29 Eylül 2015 00:02

FKÖ Genel Sekreteri: Konsey toplantısı ulusal uzlaşı için fırsat olabilir

FKÖ Yürütme Komitesi Genel Sekreteri Saib Erekat: 19 senedir toplanmayan Filistin Ulusal Konseyinin (FUK) toplanması için bir çağrı oldu. Ve demokratik bir toplum olduğumuz için Konseyin yeniden toplantıya çağrılmasıyla ilgili çeşitli spekülasyonlar yapıldı. Herkes kendi aklınca neden bu çağrıyı yaptığımızı değerlendirmektedir. Ben ise FKÖ’nün seçilmiş bir genel sekreteri olarak bu toplantının yapılmasının zamanı geldiğine inanıyorum.

FKÖ Genel Sekreteri: Konsey toplantısı ulusal uzlaşı için fırsat olabilir

İlyas COŞKUN

Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, ağustos ayının sonunda Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Komitesi başkanlığından istifa etti. Abbas ile birlikte 18 kişilik komitenin yarısından fazlası da istifalarını sundu.
İstifalar üzerine Konsey, tüzüğü gereği yeni yürütme komitesini seçmek için 15 Eylül’de olağanüstü toplantı çağrısında bulundu. Ancak, Hamas ve İslami Cihad bu karara karşı çıktı. Ayrıca Filistin Halk Kurtuluş Cephesi de toplantıyı boykot edeceğini açıkladı.
İtirazlar üzerine eylül başında Filistin Ulusal Konseyi Başkanı Selim Ez-Za, Ulusal Konseyin eylülün 15’inde yapılması planlanan toplantısının “ileri bir tarihe ertelendiğini” açıkladı.
Filistin Ulusal Konseyi, yurt içi ve dışındaki bütün Filistinlileri temsil eden bir “parlamento” olarak görülüyor. FKÖ Yürütme Komitesinin üyeleri de Konsey üyeleri tarafından seçiliyor. Yürütme Komitesi FKÖ’nün en yetkili karar mercii konumunda ve tüm Filistinliler adına İsrail ile barış görüşmelerini yürütüyor.
İstifaların ve yerine geçecek isimlerin önemi de buradan kaynaklanıyor. Filistinli kimi örgütler Abbas’ın istifasının arkasında, örgütü kendi lehine yeniden şekillendirme girişimi olduğuna inanıyor. Ancak en son 1996’da Gazze’de toplanmış olan Filistin Ulusal Konseyinin Filistin siyasetinde süregiden anlaşmazlıklara rağmen toplanıp toplanmayacağı, bu sorunlara bir çözü bulup bulamayacağı soru işareti. 
Yukarda kısaca tartışmanın merkezindeki örgütleri ve önemini anlattığımız meseleye dair aşağıda Middle East Eye sitesinden Benjamin Dooley’in, FKÖ Yürütme Komitesi Genel Sekreteri Saib Erekat ile yaptığı röportajın bir kısmını okuyabilirsiniz...

Ağustos ayında Abbas ve bir grup Yürütme Komitesi üyesinin istifasıyla ilgili çeşitli iddialar var. Sizce istifaların gerekçesi tam olarak nedir?
Filistin Kurtuluş Örgütünün (FKÖ) en yüksek karar organı olan ve 19 senedir toplanmayan Filistin Ulusal Konseyinin (FUK) toplanması için bir çağrı oldu. Ve demokratik bir toplum olduğumuz için Konseyin yeniden toplantıya çağrılmasıyla ilgili çeşitli spekülasyonlar yapıldı. Herkes kendi aklınca neden bu çağrıyı yaptığımızı değerlendirmektedir. Ben ise FKÖ’nün seçilmiş bir genel sekreteri olarak bu toplantının yapılmasının zamanı geldiğine inanıyorum.
Bu Konsey, 19 yılda bir değil her yıl toplanmalı. Ayrıca geçen 19 yılda çok şey yaşandı. 
Sanırım Filistinlilerin yüzde 90’ı 30 yaşının altında. Ben ise 60 yaşındayım ve FKÖ’nün en genç üyesiyim. Bundan utanç duymalıyız. Toplantı çağrısı, demokratik bir toplumda, demokratik bir işleyiş için bir fırsattı. 
Abbas’ın Komiteden ayrılması kararına saygı duyuyorum. Abbas, doğrusu Filistin ulusal hareketinin babasıdır. Kendisi gerçekçi davranıyor. O, “80 yaşındayım. Arkamda bir boşluk bırakamam, kurumlara ihtiyacım var. Arkamda, FKÖ ile yeni bir komiteye ihtiyacım var” diyor. 

