17 Eylül 2015 00:50

Rusya Suriye’de neden sahaya indi?

Paylaş

Ali KARATAŞ

Ortaya çıktığı andan beri hiç gündemden düşmeyen Suriye krizi bu sefer de Rusya’nın fiili olarak sahaya inmesi ile yine en ön sırada kendinden söz ettiriyor. Rusya, krizin ortaya çıktığı 2011 yılının mart ayından bu yana açık bir şekilde Suriye rejimini destekledi.  Birleşmiş Milletler'de iki kez veto hakkını kullanarak Irak ve Libya’da gerçekleşen dış müdahalenin benzerinin Suriye’de yaşanmasını engelledi. Ama son haftalarda daha önceki tutumundan farklı olarak askeri ve ekipmanı ile sahaya indi. Bu kritik adımın anlaşılması için son zamanlarda yaşanan gelişmelere bakmak gerekir. Çünkü Suriye krizi, ortaya çıktığı ilk andan itibaren dünyadaki emperyalist güçlerin ve onların bölgedeki uzantılarının karşılıklı olarak bloklaştıkları ve birbirinin bileğini bükmeye çalıştıkları bir sorun halini aldı. Bundan dolayı da Suriye’deki savaşa “vekalet savaşı” adı verildi. Arapça’da söylenen “Suriye, sadece Suriye değildir” sözünü doğrularcasına bölgede var olan bütün sorunlar adeta bir düğüm gibi birbirine bağlanmış durumda.

İRAN İLE NÜKLEER ANLAŞMA

İran’dan başlayalım. Bölgenin en önemli aktörlerinden biri olan İran, Batı ile yıllardan beri devam ettirdiği müzakereleri bir anlaşma ile noktaladı. Konu ile ilgili kalem oynatan hemen herkes İran’ın bu anlaşmada esas kazanan olduğunda hemfikir. Ayrıca İran’la yapılan anlaşmanın bölgedeki dengeleri değiştireceğine vurgu yapılırken örneğin Irak’ta yayımlanan ez Zaman gazetesi bu anlaşmanın Suriye krizine doğrudan bir etkisi olacağı belirtmişti. Hemen hatırlatalım İran yer yer “direniş ekseni” olarak adlandırılan saflaşmanın içinde 35 yıldan beri Suriye ile ittifak içerisinde. Gerçekten de anlaşma kısa sürede Esad’ın müttefiklerinin pozisyonunu güçlendiren bir rol oynarken, muhalefeti destekleyen ABD ve müttefiklerinin ise konumunu zayıflattı.

YEMEN CEPHESİ

Bölgede kritik gelişmelere tanıklık eden tek ülke İran olmadı. Bu yılın mart ayında Suudi Arabistan’ın önderliğinde oluşturulan koalisyonun Yemen’e yönelik askeri harekat başlattığı haberleri, ajanslara bomba gibi düşmüştü. Yemen’deki gelişmeler iki noktada Suriye krizini etkiledi.

Birincisi, Yemen’in Suriye’de silahlı cihatçı grupların en önemli destekçilerinden biri olan Suudi Arabistan ile 2 bin kilometrelik bir sınırı vardı. Burada Suudilerin kurduğu-desteklediği hükümetin düşmesi, dikkatlerini Suriye’nin yanı sıra Yemen’e çevirmesine neden oldu. Her ne kadar Suudi Arabistan’ın desteklediği güçler birkaç bölgeyi İran’ın desteklediği Husilerin elinden geri alsalar da bugün başkent Sana da dahil olmak üzere Yemen’in büyük bir bölümü yine Husilerin kontrolünde bulunmaktadır.

İkinci nokta ise Yemen’de en önemli silahlı ve siyasi gücün Husiler olması İran’ın dolayısıyla Rusya’nın bölgede elini oldukça güçlendiren bir pozisyon kazandırdı.

