimle olmaya devam edecek. Şimdi gidenlerin arkasından bir söz verilir. Ona sözüzümüz, mücadelesini, yoldaşlığını unutmamak, halkların kardeşliği için, barış için, işçi sınıfırının mücadelesinin başarıya ulaşması için, devrim ve sosyalizm için, daha çok çalışmak, daha çok mücadele etmek, daha çok yan yana durmak diye söyleyebilirz. Yolun açık olsun, gözün arkada kalmasın. Yoldaşların bu mücadeleyi devam ettirecek...” ifadelerini kullandı. 

EHP Genel Başkanı Sibel Uzun, “Değerli arkadaşlar başta Adnan abimizin, yoldaşlarınıni hepimizin başı sağolsun. 

Sennur Sezer, Sennur Sezer olmuş, bize de onu örnek almak düşüyor. Hakikaten çok saygı değer, ömrünü örgütlü mücadeleye vermek, bir düşünceye, akla, sanata vermek... Hepsini topyekün var edebilmek, gerçekten çok büyük saygıya değer. O nedenle ben genç arkadaşlarıma onu örnek almak gerekir diye bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Belli ki Sennur Sezer ablamız gerçek bir nefer olmuş. Sosyalizm mücadelesinin neferi olmuş, işçi sınıfın  neferi olmuş, sanatın neferi olmuş.. Demek ki olabilir. Mücadelenin mümkün olabildiğini bize alatabilmiş. Bu nedenle de çok saygıya değer. 

Anlatılanlardan en kafada kalıcı olan gerçekten çok yüklü, hayatı mücadelesi, aklı yüklü. O açıdan onu yolculamamız çok zor olacak. Ben bir kez daha bizlere işçi sıfının devrimin, sosyalizmin bugünlere taşınmasında, büyütülmesinde bizlere böyle bir tarih bıraktığı için anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Ona bende tekrar söz vermek istiyorum. Mücadele devam edecek, sosyalizm devam edecek, örgütlü mücadele devam edecak. İnsanları kurtarmak adına her türlü yarattığı ideal ve düşüncelerin peşinde ve takipçisi olacağız” dedi.

ÖZYALÇINER: HER ŞEYİMDİ
Törende son sözü, Sennur Sezer'in eşi Adnan Özyalçıner aldı. Özyalçıner konuşmasında şunları söyledi: “Sevgilim, sen benim her şeyimdin. Karım, sevgilim, annem, elim ayağımdın. Şimdi elim ayağım koptu. Sennur bir şairdi. Şiir yüklü, yaşam yüklü, sevgi ve ümit yüklü bir defter kaldı ondan geriye. İnsan hakları, işçi hakları savunucusuydu. Savunucumuz gitti. Bize bıraktığı güneş rengi şiirleriyle o ölmeyecek. ‘Ağrımasa bilir miydim yüreğimin yerini’ derdi. Yüreğinin yerini bilen insanlardan biriydi. O hep bizimle kalacak.”

Törene katılamayan Ataol Behramoğlu ise bir mesaj iletti. Behramoğlu mesajında “Çoktandır unutulan vicdan sözcüğü, Sennur’a en çok yakışan sözcüktür. Sonsuz uykunda ülkenin kalbinde olacaksın” ifadelerini kullandı. 

Hayat Televizyonu ve Evrensel Gazetesi'nin İstanbul Kocamıstafapaşa'daki binası önünde yapılan cenaze töreninin ardından ikindi namazını takiben Teşvikiye Camii'nde cenaze namazı kılındı. Sennur Sezer'in naaşı buradan defndileceği Zincirlikuyu Mezarlığı'na alkışlarla uğurlandı.

Sennur sezer'in cenazesi zincirlikuyu mezarlığı kapısından başlayan yürüyüşle mezarın bulunduğu yere götürüldü. Sık sık "Yaşasın devrim ve sosyalizm", "Sennur Sezer ölümsüzdür" ve "İş ekmek Özgürlük" sloganları atıldı.

