23 Eylül 2015 00:55

Çok uluslu bir pazar masalı

Paylaş

Elif GÖRGÜ
Santo Domingo

Dominik Cumhuriyeti’nin Haiti ile sınırında bulunan kentlerinde yılda 1000 kadar iki uluslu pazar kuruluyor, yıl boyu toplam 4 milyon Haitili bu pazarlara ürünlerini satmaya geliyor. Karayipler’de bir adayı paylaşan bu iki ülke arasındaki 388 kilometrelik sınır hattı boyunca kurulan 14 ayrı pazarda, yılda 700 milyon dolar vergisiz para kazanılıyor. Haiti’de 200 bin insanın öldüğü, milyonlarcasının evsiz kaldığı 2010 depreminin ardından pazarların yoğunluğu artmış.

‘DÜNYAYI GÖR’

En büyük ikinci pazarın kurulduğu Dominik Cumhuriyeti’nin Elias Piña isimli sınır kentine bir cuma günü düşüyor yolumuz.  İki ülke sınırını çiğneyen binlerce ayağın ve biraz daha az tekerleğin tozu dumana kattığı sınır kapısına yaklaştığımızda silahlı Dominik askerleri uyarıyor, “Tarafsız bölgeye girdiniz, başınıza bir şey gelirse ne bizim, ne Haiti devletinin sorumluluğu olmaz, geri dönün.” Dönüyoruz. Sınırın en çok geçildiği tarafa, Dominik’e, çoğu kadın Haitililerle birlikte yeniden geçiyoruz. Bir kadın, başının içindeki dertler yetmezmişçesine bir de üzerine yüklemiş ticari çıkınını, torbanın üzerinde İngilizce “Dünyayı gör” yazıyor. Halbuki Haitililerin 3-4 saat uzaklıktaki Dominik’in başkenti Santo Domingo’yu görebilmesi bile ayrı bir ticaretin, insan ticaretinin alanına girmelerini gerektiriyor.

SINIRDA EŞİTLİK YOK

Bu iki uluslu pazarlara haftanın iki günü, pazartesi ve cuma, yaklaşık 43 bin kişi katılıyor.* Haitililer geceden sınır kapısı önünde nöbet tutmaya başlıyor, sabaha kadar binlerceye ulaşmış oluyor sayıları. Sabah 7’de kapılar açıldığında “En iyi yeri kapma” yarışı bir koşu başlıyor. Her 60 saniyede 500 Haitili, Dominik tarafına geçiyor.

İki ülke arasındaki bu ticarette “eşitlik” yok. Kıtanın en yoksulu Haitililer daha çok “satıcı” konumundalar, biraz daha az yoksul Dominikliler ise alıcı ve ticareti yönetenler; Haitililere pazar yeri kiralayan, ya da aracılar konumundalar.

Sınırdan para kazanan iş adamlarıyla sınırdan hayatını kazanan her iki ülke yoksulları arasında herhangi bir eşitlik ise, zaten başka bir dünya sisteminin sınırlarına geçmeyi gerektiriyor.

KADIN BAŞINA DÜŞEN TİCARET

Kimi kamyonlarla taşıyor, kimi motorların arkasına atıyor ürününü. Ama bu ve diğer pazarların da en çok kullanılan “ticari aracı” kadın bedeni. Omuzlarındaki görünmez yüklerin yanı sıra, kendilerinden ağır yükleri başlarının üzerine ancak bir kadının gösterebileceği tarihi maharet ve zarafetle yerleştiren Haitili her yaştan kadın, sınırın bir o yakasına, bir bu yakasına yürüyüp duruyor.

Sınır kapısının birkaç yüz metre ötesinde ise o çok ünlü “iki uluslu halk pazarları” kurulmuş durumda. Avokadodan domatese, çeşit çeşit tropikal meyve ve sebzelerin yanı sıra, ucuz tekstil ve kozmetik ürünleri, tavuk ya da domuz eti, her türlü elektronik alet hatta çimento bile satılıyor.

YOKSUL PAZARINDA SOSYAL BÖLÜNME

Bu pazarda ürününü yere serme ile bir tahta tezgah üzerine serip satma bir tercih meselesi değil, yoksulluk derecesini gösteren sosyolojik bir veri. Yoksulların en zengini, güneşin acımasız, dik açısıyla ense kavurduğu bölgede bir masa örtüsü kadar bez parçasını başının üzerine asmak suretiyle “lüks” bir ortam yaratabiliyor. Ancak örtünün asılacağı ipten tasarruf yapıldığından ve ortaya bir de direk dikmeye para harcanmak istenmediğinden olabilir, o örtü kimi yerde insanın omzuna ancak ulaşıyor, kalabalık pazarda sürekli eğilip örtü altından geçebilme becerisi şart. Ağaç gölgesi kapabilmek ise en büyük ayrıcalık.

TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİNDE DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK

Pazarcıların konumu arasındaki işte bu “derin statü” farkının kira karşılığı 50 peso (1 dolardan biraz fazla) ile 500 peso arasında değişiyor. Pazardaki satıcıların çoğu Haitili kadınlar, pazar yeri kiralayanların ve sınırda yük taşıyan araçların sahiplerinin hepsi ise Dominikli erkekler.

Kadınlar her yerde olduğu gibi bu sınırda ve pazarda da cinsel tacize, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalıyorlar. Önemli bir kısmı 2010 depreminde evini kaybetmiş bu Haitili kadın, genç kız ve hatta kız çocukları, kendilerinden sürekli daha fazla para isteyen aracıların ya da başkentte “ev hizmetçisi olmak hayallerini” sömüren insan kaçakçılarının şiddetine uğruyor.

EMPERYALİZMİN FARKINDALIĞI

Bu arada yılda 700 milyon dolar “temiz para”yı, küçük üretici, küçük satıcı ya da küçük şirketlere bırakmayacak kadar emperyalistliğinin bilincinde olan Avrupa Birliği, iki ülkenin hükümetlerinin ortaklığıyla bu toz duman sınır ticaretini “medenileştirme” projesi başlatmış.

Tarihi misyonları iki halkı birbirine düşman ederek zorda kaldıkça bu mevzu üzerinden politik rant sağlamak olan -ne kadar tanıdık!- iki ülkenin burjuva hükümetleri; “Haitili kaçak göçmenleri sınır dışı ederim”ci Dominik Hükümeti ile “Dominikli ürünlerin girişini yasaklarım”cı Haiti Hükümeti, mevzu para olunca iyi anlaşıyor.

2013 yılında “tarafsız bir bölgede”, Latin Amerika’da ilerici olan ne varsa sabote etmekle görevli kurum ve tüzel kişilerin başkenti Miami’de, iş adamlarıyla birlikte sınırdaki “4 stratejik bölgeye 5 milyar dolar yatırım” kararı alınmış.
Kamuoyuna kapitalizmin en iyi ezberlenmiş yalanı “Milyonlarca yoksul gence iş ve gelecek sağlamak” masalını anlatan iş adamları ve iki hükümetin, AB’nin de katkısıyla sınırda nasıl bir ticaret düzeni oluşturacağını zaman gösterecek. Şimdiden bilinen ise zenginin sınır ötesi ticaretinin emekçinin yoksulluk sınırının ötesine geçmesine bugüne kadar pek izin vermediği…

 * Sınır ticaretine dair maddi veriler
Dominik Cumhuriyeti gazete ve haber
sitelerindeki ilgili haberlerden derlenmiştir.

ÖNCEKİ HABER

Ya statü verilsin ya kapılar açılsın

SONRAKİ HABER

Kurban bereketini ara ki bulasın!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...