Neden Konseyin yeniden toplanması için 19 sene beklendi?
Çok fazla neden var. Bir kısmı pratik eksiklik bir kısmı ise bizlerin hataları. 19 yıl boyunca Konseyi toplamamak bir hataydı. 

Yani Komitedeki istifaların özellikle herhangi bir kişiye yönelik olmadığını mı söylüyorsunuz? 
Hayır. Biz, ilkin acil, olağanüstü bir Konsey toplantısı yapmak istedik fakat sonra bundan vazgeçerek, olağan toplantı yapılmasına karar verdik. Bu toplantıya çok iyi hazırlanmalıyız. Bu nedenle Konsey toplantısını yıl sonuna erteledik.

Eğer tekrar göreve gelmez ve siyasetten çekilirse diye Abbas’ın varisi olarak çok sayıda isim sayılıyor.
Eğer Abbas inzivaya çekilmeye karar verir ve bir varis işaret etmezse seçimlere gideriz. Seçimler sonunda kim galip gelirse o yeni başkan olur. 

Böyle bir durumda aday olur musunuz?
Hayır, kesinlikle. 

Neden?
Başkan olmak istemiyorum.

Fakat siz FKÖ’nün en deneyimli üyelerinden birisiniz.
Bu bir tercih meselesi. Adaylık için çok sayıda isim geçiyor ama ben bunlar arasında yokum.

Adaylık için ismi geçenler derken?
Kararı Filistin halkına bırakıyorum. 26 siyasi partimiz var. Konuyla ilgili bence yasalar da gayet açık. Geçmiş seçimlerde de Abbas’a karşı adaylar çıkmıştı.

Ancak FKÖ başkanlığı için ismi geçen bir çok önemli isim cezaevinde
Onların dışarı çıkmasına ihtiyacımız var. Mervan Barguti’nin serbet kalmasına ihtiyacımız var. Ama cezaevlerini biz değil İsrail kontrol ediyor. 

Kendisi cezaevindeyken nasıl başkan olabilir?
Barguti serbest kalana kadar seçim yapmayalım mı diyorsun?

Hayır  ama eğer bir seçim olacaksa bununla ilgili alternatif planlar, hazırlıklar da olmalı.
Deneyimlerime göre, Barguti en iyi seçenek ve başkanlık için tam desteğe sahip. 

Onun başkanlık için adaylığını destekleyecek misiniz?
Doğrusu bu Fetih hükümetine bağlı. Kendisi El Fetih Merkez Komite Üyesi. Doğru bir aday olduğunu düşünüyorum ve ilk başta cezaevinden çıkmalı. Örneğin seçimde ben aday olsam yüzde 5 veya 3 oy alırım ama o yüzde 40 alır.

Seçmen desteği bir yana, Barguti’nin el Fetih içindeki etkisi nedir?
Dediğim gibi kendisi örgütün merkez komite üyesi. Çok fazla taraftarı var. Hayli nitelikli. Gerçek bir devlet adamı. 

Hamas ulusal uzlaşı olmadığı gerekçesiyle Konsey toplantısının ertelenmesi talep etti. Bu çıkışı Hamas ve el Fetih arasındaki görüşmeler açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? 
Konsey toplantısının ertelenmesi ulusal uzlaşı için bir fırsat sağladı. Tüm Hamas üyelerinin Gazze’yi de kapsayacak bir ulusal birlik hükümeti istediğini düşünüyorum. Ve onların, kurulacak bu hükümette anlaşmazlık olduğu takdirde silaha değil sandığa gitmelerine ihtiyacımız var.  

Ancak anketlerde, Filistinlilerin yüzde 74’ünün Hamas’ın İsrail ve toprak işgallerine karşı verdiği mücadele yöntemlerinden memnun olduğunu görüyoruz.
Bakın, eğer insanlar Hamas’ı seçiyorsa bu onların demokratik hakkıdır. Onlar Hamas’ı en son 2006’da seçti*. Eğer demokratik bir seçim yapılsa Hamas gider. Elbetteki el Fetih olarak siyaseten Hamas’ı yenmek istiyoruz. Düşün ki ABD Başkanı Obama’ya, rakibi Donald Trumb’ı desteklemesini istiyorsun! Bu soruyu neden soruyorsun? Hamas’ı mı destekleyeyim? Allah aşkına ciddi olalım. 

Sorum bir seçim galibinin, hükümeti kurup kuramayacağıydı. 
Hamas 2006 yılındaki seçimi kazandıktan sonra Eriha’da Hamas Lideri İsmail Haniye’ye ile yaptığım konuşmayı hatırlıyorum. Ona “Filistin’in başbakanısın, benim başbakanımsın” dedim. Elbette bu gerçeği kabul ettik. Seçimlerden kim birinci çıkarsa da Filistin başkanı o olacak. 

