16 Ağustos 2015 01:09

‘Hukuk tanımazlığının adını koymuş oldu!’

Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün bir açılış için gittiği Rize’de 'Türkiye'de yönetim sistemi değişmiştir' açıklaması yapmıştı.

Paylaş

HDP Adana Milletvekili ve Hukuk Komisyonu Başkanı Meral Danış Beştaş, Erdoğan’ın “yönetim sistemi değişmiştir” açıklamasını “yaptıklarının adını koydu” diye değerlendirdi. Başkanlık hevesiyle HDP’nin parlamento dışına itilmek istendiğini belirten Beştaş, “Kendi iktidarı için bütün Türkiye halklarının hayatını tehlikeye atıyor” dedi.
Erdoğan’ın Rize’de yaptığı açıklamayı gazetemize değerlendiren Beştaş, “Cumhurbaşkanı seçildiğinden beri yaptığı işlerin adını dün itibariyle koydu. Bunu hepimizin biliyorduk zaten. Sistemi değiştirme isteğini, Anayasa’yı takmadığını, hiçbir hukuk kuralını ciddiye almadığını zaten yaşayarak bütün Türkiye görüyordu. Ama bu ‘sistem değişmiştir’ sözü gerçek anlamda ‘Ben tek başıma darbe yaptım. Bu hukuk sistemini tanımıyorum’ anlamına geliyor” değerlendirmesi yaptı.

‘HUKUK DIŞI YÖNETİME ANAYASAL DAYANAK’
Erdoğan’ın, HDP’yi erken seçimde Meclis dışında bırakarak AKP’nin Anayasa değişikliği referanduma götürecek bir çoğunluk sağlamasanı amaçladığı, bunun için HDP’nin bir yargı kıskacına alınacağı yönündeki söylentilere ilişkin Beştaş “Saray ve AKP iktidarı partimizi baraj altında bırakmak için her türlü hukuk dışı, etik dışı, siyaset dışı yöntemi kullandılar. Bombalamalar, tutuklamalar, gözaltılar, kendi medyasını tümüyle seferber etmeleri, lehimize konuşan basın-yayın organlarını tehdit etmeleri, gazetecileri işten çıkarmaları, ‘Biz gelmezsek seçim süreci devam etmez’ şantajları. Bunları seçimden çok önce başlattılar. Şimdi bir tık daha yukarı çekerek, daha önce söyledikleri, uygulamaya koydukları senaryoyu devam ettirmek niyetindeler.
Şöyle bir gerçek var ki, sarayın isteği dışında ne AKP ne Davutoğlu tek bir adım atamıyor. Kendisinin baştan beri hedefi başkan olmak. Fiilen uygulamaya koyduğu sistemin anayasal dayanağını hukuk dışı yöntemlerle oluşturma çabası içinde” değerlendirmesini yaptı.
Seçim sonuçlarını reddetmenin de planın bir parçası olduğunu dile getiren Beştaş, “330’u bulup, referandumla başkanlık sistemini getirmek. Ülkeyi seçim sonrası savaşa soktular. Her taraf kan gölüne dönmüş durumda gerçekten. Her an yeni bir ölüm haberiyle acı çekiyor Türkiye halkları” dedi.  Her gün sivillerin, askerlerin ve polislerin ölüm haberlerinin geldiğini vurgulayan Beştaş, “Kendi iktidarı için Türkiye halklarının hayatını tehlikeye atıyor. Seçimlerden önce de denediler yapamadılar. Şu an en büyük kayıp yaşanan can kayıplarıdır. Ölen asker ve polis alilelerinin de bu savaşa karşı sesini daha yüksek tonda çıkarması gerekiyor. Savaşı durduracak tek güç halkın iradesini daha yüksek tonda ortaya koymasıdır. En büyük isteğimiz silahların susması ve tahkim edilmiş bir ateşkesin sağlanması” diye konuştu.

‘DARBENİN İKRARIDIR’
CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İster kabul edilsin, ister kabul edilmesin Türkiye’nin yönetim sistemi değişmiştir” sözlerinin sivil darbenin itirafı olarak değerlendirdi. Gazetemize konuşan Gök, “Cumhurbaşkanı, Türkiye’de anayasal sınırları seçildiği andan itibaren tanımamak suretiyle, bir sivil darbenin de önünü açmıştır. Bu şekliyle itiraf etmesi bir ikrardır ve suçüstü durumudur. Anayasa yasal koşullarda değişmeden fiili durumu tarif eden bir Cumhurbaşkanı, şu an yürürlükte olan anayasanın tarif ettiği Cumhurbaşkanı olamaz. Bu cumhurbaşkanı ancak bir darbeci cumhurbaşkanıdır” diye konuştu.

ANAYASA HUKUKÇUSU PROF. DR. KABOĞLU: CUMHURBAŞKANI'NIN İSTEĞİ ANAYASAYI DEĞİŞTİRMEZ
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Erdoğan’ın “Türkiye’nin yönetim sistemi değişti” açıklamalarını Evrensel’e değerlendirdi. 2007’deki anayasa değişikliğiyle Cumhurbaşkanı’nın sadece seçiliş tarzının değiştiğini, görev ve statüsüne ilişkin bir değişiklik yapılmadığını belirten Kaboğlu, “Rejim değişikliği Cumhurbaşkanı’nın gönlünde yatan bir istek olabilir. Fakat onun gönlünde yatan bir istek Anayasa’yı değişikliğe uğratamaz” dedi.
2014 yılında Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçildiğini hatırlatan Kaboğlu, “2007 anayasa değişikliğinin cumhurbaşkanlığı konusunda yaptığı başlıca ve hatta tek değişiklik, seçim biçimine ilişkindir. Bunun ötesinde anayasanın cumhurbaşkanının statüsüne, konumuna ilişkin hükümleri aynen kalmıştır. Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığı, yemini, anayasayı uygulama yükümlülüğü aynen kalmıştır” değerlendirmesi yaptı.
Kaboğlu, Cumhurbaşkanının sadece konumu ve statüsünün değil, yasama, yürütme ve yargı organlarının görev ve yetkileri ile aralarında ilişki konusunda 1982 Anayasası’nda herhangi bir değişiklik yapılmadığını belirtti.

BULGARİSTAN ÖRNEĞİ
Parlamentocu rejimi uygulayan devletlerin üç kategoriye ayrıldıklarını belirten Kaboğlu, bunları krallıklar, Cumhurbaşkanı’nın yasama organı tarafından seçildiği devletler ve Cumhurbaşkanı’nın doğrudan seçildiği devletler olarak sıraladı. Bu üç kategorinin ortak paydasının cumhurbaşkanının nasıl seçildiğinin anayasanın öngördüğü rejimin niteliği değiştirmemesi olduğunu vurgulayan Kaboğlu, Bulgaristan örneğini verdi. Kaboğlu, “Cumhurbaşkanın halk tarafından seçilmesi onun eylem ve işlemlerinde fiili davranması, yani kendi isteğine göre davranması sonucunu doğurmamaktadır. Halk tarafından seçilmesi cumhurbaşkanının Anayasının üstün hükümlerine saygı göstermesini gerektirmektedir” dedi.

‘ETTİĞİ YEMİNİN GEREKLERİ BELLİ’
Kaboğlu şunları söyledi: “Evet, Cumhurbaşkanı halktan oy almıştır. ‘Halka karşı sorumluyum’ dedi. Fakat Cumhurbaşkanı halktan oy aldıktan sonra TBMM’de haysiyeti üzerine yemin etmektedir: ‘Senin bana verdiğin görevin gereklerini Anayasa’nın öngördüğü emirler doğrultusunda yerine getireceğim.’ Bu yemini ettikten sonra mazbatayı ancak alabiliyor. O zaman 104. maddede yer alan ‘Cumhurbaşkanı devletin başıdır, bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin birliğini temsil eder. Anayasının uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir’ biçimindeki yükümlülüğünü hiçbir biçimde gözardı edemez. Milletten bunun için oy istemiştir. Rejim değişikliği Cumhurbaşkanı’nın gönlünde yatan istek olabilir. Fakat onun gönlünde yatan bir istek anayasayı değişikliğe uğratamaz. Bu anayasa yürürlükte kaldığı sürece, Anayasa’nın bu amir hükümlerine uymak zorundadır.” (Ankara/EVRENSEL)

 

ÖNCEKİ HABER

Diyarbakır'daki özel harekatçılar: Yaklaşanı öldürürüz!

SONRAKİ HABER

Ağrı'da 4 büyüklüğünde deprem oldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...