19 Ağustos 2015 01:09

Kapitalizm, ayrımcılık ve seksizm: Masallar masum mu?

Paylaş

Hakan GÜNGÖR
İstanbul

Çocukluğumuzdan bu yana dinleyegeldiğimiz masalların masumiyetine inanmışızdır. Ancak Bremen Mızıkacıları, Kırmızı Başlıklı Kız, Külkedisi ve diğer aşina olduğumuz masallar daha dikkatli bir okumayı hak ediyor zira masallar yoksa, sistemin kendi kendini yeniden üretmesi için var olan ideolojik aygıtların bir ayağı olabiliyor.
Hüseyin Köse’nin derlediği ve Ayrıntı Yayınları’ndan çıkan “Skolastik Fantazya” isimli kitap tam da bunu anlatıyor. Bu derleme kitapta yer alan yazarlar masal ve halk hikayelerinin alt metnini, derininde yatan manaları ve bilinçaltımızda yer etmesi için üretilen mesajları irdeliyor.
Söz gelimi “Bremen Mızıkacıları”nda yaşlandıkları için artık bir kenara itilen eşek, köpek, kedi ve horozu metodolojik bir okumayla ele aldığımızda olup bitenlerin dört kafadarın maceralarından ibaret olmadığı ortaya çıkıyor. Konuyla ilgili Delal İpek şunları söylüyor: “Bedenin birer sermaye olarak görüldüğü, kişilerin üretime yaptıkları katkı oranında itibar gördükleri kapitalist toplumlarda, yaşlılar artı değer üretemeyen, dinamik tüketici grubuna da giremeyen ve bu nedenle kapitalist ilişkiler ağında etkin bir rol üstlenemeyerek toplumun sırtında bir yük, bir fazlalık olarak muamele görürler.”
Bremen Mızıkacıları, Bremen’e doğru yola çıkar ama masalın sonunda bundan vazgeçerler. Masal aslında bir nevi ne olursa olsun evden (devletten, kültürden, sistemden) uzaklaşmamanın öğüdünü verir. Masallarda genel olarak yansıtılan ev metaforundan uzaklaşanların ya da kendisine gösterilen yoldan dışarı çıkanların başına fena şeyler geleceği mesajı mevcuttur. Aynı yapı, Kırmızı Başlıklı Kız’da da karşımıza çıkar. Masalda büyükannesine yemek götüren Kırmızı Başlıklı Kız, kendisine öğütlenen yolun dışına çıkar ve kurtla karşı karşıya gelir. Masal adeta “Söz dinle ve itaat et” diye haykırmaktadır. Tabii bu masalda başka semboller de söz konusudur. Burada da sözü Yasemin Kılınçarslan’a bırakalım: “Kırmızı renk, masala dair yapılan birçok yorumda fetiş bir simge olarak görülmektedir. Bazı yorumlarda ise kadınlığa geçişin simgesidir. Anne, kızına yeni diktiği kırmızı başlıklı pelerini giydirip uğurlarken aynı zamanda erginliğe uğurlamaktadır onu.”

MASALLARDA ERKEK ŞİDDETİ GİZLENİYOR

Masallarda kadına düşen mütemadiyen edilgenlik oluyor. Kadınlar masallarda söz tutmadığı için cezalandırılan ya da kendisine yapılan her türlü haksızlığa sessiz kalarak mutlu olacağı günü bekleyen kişiler olarak gösteriliyor. Külkedisi masalı bunun belki de en doğru örneklerinden biri. Külkedisi, üvey annesi ve üvey kardeşlerinin her türlü zulmüne karşın hak savunma ya da çekip gitme gibi tercihlere asla yanaşmayan, daima boyun eğerek çalışmayı sürdüren biri olarak karşımıza çıkar. Ve bir anlamda “kader” gün gelir ona güler. Bir prens hayatına girer ve her şey değişir. Belirtmekte fayda var, kurtarıcı yine bir erkektir.
Eserlerde kadınların temsiliyeti ile ilgili okuma yapmak için kadınların birbirleriyle ilişkilerine de bakmak gerekir. Hande Öğüt şunları yazıyor: “Prenses, kraliçe ya da güzel genç kızların başlarına gelen tüm uğursuzluk ve belalar, erkeklerden değil, ötekileştirilmiş kadınlar, kötü talihten, tıpkı kadın gibi cinselleştirilerek nesneleştirilen hayvanlardan gelmektedir. Erkeğin bu şiddetteki payı tümüyle gizlenerek, kötülük yine kadınlara devredilir.”
Masallar, emek-sermaye çelişkisi konusunda da egemen ideolojinin sembollerini taşır. Bunun tipik örneği ise Ağustos Böceği ve Karınca’dır. Anlatılırken pek sevimli olduğu düşünülen ve çalışkan olma mesajı taşıdığı söylenen masalda, karınca emtia ve artı değeri istiflemekte, dolayısıyla kapitalistleşme sürecinin nüvelerini kendi “meseli” içinde gerçekleştirmektedir. “Biriktir ve paylaşma” diyen bir masaldan söz ediyoruz. Che Guavera’nın sözünü ettiği “yeni insanı” değil, insanın tarım toplumuna geçişinden bu yana zaten karşı karşıya olduğumuz “bireyci varlığı” söylemleriyle yeniden üretiyor Ağustos Böceği ve Karınca.  
“Skolastik Fantazya” çocuklara anlatılan masallarda olup bitenlere dair madalyonun arka yüzünü gösteriyor. Belki de en büyük çocukluk ise, masalların masum olduğuna inanmak oluyor.

ÖNCEKİ HABER

‘Beyaz küp’ içinde ‘gerçek hayat’ yoktur

SONRAKİ HABER

Köpeği vuran komiser yardımcısı bu kez bir kadının ölümüne neden oldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa