16 Ağustos 2015 05:16

Bölgede barış ülkede barış

Suriye’deki savaşı sonlandırmayı hedeflemeyen, Suriye’de emperyalist, yabancı, Selefici–cihatçı güçlerin, AKP’nin Suriye’den elini çekmesini dile getirmeyen, Suriye halkının kendi geleceğini belirleme ve kendini ifade etme koşullarını savunmayan bir çizginin ülkemizde de barışı kazanması mümkün görünmüyor. Açık ki savaş da bölgeseldir, barış da bölgesel olacaktır.

Paylaş

Alper TAŞ*

Uzun süredir yaşamadığımız ölümleri yaşar hale geldik. Ülkenin dört bir yanından ölüm haberleri alıyoruz. Yaşamlarının baharında gençlerimizi toprağa veriyoruz. Her ölümde bir arada yaşam zeminlerini tüketiyoruz. Kin ve nefret tohumları ekiliyor yüreklerde…
Yeniden barış çağrıları yapıyoruz. Yeniden çatışmasızlığa çağırıyoruz çatışan tarafları. Çatışmasızlık döneminin kıymetini bilmemenin acılarını yaşıyoruz. Sürekliliği olan aşağıdan yukarıya toplumsal bir barış inisiyatifi oluşturamamanın, “çözüm sürecini” iki tarafın kapalı kapılar ardında yürüttüğü pazarlıklara havale etmenin bedelini ödüyoruz.
Bugün Kürt sorununda yeniden başlayan savaş–çatışma süreci elbette AKP’nin iç siyasi hesaplarının da bir sonucu. Ama nasıl “çözüm süreci”, “açılım” adıyla tanımlanan süreç yalnızca iç siyaset dengeleri ve hesapları üzerinden değil, bölgesel gelişmeler çerçevesinde geliştiyse; bugünkü savaş–çatışma ortamı da bölgesel gelişmelerin ve hesapların dışında ele alınamaz.
“Açılımın” AKP açısından amacı esasen büyük Türkiye’yi bölgede etkin kılma, bunun için Kürtleri de yanına alarak eski zamanlardaki gibi emperyal bir güç olmaktı. Arap Baharı’nın yarattığı hava Kürt sorununun çözümü halinde Türkiye’yi müthiş güçlendirecek, Türkiye bölgenin parlayan yıldızı olacaktı. Bu yüzden “Arap Baharı”nın Suriye ayağı kaçırılmamalı, derhal Esad düşürülmeli, Suriye kazanılmalı, Emevi Camii’nde namaz kılınmalıydı.
Evdeki hesap çarşıya uymadı. Esad direndi. Suriye direndi. Ve hesapta olmayan bir güç olarak PYD ortaya çıktı. “Barış Süreci” aynı zamanda PYD’yi ‘kazanma’ süreciydi. İçerde silahları susturan AKP – PKK aslında Suriye’de PYD üzerinden bir çatışma içerisindeydi. AKP, PYD’nin tasfiyesi, PKK PYD’nin güçlenmesi için elinden gelen çabayı gösterdi. IŞİD’E PYD’yi tasfiye etmesi için göz yuman, destek veren AKP bunun başarılı olamadığını gördüğünde pozisyonunu değiştirdi ve İncirlik’i açarak IŞİD karşıtı koalisyona dâhil oldu. AKP bir yandan IŞİD karşıtı koalisyonun bir tarafı olurken diğer yandan PYD’nin lojistik, askeri, ideolojik en büyük destekçisi olan PKK’nin Kandil’deki kamplarını bombalayarak PKK’nin bölgesel hesaplarını bozma, PYD’yi sınırlandırma siyasetini ortaya koydu.
Bütün bu konular daha da açılabilir. Bunları söylememin nedeni; artık Türkiye’de barışı kazanmanın yolunun bölgede barışı kazanmaktan, bölgede barışı sağlamaktan geçtiğini vurgulamaktır.
Suriye savaşı Suriye’yle sınırlı bir savaş değildi. 21. yüzyılda emperyalist güçler arasında hegemonya kavgasının sürdüğü coğrafyada bölgesel savaş dinamiklerini besleyen bir savaştı. Suriye’de 2011’de başlayan bu savaşı seyrettik. Afganistan ve Irak işgalinde olduğu gibi geniş savaş karşıtı ittifaklar, büyük savaş karşıtı eylemlilikler geliştirmedik. Afganistan savaşına karşı çıktığımızda aklımıza gelmeyen Taliban diktatörlüğü, Irak savaşına karşı çıktığımızda aklımıza gelmeyen Saddam diktatörlüğü, Suriye savaşında Esad diktatörlüğü olarak aklımıza geldi. Suriye’de iç savaşı büyüten emperyalist güçlere, AKP’ye, Selefici–cihatçı güçlere karşı zamanında geliştirilemeyen mücadele Suriye savaşının bugün daha da fazla ülkemize taşınmasına yol açtı.
Suriye’deki savaşı sonlandırmayı hedeflemeyen, Suriye’de emperyalist, yabancı, Selefici–cihatçı güçlerin, AKP’nin Suriye’den elini çekmesini dile getirmeyen, Suriye halkının kendi geleceğini belirleme ve kendini ifade etme koşullarını savunmayan bir çizginin ülkemizde de barışı kazanması mümkün görünmüyor. Açık ki savaş da bölgeseldir, barış da bölgesel olacaktır.
AKP içerde Gezi ile başlayan ve 7 Haziran’da daha da belirginleşen iktidar yitimini, dışta stratejik derinlik adı altında yürüttüğü Neo-Osmanlıcı siyasetin iflası sonucunda yitirdiği hegemonyayı hem içerde hem dışarıda savaş stratejisine sarılarak yeniden kazanmaya, iktidarını sürdürmeye çalışıyor.
AKP rejimini durdurmak bugün güncel bir görev olarak önümüzde duruyor. Şimdi AKP’yi durdurmanın yolu hem içerde hem dışarıda savaşı durdurmaktan geçiyor.

* Özgürlük ve Dayanışma Partisi Eş Genel Başkanı

ÖNCEKİ HABER

Barış için bloklaşmak

SONRAKİ HABER

Seçim ve psikolojik harp

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...