05 Eylül 2015 10:00

Merhaba aynı gökyüzüne baktığım kardeşlerim

Her gün biraz daha iyiye gitmesi gereken bir ülkeyiz ama daha çok gerilediğimizi düşünüyorum. Malum Türkiye'de birçok güzel şehir görülmesi gereken, keşfedilmesi beklenen çok güzel şeyler var. Ama biz silahla, şehitlerle, gencecik masum insanların ölmesiyle haber saatimizi dolduruyoruz.

Paylaş

Her gün biraz daha iyiye gitmesi gereken bir ülkeyiz ama daha çok gerilediğimizi düşünüyorum. Malum Türkiye'de birçok güzel şehir görülmesi gereken, keşfedilmesi beklenen çok güzel şeyler var. Ama biz silahla, şehitlerle, gencecik masum insanların ölmesiyle haber saatimizi dolduruyoruz.
Aslında bu mektubu bir fabrikanın istirahat saatinde yazıyorum. Ama biz istirahattan çok savaşı ve şehitleri ve patlayan bombaları konuşuyoruz. Çoğumuz hiç kimsenin evladına bir şey olmasın, suçsuz insanlar ölmesin istiyoruz. Ama hani her yerde farklı insanlar vardır ya, kimisi de ‘benim yakınıma bir şey olmasın’ diyor. Zaten başımıza gelen farklı zihniyetlerden dolayı gelmiyor mu? Daha ne kadar acı çekecek bu ülkedeki insanlar? Maraş'ta öldüler, Sivas'ta yandılar, Roboski'de patlamada öldüler. Gezi'de göz göre göre vurdular, Suruç'ta patladılar.
Ne kadar çok şehit verdiğimizi, ne kadar çok acı çektiğimizi biz bile unuttuk. Daha doğrusu yaralarımıza tuz basmaktan artık hangi acının ağır bastığını beynimiz seçmiyor. Bir gencin suçu ekmek almaya gitmek olmamalı ya da diğerlerinin suçu çocuklara oyuncak vermek olmamalı. Ya da vatanı beklemek canı pahasına…
Bu kadar basit olmamalı. Bu akşam bir piyade okulundaki yangın ciğerimi dağladı desem yeridir. Herkes bihaber. Patlama mı oldu? Yangın mı çıktı? Kime inanacağımıza, kimi dinleyeceğimize artık biz de karar veremez olduk.
Artık insanlar sadece etten, kemikten sanki. Beyinlerini kullanmamaktan neye doğru, neye yanlış diyeceğimizi de şaşırdık. Eskiden hani sol tarafımızda bir kalp vardır. Sevgi, merhamet, vicdan diye şeyler vardı. Şimdi ise evdeki kırılan bardağa bile ölenlerden daha çok üzülen sanki bir hayvan sürüsünün içinde yaşadığımızı düşünüyorum.
Ben ve birçok arkadaşımın ortak konuşmalarında geçen ve beni gayet rahatsız eden bir konu olduğu için yazmak istedim. Lütfen sermaye için, koltuk davası için genç ve masum insanları öldürmeyin. Lütfen en azından başınızı yastığa koyup, gözlerinizi yumunca biraz vicdanınızı dinleyin ve deyin ki “benim evladıma bir şey olsa ben ne yapardım”. Anneleri gözü yaşlı bırakmayın. Unutmayın ki cennet annelerin ayağı altındadır. O şehit annelerinin ise gözünün yaşını değil para-pul, ömrünüzü verseniz ödeyemezsiniz.
Lütfen artık bırakın Kürt, Türk mezhep dil, din, ırk ayrımı yapmayı da topraklarımızdan gelen barış çağrılarına kulak verin.
Çok şey istemiyoruz;  sadece "BARIŞ!"

Bir işçi kadın / Esenyalı-İSTANBUL

ÖNCEKİ HABER

Böreklere savaş, kadınlara özgürlük

SONRAKİ HABER

HDP'li Ferhat Encü: Cizre'de yaşanacaklardan endişeliyiz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...