24 Eylül 2015 00:59

'Sandık taşıma', Erdoğan’ın tek başına iktidar olma senaryosudur

Paylaş

Cumhur DAŞ
Diyarbakır

HDP’ye yüksek oranda oy çıkan yerlerdeki sandıkların ‘güvenlik’ gerekçesiyle başka bölgelere taşınması tartışmasıyla birlikte Bölge illerinde seçimin sağlıklı bir ortamda yapılıp yapılamayacağı endişeleri artıyor. Cizre’de 3 mahalle, 23 köy ve 1 mezrada sandık kurulmayacağı açıklanmasının ardından, bazı bölge illerinde de seçim kurullarına benzer başvurular yapıldı. Seçim sürecinin böyle devam etmesi durumunda çıkacak sonuçların meşru olmayacağını söyleyen siyasetçiler, AKP’nin kendine oy vermeyen seçmenin iradesini rehin almaya çalıştığını belirtti.

Cizre’deki mahallelere sandık kurulmayacak olması, bazı bölgelerde taşımalı sistemle oy kullandırılabileceği ve sandıkların helikopter ve zırhlı araçlarla taşınacağı açıklanmaları seçimlerin şeffaflığını da tartışmaya açtı. Bölgedeki siyasetçiler gelişmeleri gazetemize değerlendirdi.

ERDOĞAN, ‘MİLLİ SEÇMEN’ OY KULLANSIN İSTİYOR

Emek Partisi Kürdistan Örgütü Yöneticisi İlhan İlbay, AKP’nin bu süreci ne pahasına olursa olsun tek başına iktidar olma hedefiyle yürüttüğünü belirterek, “Bunun bir yönünü baskı, çatışmalar, insanlar üzerinde ciddi bir tehdidin ortaya çıkması oluştururken, bir yönünü de sandıkların belli yerlerde kurulmaması oluşturmaktadır. Erdoğan, ‘550 yerli ve milli vekil’ derken aslında seçmen açısından da benzer bir tarif yapıyor. Kendi tarifiyle sadece yerli ve milli vatandaşın oy kullanabileceği bir seçim planlıyorlar. Bu açıdan kendisinin uygun bulmadığı vatandaşın da oy kullanmasını engellemek için elinden gelen her şeyi uygulayacağı görülüyor” dedi.

BÜTÜN DERT HDP’YE OY GİTMEMESİ

Cizre’de yaşananların da bunun göstergelerinden biri olduğunu belirten İlbay, “Ama özel güvenlik bölgeleri ve sokağa çıkma yasakları düşünüldüğünde bunun Cizre ile sınırlı olmayacağı, başka yerlerde de sandıkların güvenlik gerekçesiyle taşınacağı ve bu merkezlerdeki seçmenin özellikle HDP’ye gidecek oylarını engellemek için bütün olanakları kullanacakları görülüyor” dedi.

OMUZ OMUZA MÜCADELE GELİŞTİRİLMELİ

7 Haziran seçimleri sonucunda AKP ve asıl olarak Erdoğan’ın bir yenilgi yaşadığını belirten İlbay, “Halk, AKP’nin tek başına iktidar olma ve anayasayı değiştirme gücünü engelledi. Bunun bir sonucu olarak Tayyip Erdoğan hedeflerini bir adım geriye çekerek hareket ediyor. AKP’nin zayıf da olsa tek başına iktidar olabileceği ve bunun üzerinden fiilen uyguladığı başkanlık sistemini sürdürmeyi hedefliyor. Bunun da ancak HDP’nin baraj altında bırakılmasıyla mümkün olacağı planına sahipler” dedi. Buna karşı Türkiye’nin bütün emek ve demokrasi güçlerinin, işçilerin, emekçilerin ve halkların ortak görevinin omuz omuza mücadeleyi geliştirip AKP’nin planlarına engel olmak olduğunu dile getiren İlbay, “7 Haziran sonuçlarını da aşan bir tablo yaratmak hepimizin görevi” dedi.

DEMOKRASİ AÇISINDAN TEHLİKELİ BİR SÜREÇ

Yaşananları kaygıyla takip ettiklerini ifade eden CHP Diyarbakır Milletvekili Adayı Naci Sapan ise seçimlerin huzurlu bir ortamda yapılabilmesinin hükümetin sorumluğunda olduğunu söyledi. Ancak hükümetin çatışmaları körüklediğini belirten Sapan, “AKP seçime kaotik bir ortamda girip sonucu kendine yontmaya çalışıyor. Vekil sayısını arttırmak için çatışmalı ortamı kışkırtıyor” dedi. Valilerin de Hükümet ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemlerinden farklı hareket etmediğini söyleyen Sapan, “Sandıkların belli merkezde toplanabileceği ya da taşımalı yöntemle oy kullanılabileceği daha önce hükümet yetkilileri tarafından dile getiriliyordu. Şimdi de buna uygun adımlar atılıyor” dedi. Demokrasi açısından tehlikeli bir dönem yaşandığını belirten Sapan, “Bu iç çatışmalar körüklenerek, bir çok yer insansızlaştırılarak kendilerine uygun bir ortam yaratmak istiyorlar” dedi.

HÜKÜMET ACİLEN BİR ADIM ATMALI

“Şimdiden net bir şey söylemek mümkün değil ama böyle devam ederse bunun yansımasını sandıklardan çıkacak sonuçlarda göreceğiz. Ama iktidar gerçekten ülkenin geleceğini düşünüyorsa bu gerginliği bitirmenin belki de en uygun zamanındayız” diyen Sapan, Başbakana bayram vesilesiyle çatışmaları dindirecek bir açıklama yapma çağrısı yaptı. Sapan, “Bir takım planlamalardan vazgeçebilirler. Bu insanları da huzurlu bir ortama çeker. Hükümetin bunu yapması lazım. Barışçı bir ortam sunulursa seçime yönelik kaygılar da tartışılmaz” dedi.

TAYYİP ERDOĞAN TANSİYONU YÜKSELTİYOR

İnsanlarda bir tedirginlik olduğunu belirten Sapan, “Sadece Doğu ve Güneydoğu da değil batı illerinde de ciddi bir endişe var. Çünkü kaotik ortamda kimse ne olacağını göremiyor. Her gün yeni bir şey yaşanıyor. Cumhurbaşkanı 550 yerli ve milli vekilden bahsediyor. Bu tür açıklamalar toplumda ki tansiyonu yükseltiyor. Bu ülkeye kötülük yapıyorlar. Hükümet ortamı yumuşatma yönünde bir adım atarsa bunun Kandil’den de karşılık bulacağını düşünüyorum. Çünkü toplumun huzursuzluğunu onlar da görüyor. Bu çatışmalı ortamın ilelebet devam etmesinin imkanı yok. Bu ortamdan Türkler de, Kürtler de zarar görüyor. Bu bayramda olumlu mesajlar verilirse bunun seçim atmosferine yansımaları da olumlu olur” şeklinde konuştu.

BU ORTAMDA HALK İRADESİ SANDIĞA YANSIR MI?

HDP Batman Milletvekili Adayı Raci Bilici son süreçte bir çok köyü ve ilçe merkezini dolaştıklarını ifade ederek, “Görünen asker ve polis yığınaklarının çok üst düzeyde olduğu. Birçok alan yasaklı bölge ilan edildi. Bu ortamda sağlıklı, güvenli bir seçimin yapılabileceğini düşünmüyoruz. Mevcut durumda olağanüstü hal dönemine benzer bir yaklaşım var” dedi.

Özellikle köylerde hükümetin askeri yetkililer eliyle insanlar üzerinde ciddi bir baskı kurduğunu dile getiren Bilici, “O bölgelerde bir seçim atmosferinden bahsetmek mümkün değil. İnsanlar can güvenliği derdine düşmüş. Yaşamlarını nasıl devam ettirebileceklerini düşünüyorlar. Kış yaklaşıyor. Kırsalda kış ihtiyaçlarını nasıl karşılayabileceklerini düşünüyorlar. Çünkü her gün operasyonlar yapılıyor. Böyle bir ortamda insanların iradesinin sandığa nasıl yansıyacağı konusunda ciddi kaygılar var” dedi.

Hükümetin seçim sonuçlarını kendi lehine değiştirmek için elinden geleni yaptığını söyleyen Bilici, “İşte bunun en çarpıcı örneği Cizre’de yaşanıyor. Cizre’de binlerce kişi taşımalı bir şekilde oy kullanacak. İnsanlar kısa bir zaman diliminde nasıl başka bir yere gidip oy kullanacak. Bu uygulama sandığa gitmeyi engelleme uygulamasıdır. Biz burada incelemelerimizi yapıp raporlarımızı hazırlayacağız. Şeffaf bir seçimin yapılıp yapılmadığını, alınan güvenlik tedbirlerinin bu seçimi nasıl etkilediğini belgeleriyle, örnekleriyle kamuoyuyla paylaşacağız” dedi.

BÖYLE BİR SEÇİMİN VE MECLİSİN MEŞRULUĞU OLMAZ

7 Haziran seçimleri öncesi başlayan devlet şiddetinin seçim sonuçlarıyla beraber en üst noktaya çıktığını ifade eden Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP) Diyarbakır İl Başkanı Nusrettin Maçin ise Kürtlerin örgütlü olduğu kentlere yönelik ciddi bir saldırı olduğunu söyledi. “Dün köyleri boşalttılar, bugün ise politikleşen ilçeleri boşaltmak istiyorlar” diyen Maçin, “Bu yöntemle ve silahların gölgesinde yapılan seçimin ve oluşacak Meclisin bir meşruluğu olmaz” dedi.

Cizre’dekine benzer uygulamaların başka yerlerde de devreye girebileceğini belirten Maçin, “İnsanlar güvenlik gerekçesiyle oylarını kullanamaz duruma getirilecek. Bu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve AKP’nin tek başına iktidar olmak için yürüttüğü senaryonun bir parçasıdır” dedi. ÖSP olarak bu seçimlerde HDP’yi destekleyeceklerini belirten Maçin, “Sivil, meşru ve demokratik bir zeminde mücadeleyi geliştirmeliyiz. Bu savaş yeniden başlarsa Türk ve Kürt halkı başta olmak üzere herkes daha büyük zarar görür. 7 Haziran’da çıkan sonuçlar halkların barış isteğini ortaya koymuştur. Savaş anlayışının 1 Kasım seçimlerinde de karşılık bulmayacağını düşünüyorum. Ancak süreç böyle devam ederse kişisel olarak Kürtlerin seçimleri boykot etmeyi de tartışması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Yöre dernekleri: Mahallemizde bir araya gelirsek kardeşçe yaşarız

SONRAKİ HABER

Sınırda bekleyen mülteciler: Bize bayram sınır açılırsa gelecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa