23 Ağustos 2015 04:02

Efkan Şeşen: Gerçek sanatçılar izole ediliyor

Paylaş

Ahmet ASLAN
İstanbul

Efkan Şeşen, yaklaşık iki yıldır üzerinde çalıştığı “Eski Şarkılar Yeniden” albümünü yayımladı. ‘90’lı yollarda çıkardığı 5 albümden seçtiği 31 şarkıyı yeniden düzenleyerek yorumlayan Efkan Şeşen, albümün aslında 30 yıllık bir sürecin ürünü olduğunu belirtiyor. Albüm’deki şarkıların 20’ye yakınının oğlu Sinan Şeşen tarafından yapıldığına değinen sanatçı, ortaya arşivlik bir albüm çıktığını söylüyor.

Yıllar sonra eski şarkılarınızı bir albümde topladınız. Böyle bir gerekliliği neden duydunuz?
Öncelikle on yıllardır bu coğrafyanın ve emeğin sorunlarına eğilen, haber yapan, bakış sunan bir gazetesiniz ve sizin aracılığınız ile sevenlerime seslenme olanağı buluyorum, teşekkür ederim. “Eski Şarkılar Yeniden” arşivlik bir albüm. İlk beş albümümün, yani ‘90’lı yılların bestelerinin yeniden aranje edilip yorumlandığı bir çalışma. Yıllar sonra gördüm ki bazı eserler aceleye gelmiş. Tam hakkı verilmeden,biraz telaşla yorumlanmış. Eski halleri kötüydü diye anlaşılmasın. O zamanın atmosferi, büyük firmaların sınırlı ödenekli stüdyolarında kısa zamanlarda yapılan kayıtlar meseleyi bir proje gibi ele almaktan çok, kendisini  kotarmak telaşını taşıtıyordu bizlere. Oysa şimdi, biraz da aradan geçen yılların sahne tecrübelerinin kazandırdığı notlarla, üretildiği zaman sevilen bu eserlerimi daha uygun ton ve aranjelerle bugünün dinleyicilerine yeniden üretilmişçesine daha güzel taşıyabileceğimi düşündüm ve nitekim aceleye de getirmeden öyle oldu.

Şarkı seçimi ve kayıtlar ne kadar sürdü?
Şarkılar ilk beş albümdeki en çok sevilen, ilgi gören ve de sonrası gölgede kalan, biraz daha farklı işlenirse yeniden daha çok sevilebilecek eserleri içeriyor. “Dokuz Altı Yollarında”, “Ölürüz de”, “Yüreğim Yangınlarda” gibi eserleri geriye düşürmeden güzel yeniliklerle yorumlarken, “Hamsi”, “Deniz Üstü Haneyim”, “Dert Bu”, “Göçer Oldum” gibi eserleri yeni aranjelerle daha iyi hale getirdiğimi düşünüyorum. Yaklaşık 2 yıla yakın süren bu kayıtlar kah evdeki stüdyomuzda, kah müzisyen arkadaşlarımın stüdyolarında dolaştı. Saat olarak yüzlerce saat diyebiliriz.

Türkiye’de özellikle  son yıllarda sanatçının üzerindeki baskı arttı. Sanatçılar devlet eliyle linç ediliyor, filmleri sansürleniyor, davalar açılıyor vb. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Toplumda muhalif ve halkından yana olan her sanatçının yaşadığı gibi... Konserlerimiz neredeyse yok gibi. Aslında halkımıza müziğimizi enine boyuna en güzel sahne performanslarıyla sunma isteğimiz yakıcıdır.  Kitlelerle buluşma olanakları bizim gibi halkından yana olan müzisyenlere kapalıdır. Zaman içinde solo konserler de azaldı. Ülkenin çok az yerinde sevenlerimize seslenme olanağı kaldı. Az sayıda nitelikli belediye, festival ve demokratik kitle örgütlerinin etkinlikleri gibi. Sistem, medya ve salonları ile kendinden yana veya gerçeklere nötr durumda olan medya maymunu “sanatçı”lara sunmuş zaten. Bu durum başlı başına izole etmektir gerçek sanat ve sanatçıyı kitlelerden. Zaten sorunların daha bir ağırlaştığı ve gittikçe kirli bir savaşın içine sürüklendiğimiz şu günlerde bu sorunu daha bir ağır yaşıyoruz diyebiliriz. Ama türkülerimizi, şarkılarımızı söyletmek istemeyen, hayatın bu damarını tamamen yok etmek isteyen sistemin karşısına halk ve sanatçı el ele, daha güçlü çıkmanın yollarını bulmak yaratmak gerekir diye düşünüyorum.

BARIŞ ÇAĞRILARI DAHA GÜÇLENMELİ

Türkiye ve Suriye’de yaşanan olayları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tabii ki hepimizin farklı bakış açıları var. Ama biz neyi önde tutacağız, barışı, dayanışmayı özellikle tarih boyunca büyük acılar çekmiş halkların tüm ilerici demokratik ve barıştan ve adaletten yana olan güçlerinin emperyalizm ve bölge ortaklarına karşı en geniş dayanışmayı göstermesi büyük önem taşıyor. Süreç, her ne kadar çok iç açıcı bir tablo olmasa da bir çok sanatçı girişimi, platformlar ve sürecin tepki eylemlerinde bir araya gelişler umut vermekte. Fakat en geniş anlamda sanatçının kendi mesleki ve yaşam sorunları ekseninde bir araya gelerek örgütlenmesi gerektiğinin, asıl temelde ilk adımın bu yönlü olması gerektiğinin altını çizmek gerek. “Sanat Meclisi”nin bu yönlü adımları da önemli bence. Bu noktada önceden yola çıkılan çağrının önümüzdeki dönemde daha güçlü yapılacağını umuyorum.

ÖNCEKİ HABER

GusGus konseri iptal edildi

SONRAKİ HABER

Sığınmacılara karşı yeni ‘Berlin Duvarı’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa