13 Ağustos 2015 01:00

Yazarlar, Tarık Dursun K.'yı yazdı

Yazar, şair ve gazeteci Tarık Dursun K. yaşamını yitirdi. Sıradan insanların, gündelik yaşamların, ‘küçük an’ların anlatıcısı olduğu hikayelerini okurlarına miras bırakan Tarık Dursun K.'yı Sennur Sezer, Adnan Özyalçıner, Tahir Şilkan ve Ahmet Nesin yazdı.

Paylaş

Yazar, şair ve gazeteci Tarık Dursun K. yaşamını kaybetti Altın Portakal Yaşam Boyu Onur Ödüllü ünlü yazar ve yayınevi yöneticisi Tarık Dursun Kakınç, 84 yaşında yaşamını yitirdi. Bir süredir yaşamını İzmir’de geçiren Tarık Dursun K. tedavi gördüğü Alsancak Devlet Hastanesi’nde akciğer yetmezliğinden hayatını kaybetti.  İzmir Çiğli Mezarlığı’na defnedilen yazarı son yolculuğuna ailesi, edebiyat dünyasından dostları ve İzmirli okurları uğurladı. 

Tarık Dursun K.’nın hayatını anlatan “İmbatla Dol Kalbim”adlı bir belgesel çekilmişti. Belgeselde anlatılana göre 6  yaşında babası tarafından terk edilince, Kakınç olan soyadını K. olarak kullanmaya başladı. Yazar bunu, “bir özgürlük denemesi’ olarak nitelendiriyordu. Sinemadan, edebiyata sanatın pek çok alanında eserler veren Tarık Dursun, verdiği bir röportajda yazdığı kahramanlarını anlatırken “Ben hikâyesi olan insanı seçerim” diyor.

Edebiyata 1949 yılında şiirle başlayan Tarık Dursun, 1951 yılında Cengiz Tuncer ile Devrialem isimli ortak bir şiir kitabı yayımlar. Ardından Atmacanın Oğlu, Hasangiller , Vezir Düşü, Rızabey Aile Evi, Güzel Avrat Otu, Sevmek Diye Bir Şey, Yabanın Adamları, 36 Kısım Tekmili Birden gibi onlarca hikayeyi okurlarına sunar. 1949 yılında İzmir’de Anadolu gazetesinde sinema eleştirileri yazmaya başlayan yazar, sonra sırasıyla Yeni Gün, Ankara Ulus, Yeni İstanbul ve Vatan gazetelerinde gündelik yazılar yazdı. Pazar Postası ve Akis dergilerinde sinema eleştirileri yazdı. Eleştirmen Ali Gevgilili ile birlikte aylık Yeni Sinema dergisini çıkarttı. Senaryo yazarlığı ve rejisörlük de yapan Tarık Dursun, 1969 yılında Kurul Kitabevi’ni açar. 1973 yılında Günümüzde Kitaplar adlı bir dergi çıkaran yazar, 1975 yılında Koza Yayınları’nın kurucuları arasında yer alır.

Tarık Dursun K.’nın yapıtlarıyla pek çok ödüle layık görüldü. Güzel Avrat Otu kitabıyla 1961’de Türk Dil Kurumu Hikâye Ödülü’nün sahibi olan yazar, 1967 Sait Faik Hikâye Armağanı (Yabanın Adamları), 1984 Orhan Kemal Roman Armağanı (Kurşun Ata Ata Biter), 1985 Sait Faik Hikâye Armağanı (Ona Sevdiğimi Söyle), 1987 Türkiye İş Bankası Büyük Edebiyat Ödülü (Ömrüm Ömrüm), 1991 Yunus Nadi Roman Armağanı (Ağaçlar Gibi Ayakta) ve 2006 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü (Hepsi Hikâye) gibi ödüllerin de sahibi.

EDEBİYATIMIZ EKSİK KALDI

Adnan Özyalçıner: Tarık Dursun K., sıradan insanların yazarıydı. Kentin kenar köşelerindeki mahallelerin, yoksul insanlarını, genellikle İzmir ve yöresinde geçen çocukluk günlerini, gençlik serüvenlerini, hızla kapitalistleşen kenti, kentleri, bu kentlerin büsbütün yoksullaşan mahallelerindeki emekçileri, fabrika, yapı, deniz işçilerinin , esnaflarla küçük memurların yaşama savaşını anlattı. 