Ülkedeki uzlaşı eksikliği, 29 Eylül’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda bir konuşma yapacak olan Abbas’ın elini zayıflatır mı?
Abbas’ın esas sorunu FUK veya Filistinli politikacılar değil. Biz canlı bir demokrasiye sahibiz. Bizim esas sorunumuz müzakere yerine dikte etmeyi seçen, Filistin topraklarına yerleşim yerleri kurmaya devam eden, barış sürecini askıya alan Netanyahu (İsrail Başbakanı) denen adam. Kendisi açıkça Filistin Devletini kabul etmeyeceğini söyledi. Bu, Abbas’ın gerçek sorunu ve bence kendisi İsrail ile ilişkisini sınırlandırmalı. Netanyahu, aynı tas aynı hamam, mevcut statüko sürsün istiyor ama bu imkansız. 

Oslo Barış Anlaşmasından vazgeçilmesi gerektiğini mi söylüyorsunuz?
Netanyahu bunu bizim yerimize yaptı. Oslo anlaşması artık yok. Biz A bölgesinde oturuyoruz ve İsrail gelip beni tutuklayabilir. Girmelerine izin verilmeyen bir yere girebilirler. Filistin yargısını, ekonomisini, topraklarını elimizden aldılar. A bölgesindeki evlerimizi yıkıyorlar! Netanyau için soru şu: Oslo Anlaşması var mı? Biz 1993’de barış anlaşmasını imzalarken o, “Yapacağım son şey olsa da, bu anlaşmayı gömeceğim” dedi. Sonunda bunu yaptı. 

Oslo Anlaşmasının en önemli maddesi İsrail Devleti’nin tanınmasıydı. Bu yüzden, sizin anlaşmayı iptal etmek istemenizdeki amaç ne?
Evet, bahsettiğiniz husus anlaşmanın önemli bir parçası. Eğer biz, gücü olmayan bir Filistin otoritesiysek, bedeli olmayan bir işgale uğruyorsak ve Gazze’ye yönelik abluka devam ediyorsa, bu imkansız. Bu şekilde sürdürmek aptalca. Alnımızda aptal yazmıyor. Netanyahu Oslo anlaşmasını gömüyor. O, iki devletten değil, tek devletten yana.  Filistinliler için kutsal bir mekan olan el Aksa Camii’nde ne yaptığına bakın. 5 yıllık süre içinde insanlar neden dinsel çatışmalara bir çözüm bulamadığımızı merak edecektir. Öyle ya -insanların dediği gibi- bu Arapların DNA’larından kaynaklanıyor! Fakat bana İslam Devleti’nde (IŞİD) bir gazeteciyi boğazını keserek öldüren cani ile Yahudi Devletinde 18 aylık bebek Ali Davabşa’yı yakarak öldüren katil arasındaki farklı söyleyebilir misin?

Açıkca Oslo’dan ayrılmak mı tartışılıyor?
Oslo zaten yok. Nerede bu anlaşma? Mahmud Abbas, Netanyahu izin vermeden Ürdün’e uçabilir mi?

Bu çıkış, İsrail halkı tarafından dikkate alınır mı?
Hayır. Bence İsrail halkı bizi görmüyor bile. Onlar gerçekleri yadsımaya karar verdi. Netanyahu onlara, “Ben güçlüyüm, istediğim her şeyi yaparım. Amerikan Kongresine gider Obama’ya karşı koyarım, Avrupalıları küçümserim, tüm dünyaya kafa tutarım” diyor. İnsanlar da böylesi zırvaları duymaktan hoşlanıyor. 