TÖRENE KATILANLAR

Halil İbrahim Özcan - Şair Yazar; Nalan Çelik - Şair; Hakkı Zariç - Şair; Suna Aras - Şair; Cuma Boynukara - Yazar; Kadir İncesu - Fotoğrafçı; Özcan Yaman -Fotoğrafçı; Küçük İskender - Şair; Yaşar Miraç - Şair; Pınar Aydınlar-Sanatçı; Anais Martin - Edebiyatçı, Yazar; Feryal Öney - Müzisyen; Vecdi Çıracıoğlu - Yazar; Özgür Müftüoğlu - Akademisyen; Sinan Alçın - Akademisyen; Sinan Birdal - Akademisyen; Kenan Ateş -Akademisyen; İbrahim Aydın - BirGün Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı; Alper Taş - ÖDP Eş Genel Başkanı; Selma Gürkan - Emek Partisi Genel Başkanı; Levent Tüzel - HDP İstanbul Milletvekili; Sebahat Tuncel - HDK Eş Sözcüsü: Seyit Aslan - DİSK/Gıda-İş Genel Sekreteri; Mustafa Köz - TYS Genel Başkanı; Hakan Tahmaz - Barış Meclisi Sözcüsü; Mustafa Yalçıner - Emek Partisi GYK Üyesi; Aydın Çubukçu-Evrensel Kültür Dergisi Genel Yayın Yönetmeni; Fehim Işık-Yazar, Gazeteci; Güven Gerçek - Emek Partisi İstanbul İl Başkanı; Birol Sarıkaş - Cam Keramik-İş Genel Başkanı; İbrahim Kızılyer - DİSK/Gıda-İş Marmara Bölge Temsilcisi; Aydın Erol - SES Aksaray Şube Başkanı; Aylin Akçay - SES Genel Merkez Yöneticisi; Beyza Metin - EMO İstanbul Şube Başkanı; Meryem Göktepe; Sabri Topçu - Emek Partisi GYK Üyesi.(İstanbul/EVRENSEL)

Sennur Sezer'in yaşamından kareler...

Aydın Çubukçu: Dünya yaratılırken oradaydı o!

Ben Sennur Sezer...

Okurları, Sennur Sezer için yazdı...

VİDEO: Orhan Alkaya, Sennur Sezer için yazdığı şiiri okudu

Aydın Çubukçu: Düzeltmen gitti

Fatih Polat: Evrensel Sennur Abla’sını çok özleyecek

Şenay Aydemir: Abi kaç, Sennur Abla geliyor!

Gülsüm Cengiz: Ablam, ustam, yoldaşım Sennur Sezer’i uğurlarken...

Mustafa Kara: O 'ses'i arayacağız

Kadın, Şair, İşçi, Anne, Yoldaş, Abla, Arkadaş: Sennur Sezer

İhsan Çaralan: Örnek bir aydın, örnek bir edebiyatçı

Kamil Tekin Sürek: Ayaklı kütüphane

SENNUR SEZER İÇİN MESAJLAR...

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Emine Ayna ve Kamuran Yüksek: Ülkemizin emektar edebiyatçısı, emekçilerin ablası Sennur Sezer'in ani vefatı edebiyat dünyası ve emekçiler adına büyük bir kayıptır. Sennur Sezer, emekçi kişiliği, toplumsal sorunlara duyarlığı ve vicdanıyla edebiyat dünyasına örnek olmuş, boşluğu asla doldurulamayacak bir şahsiyetti. Kendisini hep sevgi ve özlemle ve anacağız. Başta ailesi ve Evrensel Gazetesi olmak üzere tüm sevenlerine sabır ve metanet diliyoruz. Başımız sağolsun.

Taner Timur: Değerli yazar, dost ve yoldaş Sennur Sezer'in kaybı beni derinden üzdü. Başta sevgili Adnan olmak üzere tüm yakınlarına, Evrensel camiasına ve bütün emekçi dostlarına baş sağlığı dilerim. Işıklar içinde yatsın..

ÖNCEKİ HABER

Atatürk Havalimanı’nda 1 Kasım için ilk oy atıldı

SONRAKİ HABER

JINHA'ya erişim engellendi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...