Öyküleriyle romanlarındaki bu insanları yaşamla, doğayla, toplumla olan ilişkileriyle, yer yer çelişkileri de işin içine katarak anlatmıştır.Gerçekçi bir anlatımı olan Tarık Dursun’un gerçekçiliğinin duygu yüklü, serüvenci bir yanının olduğunu da belirtmek gerekir. Gözlemlere dayanan anlatımında görsellik ön plandadır.Onun için onun öyküleriyle romanlarının görüntüsel, canlandırmacı anlatıma dayalı bir yanı vardır. Bu bakış açısı onu sinemacı olmaya kadar da götürür. Özetle onun öyküleriyle romanları sinemasal bir anlatıma sahiptir de diyebiliriz.

Anlatımındaki dil özeni, Türkçesinin kıvraklığı, onun eserlerine ayrı bir değer, ayrı bir güzellik kattığından Tarık Dursun’un bu konuda ayrıcalıklı bir yazar kılmıştır/kılmalıdır.

Gerçekçiliklerinde çağcıl tanıklıklara dayalı özellikler taşıyan Tarık Dursun K. gibi yazarlar   bir bir yittikçe edebiyatımız da, yerlerine aynı bağlamda yenileri konulamadığından, bir şeyler yitiriyor.  
Edebiyatımız eksik kalıyor!  


TARIK DURSUN’UN İNSANLARI

Sennur Sezer: Tarık Dursun K.’yı ben Habora Yayınevi’de yayımlanan Aşkın Dünü, Bugünü,Yarını ile tanıdım. Film sahneleriyle şiirlerin güzel bir harmanlanışıydı. Cengiz Tuncer ile birlikte hazırlamışlardı galiba. 1960’ların ilk yarısı olmalı. Şiir onun hep gözdesiydi zaten. 

Tarık Dursun K. bize İzmir’in kapılarını açan yazardı. Oda oda kiralanabilen “aile evleri”ni, süngercileri, “bar kızları”nın hüzünlü tutkularını, ucuz şarap içilen içki evlerini bize hep o  gezdirdi. Grev hazırlıklarını ondan öğrendik. Geçim zorluğu çeken bir babanın ailesini bırakıp gideceğini  ilkokulun ilk sınıfındaki oğluna anlatmasını, şehrin dışında onunla vedalaşmasını o anlatmasa bizi böyle bir olayın yaşanabileceğine kim inandırabilirdi. 

İzmir kendi içinde bir mucizedir, “kokaryalı” Güzel Yalı olur kimse karışmaz, tahinli boyozların lop yumurtayla satılışının nedenini yalnız İzmirliler bilir, yumurtaların fırında piştiğini kimse söylemez, ot pazarlarında gelincik, dalağan, deniz börülcesi, şevketi bostan, sarmaşık  aradığınızda nasıl piştiğini sorarsanız kimse gülmez.  İzmirli kızlar güzel, delikanlılar yakışıklı olur. Vefalı olur mu o ayrı mesele. İzmirli kızlardan biri  sevdiğine “o kadar iyisin ki, senden kötü kimse olmaz” dediğinde onun ne anlatmak istediğini anlamak için Tarık Dursun K.’yı okumanız gerekir. İzmirliliğin binlerce yıllık uygarlığından, söylencelerinden bir şeyler sızmıştır Tarık Dursun’un öykülerine. Otobüs biletçiliğini  bir öykü anlatıcılığına nasıl dönüştürebilirdi yoksa.

Tarık Dursun’un bir öyküsünü çoğaltıp dağıtmayı düşünüyorum. Çoğaltmak da yetmez şehrin kalabalık saatlerinde alanda okutsam mı...