İsrail’in eylemleri ve sizin onu tanımamanız birbirini güçlendiren şeyler. Bunu nasıl durduracaksınız? 
Bir Filistinli, bir Müslüman olarak Musevilik benim için bir tehdit değil. Yahudilik, İslam veya Hristiyanlık gibi Allah’ın büyük dinlerinden biri ve yaşadığımız anlaşmazlık dini değil siyasi. 
Ne yazık ki günümüzde camiye, kiliseye ve sinagoga gidenler Allah’ı kullanmaya çalışıyor ve onu emlak simsarına dönüştürüyor. O, toprakları burada ve orada pay etti. Çoğu insan bu topraklar İbrahim peygambere verildiğinde onun iki erkek çocuğa sahip olduğunu unutuyor**. Allah bu çocuklar arasında ayrım yaptı mı? Hayır. Bu yüzden günümüzdeki sorun, iki devletli çözüm esasında halledilmeli. 1967 sınırlarında, Filistin Devleti ile İsrail Devleti yan yana yaşayabilir. Bundan başka çözüm yok, tek devletli bir çözüm yok. İsrail -şimdi için- asla bir çözümün parçası değil.  
Netanyahu’nun yarattığı şey, ırkçı bir sistem. Batı Şeria’da, Doğu Kudüs’te olanlar, Güney Afrika’da olanlar gibi. Allah aşkına, Batı Şeria’ya İsrail tarafından verilen bu yeşil kimlikle girebiliyorum. İsrail’lilerin kimliği ise mavi oluyor. Benim araba plakam beyaz ve yeşil, İsraillilerin ise sarı. Bazı yollar sadece İsraillilerin kullanması için, ben geçemiyorum. Eğer insanlar bu durumu sindirebiliyorsa, böylesi bir sistemi hoş görüyorsa ayna bakmalı ve çocuklarının geleceğini görmeliler. Çünkü böylesi bir zihniyet ile onlar, diğer seçeneklere karşı olarak yetişecekler. Bugün ABD’den Batı Şeria’ya gelen orta sınıf üstü çocuklar, eğer Filistinlilere zarar verirlerse, onları yakarlarsa, ağaçları yerinden sökerlerse Allah’a daha yaklaşacağına inanıyor!

Diğer yandan Filistinli intihar bombacıları var.
Daha öncede söylediğim gibi hiçbir aşırılığı ayrı tutmuyorum. Katiller İslami kullanıyor. Bu konuda tutarlıyım. Yahudiliği bir tehdit olarak görmüyorum aynı şekilde İslam’ın da bir tehdit olarak görülmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Eğer Netanyahu tüm dünyadaki Yahudilerin kendisini körü körüne desteklemesini istiyorsa onu durduramam. Ama bu bölgedeki Hristiyanlığın ve Müslümanlığın Yahudiliğe dönüşmeyeceğine ve tersinin de olmayacağına garanti veririm.

Fakat çoğu İsrailli Barguti’yi yukarıda eleştirdiğiniz kategoride değerlendiriyor ve kendisi ikinci intifada sırasında El Aksa Şehitleri Tugayları lideri olmakla suçlanıp tutuklanmıştı.
Hayır Barguti haksız yere suçlu bulundu. Barguti bizden biri, barışı savunuyor, benim de ait olduğum örgütün esas liderlerinden biri ve İsrail Devletini tanıyor. 

Oslo anlaşması başladığında Batı Şeria’da 100 bin Yahudi yerleşimci vardı bugün ise bu sayı 500 binin üzerinde. Çoğu uzman iki devletli çözüm konusunda endişelerini dile getiriyor. Bu durumda, fiiliyatta bir Filistin devleti nasıl mümkün olur?
Bizimle barış yapmaları için İsrail!i zorlayamam. Biliyorsunuz, partiler barışın çıkarlarına uygun olduğunu fark ettiğinde barış gerçekleşir. İsraillilerin bizimle barış yapmak gerektiğini fark edecekleri, bize özgürlüğümüzü ve bağımsızlığımızı verecekleri gün gelecek. Benim efendim olmalarına, beni zaptetmelerine izin vermeyeceğim. Böylesi bir ilişki, onlar için de cehennem! Beni görmezden gelemezler. Onların komşusu olmak istiyorum, çitlerle veya duvarlarla çevrilmek değil. Akademik, kültürel olarak en iyi ilişkileri geliştirmek istiyorum. Biz, birbirimize çok yakınız! Köklerimiz, kültürümüz,  inançlarımızda birbirimize çok yakınız. Ve o gün geldiğinde onlar, İsrail tarihindeki en büyük hatanın Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimleri olduğunu fark edecek. Bu İsrail’in en büyük hatası. Ben, İsraillilerin ve Filistinlilerin komşu olmaktan başka seçeneği olmadığına inanıyorum. Yahudilerden Ramazanda oruç tutmalarını veya Müslümanlardan Hanuka Bayramı’nı kutlamalarını değil, birbirimizi kabul etmemizi ve saygı duymamızı istiyorum. Eğer bunun nasıl olacağını bilirsek barışacağız. Bu aptal savaş son bulsun. İsrail hükümeti kendini ve tüm zamanını ne kadar haklı olduğunu anlatmaya adadı ancak biz sadece barış istiyoruz. 

* Ç.N: En son 2006’da yapılan Filistin Parlamento seçimlerini kastediyor. 
** Ç.N: Peygamber İbrahim, İshak ve İsmail’in babasıdır. Yahudilerin İshak’ın soyundan geldiğine, Arapların ise İsmail’in soyundan geldiğine inanılır.

Evrensel'i Takip Et