MISIR FAKTÖRÜ

Mısır; Ortadoğu’nun en kalabalık, en güçlü ordusu olan ve Suriye’yle tarihsel ilişkileri bulunan bir ülke olmasına rağmen, Suriye kriziyle ilgili olarak en az konuşulan ülke oldu. Tabii ki bunun en önemli nedeni bir yandan iç karışıklıklarla uğraşıyor olması iken, diğer bir sebebi de özellikle 1979’da İmzaladığı Camp David anlaşması ile Arap gericiliğinin İsrail’e oluşturmuş olduğu statükonun mimarı olmasıdır. Fakat özellikle son dönemde Rusya ile Mısır arasında ciddi bir diplomatik yakınlaşma yaşanmaktadır. Devlet başkanlığı düzeyinde karşılıklı ziyaretler gerçekleşmiştir. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın geçen ağustos ayında yapılan bir röportajda Mısır devletine, Mısır ordusuna övgüler düzmesi rastlantı değildi. Bu övgülerin Mısır Cumhurbaşkanı Abdül Fettah el Sisi’nin Rusya ziyaretinden hemen sonra gelmesi ise daha bir dikkat çekiciydi. İşte bu noktada Rusya’nın Mısır gibi bölgenin kadim bir devletini, Suriye politikası konusunda etkilemiş olabilmesinin önemine  dikkat etmek gerekiyor.

IŞİD’LE MÜCADELE

Bölgede dengeleri etkileyen bir diğer güç, geçen yılın haziran ayında Musul’a aşiretlerin ve Saddam artığı ordu mensuplarının desteği ile giren ve en güçlü cihatçı örgüt unvanını kazanan IŞİD’dir. Bu gelişmeden sonra IŞİD kısa süre içerisinde Irak ve Suriye’de Fransa’dan daha büyük bir alanda 15 milyona yakın insana hükmeder duruma geldi. ABD bu durumu bölgedeki ülkelere yeniden çekidüzen vermenin bir aracı olarak kulandı ve IŞİD’e karşı uluslararası bir koalisyon oluşturdu. Lakin oluşturulan koalisyonun bombardımanlarının IŞİD’e karşı tam istenilen sonucu vermemesi ve eğit donat projesinin tam bir fiyasko ile sonuçlanması Rusya’nın IŞİD ve diğer cihatçı örgütlere yönelik daha aktif bir tutum almasına yol açtı. “Suriye’yi ortak etmeden IŞİD gibi terör örgütlerini bölgeden söküp atmanız mümkün değil” ve “Terörle mücadele bilmeden ve siyasi çözüm olmadan mülteci krizi de bitmez” tezlerini daha yüksek perdeden seslendirmesine de olanak verdi. Bu noktada da Suriye ile 1971’den itibaren yaptığı askeri iş birliği anlaşmaları çerçevesinde bu günkü yığınağa olanak vermektedir. Lazkiye’ye inen uçakların yanı sıra son iki ayda Boğazlardan 39 Rus gemisi geçmiş durumda.

ARAPLARIN İKİNCİ VATANI ARTIK YOK!

Ortaya çıkan uygun iklimi değerlendirerek Rusya’nın son hamlesi ile pozisyonunu güçlendirdiği aşikar. Bütün gelişmelerin yanı sıra Rusya, kendi çıkarı bakımından taktik olarak Kafkaslardan giden binlerce cihatçıyla Suriye’de savaşmayı seçmiş olabilir. Lakin bütün bu gelişmelerin içerisinde bir hatırlatma; Suriye Araplar arasında “ikinci vatan”  olarak anılırdı. İsrail’in işgalinden sonra büyük acılar yaşayan Filistinlilerin iki büyük kampı Suriye’dedir. İç savaş boyunca Lübnanlıların ikinci vatanı Suriye idi. ABD işgalinden sonra Şam’a yerleşen Iraklıların yaşadığı Jaramana’nın nüfusu on binlercedir. İç çalkantılar yaşadığı dönemde idamdan kaçan Ürdünlülerin de sığındığı ülke Suriye oldu. Lakin “yoksul Arapların vatanı” olarak da anılan Suriye, son aylarda bu krizin mağduru yüz binlerin savaştan kaçışları ve göç yollarında yaşadıkları dramlarla gündemde.  “Vekalet savaşının”  kazananı kim olur bilemiyoruz ama şimdiden kaybeden bir taraf var; Suriye halkı. Ama sadece Suriye halkı değil, bütün Arap dünyası; çünkü artık Arapların ikinci vatanı yok!

ÖNCEKİ HABER

Ahmet Büke: Öykü tekinsiz iş, elinizde patlayabilir

SONRAKİ HABER

İstifa eden Yeşiller Partisi Milletvekili Mürvet Öztürk: Kırmızı çizgi aşıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...