12 Eylül 2015 16:44

İstanbul’da barış ve demokrasi konferansı yapıldı:‘Amasız, koşulsuz silahları susturun

Paylaş

Demokrasi ve Barış Konferansı Daimi Koordinasyonu’nun düzenlediği “Kürt sorunun çözümü için müzakere ve barış içinde yaşama hakkı” başlıklı konferansta çatışma ortamına son verilmesi, koşulsuz bir şekilde silahların susturulması gerektiği belirtildi.

Birçok akademisyen, yazar ve siyasetçinin katıldığı konferansın açılışını divana seçilen Demokrasi ve Barış Konferansı Daimi Koordinasyonu üyesi akademisyen Onur Hamzaoğlu yaptı.

‘YETER BU KADAR ÖLÜM’

Hamzaoğlu’nun ardından konferansın açılış konuşmasını yapan Rakel Dink, çatışma sürecinin sona ermesi için taraflara çağrıda bulunarak, “Ne mutlu barışı sağlayanlara. Tanrının yüzünü görmek istiyorsak barışı sağlayanlar olmalıyız, savaşı körükleyenler destekleyenler değil. Yaşamaktan keyif almayı öğrenmeliyiz, öldürmekten değil” dedi. Barışın öldürmekle gelmeyeceğini dile getiren Dink, “Öyle öğretildiği gibi vatan toprağı kanla sahiplenilmez. Alın teri, emekle, doğruluk ve adaletle mülkün temeli oluşturulur. İki tarafa da sesleniyorum. Aslında yalvarıyorum. Amasız, koşulsuz silahları susturun. Yeter bu kadar dağlanmış yürek, bu kadar acı yeter. Bu kadar ölüm yeter, yeter. Edi Bese, Yutkunamıyoruz” diye konuştu.

‘DİRENEREK KAZANACAĞIMIZI CİZRE GÖSTERDİ’

Cizre’ye yaptıkları yürüyüş hakkında bilgi veren HDK Eş Sözcüsü Sabahat Tuncel ise, Cizre'de halkın direnişinin kazandığını belirterek, “Kürdistan'daki halk da ‘kendi kendimizi yönetmek istiyoruz’ dedi ve özyönetim sürecini başlattı. ‘Artık devletin zulmünden bıktık. Kendi kendimizi yönetmek istiyoruz’ beyanlarına devlet şiddetle karşılık verdi. Ama Cizre'de halk direnişi şunu gösterdi; Faşizme karşı direnirsek kazanırız” şeklinde konuştu.

‘AKP ATEŞKESİ NİHAİ ÇÖZÜMLE KARIŞTIRDI’

Geçmiş dönemde TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi olan CHP Milletvekili Rıza Türmen de, müzakere ve çözüm süreçleri ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. “Anlamsız savaşın bitirilmesi için barıştan konuşmak lazım” diyen Türmen, 30 yıllık sürecin çözümünün çatışmayla gerçekleşmeyeceğini gösterdiğini kaydetti. Türmen, “Dağları kampları bombalamakla devlet bir sonuç elde edemez. Öğrendik ki PKK eylemleriyle sonuç alamaz. Öğrendik ki müzakere olursa silahlar konuşmaz” ifadelerini kullandı. 
Türkiye'de şiddetin bir araç olmaktan çıkıp bir amaç haline geldiğini kaydeden Türmen, şöyle devam etti: “İktidarlar güçsüzleştikçe şiddet artıyor. Türkiye'de de olan galiba budur. Türkiye'de de tahakkümcü bir yapının sonuna gelindiğini görüyoruz. Bu ortamda bir ateşkesin sağlanması lazım. Ateşkes tek taraflı da olabilir. Taraflardan birisinin bir tek gün ‘ben bugün şiddet kullanmayacağım’ demesi lazım. Diğer taraf da bunu kabul etmek zorunda olacak aksi takdirde şiddetin sorumlusu olacak. Kamuoyu olarak bunu sağlayabilsek çok önemlidir.” 

Ateşkesin bir çözümün ön koşulu olduğunu ama AKP'nin bunu nihai çözümle karıştırdığını belirten Türmen, “Ateşkesin gelebilmesi için çözümün gelişmesi lazım. Barışın inşa edilmesi lazım. Bunun için de bir çözüm projesi lazım” dedi. IRA örneğini veren Türkmen, IRA ve İngiltere arasında karşılıklı yükümlülükler üzerinden silahların bırakılması süreci yaşandığını söyledi.

Kürt sorunun çözümünün demokratikleşme sürecinin bir parçası olduğunu fakat bu demokrasinin ise çoğulcu, katılımcı bir demokrasi anlayışı olduğunu kaydeden Türmen, “İktidarın halka devredildiği ,ihtiyaçlarını belirleyip karara bağladığı, bir demokrasiye geçmek lazım. Bölge lafından korkmamak lazım. Bölge dediğiniz zaman Türkiye bölünecek diyorlar. Türkiye gibi kocaman bir ülkede bir taraftan merkezi yönetim diğer taraftan belediyeler olacak ve bunların arasında bağlantı olmayacak. Bu hizmet sunmak açısından da akılcı değil. Demokrasi iktidarın paylaşılması demek. İktidar ne kadar paylaşılırsa o kadar demokratikleşilir. Kürt sorununun çözümü de bu yeni demokrasi anlayışında yatıyor” diye konuştu. 

ÇÖZÜM İÇİN TOP ANKARA’DA

İmralı Heyeti üyesi HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken de “Kürt sorunun çözümünde müzakere süreci” başlıklı bir sunun yaptı. Çözüm süreci kapsamında 3 Ocak 2013 tarihinde ilk heyetlerinin İmralı’ya giderek PKK Lideri Öcalan ile görüşmelerin başladığını aktaran Baluken, “İlk görüşme 3 Ocak ve toplumda büyük bir beklenti var. Ama 5 gün sonra Paris'te 3 devrimci Kürt kadın katlediliyor. Tıpkı Oslo görüşmeleri gibi. Mesaj yine aynıydı. ‘Müzakere masasına oturmuş olabilirim ama ben seni tasfiyeden vazgeçmedim’ mesajıydı. Ve bu büyük bir kırılma yarattı” dedi. 

“Dolmabahçe mutabakatından sonra sonuca yaklaştığımıza dair bir hissiyatımız oldu” diyen Baluken şöyle devam ett: “Ama AKP sekter yaklaştı. Zaten ardından seçim sürecinde yaşananlar AKP'nin sekter yaklaşımını ortaya koydu. Ama 7 Haziran'da AKP'nin bu yaklaşımını halklar temize çekti ve çözümden yana iradesini ortaya koydu. Ve biz de 7 Haziran'dan sonra da halkımızın talebi doğrultusunda sürecin devam etmesi için çaba sarf ettik” dedi. Baluken, son olarak barış için toplumsal bir direniş gösterilmesi gerektiğini belirterek, “Hem ateşkesle ilgili hem savaşla ilgili hem de barışla ilgili top Ankara’dadır. Çatışmasızlığa gelmeyen, barışa gelmeyen ‘Saray'ın kendisidir” dedi. (İstanbul/DİHA)

ÖNCEKİ HABER

Sürgünü protesto eden Hatice öğretmen 3 günde 3 kez gözaltına alındı

SONRAKİ HABER

Cizre savaştan çıkmış gibi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa