03 Eylül 2015 00:50

Gerçek aile direniş yerinde

Paylaş

Birkan BULUT
Ankara

ORS işçilerinin direnişi bir haftaya girdi ancak fabrika yönetiminden bir görüşme teklifi gelmedi. İşçilerin daha fazla direnemeyeceğini düşünerek beklemeyi seçen yönetime karşı işçiler yoklamalar yapıyor ve birliğini güçlendiriyor. İki yanındaki kuzenlerini gösteren bir işçi, onlar olmadan fabrikaya girmeyeceğini belirterek “Biz gerçekten bir aileyiz” diyor.

Türkiye’nin ilk ve tek rulman üreticisi olmakla övünen Ortadoğu Rulman Sanayi’nin bugünlerde işleri tıkırında gitmiyor. Bugüne kadar Türk Metal Sendikası’yla el ele işçilere her dediğini yaptıran, işçilerin anlatımına göre karı yüzde 500’den yüzde 100’e düşünce “zarar ettik” diyerek ağlayan ORS yönetimi, bir haftadır işçilerin grevini kırmaya çalışıyor. Bursa’da Renault işçilerinin başlattığı metal direnişi Ankara’da Polatlı’ya sıçradığında çareyi işçi sözcülerini işten atmakta bulan fabrika yönetimi, bir günlük greve dayanamamıştı. Aradan iki ay geçti. Bu sefer ise hiçbir pazarlığa yanaşmadan kendi protokolünü dayatan, işçi komitesini tanıma sözünü tutmayan yönetim çözümü yine işçileri atmakta buldu. Ancak bu sefer tam 177 kişi. “Önceden greve hazır değildik, şimdi stoklarımız var” diyen fabrika yönetimi bu kez işçiye küfür ederek “Çıkabiliyorsanız greve çıkın bakalım” diyerek meydan okudu. Öncelikle çözümü diyalogda arayan, toplu istifayla yönetime rest çeken işçiler, arkadaşlarının işten atılmasına karşı “grev” dedi.

DÜNYA İŞÇİNİN RULMANIYLA DÖNÜYOR

ORS’nin müşterilerini cezbetmek için “Dünya bizimle dönüyor”diyor. Ancak dünya aslında rulman işçisinin sırtından dönüyor. ORS’de üretilen her rulmanın üzerinde işçinin büyük bir emeği var. Tuvaletlere bile kameraların takıldığı, çay molalarının verilmediği, üretimin sürekli arttırıldığı ORS’de, işçilerden hem çok hem de iyi mal üretmeleri isteniyor.

Bir işçi şöyle anlatıyor: “Saçının bir teli 30 mikron. Biz rulmanı üretirken 1 mikron hatalısını bile çöpe atıyoruz kaliteli olmadığı için. Bunca sene işte böyle emek verdik, karşılığında gördüğümüz ise işten atılmak, bizi bölmeye çalışmaları oldu.”

Ancak fabrika yönetimine bu da yetmiyor. İşçi devam ediyor: “Bu fabrikada yüzde 500 kar yapılıyor. Yüzde 100’e düşünce ‘zarar ettik’ deyip ağlıyorlar. Biz Türk Metal’in 3 yıllık sözleşmesine çok kızmıştık, imzalamasını istememiştik. Ne güzel kurtulduk bu sendikadan diyorduk, şimdi de fabrika yönetiminin protokolüyle karşılaştık. Bize imzalayın dedikleri protokol süresi belli değil. Yani ne zaman bitecek, bir daha ne zaman değişecek, bir daha ne zaman zam alırız belli değil!”

‘MESS ONLARI DA DESTEKLİYOR’

“Vardiya amirleri hep eski askerler. Biri eskiden albaymış, diğeri binbaşı. Alışmışlar askerdeyken ere kötü davranmaya, ezmeye bize de asker gibi davranıyorlar. Bak işte şurada yürüyen yelekli eskiden binbaşı olan. Zaten şu an mücadele para meselesinden çıktı . Onlar istiyor ki biz eskisi gibi ses çıkarmayalım. Yahu grevdeki zararının üçte birini işçiye verse iş çözülecek ama yok! İstiyor ki dağılalım, bir daha birlik olamayalım. Zaten MESS’in de yardım ettiği söyleniyor. ORS, MESS’e üye değil. Ama söylenenler doğruysa MESS, ‘Sen sık dişini biz sana yardım ederiz’ diyormuş. Neden? Çünkü kendi fabrikalarındaki işçilerin de hakkını aramasını istemiyorlar. Renault’tan beri çok canları yandı”

‘ARTIK BİRBİRİMİZİ TANIYORUZ’

İşçilerin ağzında sürekli aynı söz dolaşıyor:”Biz Polatlı çocuğuyuz”. Neredeyse herkesin birbirini tanıdığı bu ilçede, fabrika yaşamı kente de yansıyor. 9 yıllık bir rulman işçisi yanındakileri göstererek anlatıyor: “Bu teyzemin oğlu, diğeri de amcamın oğlu. Yani biz gerçekten de aileyiz. Onlar işten atılınca nasıl da girip çalışabilirim. Kazandığım ekmek nasıl boğazımdan geçsin. Onun çocuğu ağlarken benimki nasıl gülsün? Polatlı’da gördüğün her 10 kişi akraban, diğer 10 kişi arkadaşın, diğer 10 kişi de rulman işçisi. O yüzden birbirimize sırtımızı çevirsek bu sadece fabrikayı değil Polatlı’yı da etkiler. Biz Türk Metal’den istifa edip greve çıkmadan önce birbirimizi tanımıyor veya bazen de tanımamazlıktan geliyorduk. Geçen arkadaş anlattı. Önceden fabrikadan birini çarşıda, pazarda görünce çok muhabbeti yoksa selam vermiyormuş. Olaya baksana! Aynı fabrikada olduğunu biliyorsun, birbirine bakıp selam vermiyorsun. Geçen yine görmüş ama hemen konuşmaya başlamışlar fabrikadaki meseleleri. Ben de diğer vardiyadaki arkadaşları pek tanımazdım ama geçen yaptığımız grevden beri artık çoğunu tanıyorum.

ÖNCEKİ HABER

‘Diren ORS, Zf ve Schneider işçileri seninle’

SONRAKİ HABER

Rojavalı çocuklar eğitim hakkını kullanamıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...