Öykünün adı “Ona Sevdiğimi Söyle”. Yurtdışında çalışan bir delikanlının öyküsü. Ailesi acele Türkiye’ye çağırır onu,  anlatır eşinin vefasızlığını. Vefasızlık bir yana peşine takıldığı delikanlı yüzünden bir buluşma evindedir genç kadın. Alıp evlerine götürürler yedirip içirip karısını nasıl vurması gerektiğini anlatırlar.  Cebine tabancayı yerleştirirler...

Neler yapması gerektiğini tekrarlarlar. Delikanlı yıkanır, süslenir.Karısının çalıştığı eve gider. Karısını sorar. Bir müşteriyle birliktedir kadın.  Gümrükten aldığı parfümü kızın çalıştığı evin yöneticisine verip  “Ona sevdiğimi söyle” der.

Yitirdiğimiz Tarık Dursun K. Bir sitemin kurşundan ağır olduğunu bilirdi.


DEVRİMCİ, DEMOKRAT BİR YAZARDI

Ahmet Nesin: Tarık Dursun K.’nın ölümü büyük bir kayıptır. Gerçekten çok üzüldüm. Tarık Dursun çok önemli bir yazardı. Tarık Dursun K. devrimci, demokrat bir yazardı. Yaz ayları  adeta bir kabus gibi çöktü. Çok değerli sanatçılar birbiri ardına vefat ediyor. Umarım artık başka ölüm yaşamayız. Zaten savaşın yaşandığı bir süreçteyiz. Böyle zor dönemlerde ihtiyaç duyduğumuz sanatçılarımızı kaybetmek daha büyük bir acı yaşamamıza neden oluyor. 


TÜRKÇENİN GÜZELLİĞİNİ YAŞADIK ROMANLARINDA

Tahir ŞİLKAN

Gerçekçi edebiyatın en büyük ustalarından Tarık Dursun K.’yı da sonsuzluğa uğurladık.  Tarık Dursun K. 1931 yılında İzmir’de doğdu. “Bizim Deligençliğimiz” başlıklı yazısında; kendisini, İzmirli, Bostanlılı ve İkiçeşmelikli olarak tanımlamıştır.
“... Benim çocukluğumla ilk gençlik yıllarım İkiçeşmelikte geçti. Komşularımız, genelde Yahudi aileleriydi. İzmir yerlilerinin pek sevdikleri “Sakız evi” diye anılan iki katlı, yazın serin, kışın sıcak evler yerine, Yahudi komşularımız “aile evleri”nde oturmayı yeğlerlerdi.
Ne demek “aile evi?” İzmir’e özgüdür bu. İçlerinde en ünlüleri “Rıza Bey Aile Evi”ydi ve (bugün yerinde yeller esmektedir) Bahri Baba Parkı’nın tam karşısında, bütün odaları denize çıkan, oda oda kiraya verilen evlerdi “aile evleri”. Yoksul, kendi halinde Yahudiler, bu odalarda Türklerle, Rumeli göçmenleriyle bir arada hır’sız gürsüz yaşayıp giderlerdi...”
Tarık Dursun ortaokulu dışarıdan bitirmiştir. Sayısız işte çalışmıştır. Gazetecilik, senaryo yazarlığı ve yönetmenlik yapmıştır. Hikaye ve romanlarında; gençlik ve çocukluk anılarını, işçiler, esnaf ve emekçilerin hayatını şiirli, yalın bir dille, akıcı bir üslupla;  etkileyici öykü ve roman kahramanları yaratarak anlatmıştır. Öykü ve romanlarıyla  neredeyse, ülkemizdeki bütün edebiyat ödüllerini kazanmıştır. Öykü ve romanları sinemayla televizyona uyarlanmıştır.

SÜNGER AVCILARININ MÜCADELESİ

“Denizin Kanı” romanı, Ege kıyısında küçük bir kasabada, ekmeklerini canları pahasına denizden çıkaran deniz tutkunu sünger avcıları ve gözleri denizde onları bekleyen kadınlar... 1940’lı yılların sonlarında; emeklerine sahip çıkmak isteyen sünger emekçilerinin kendilerine denizden daha acımasız davranan bir sünger ağasına karşı giriştikleri mücadelenin çarpıcı anlatımı, mitolojik göndermeler ve şiirsel doğa betimlemeleriyle beslenen bir anlatıdır.
Tarık Dursun K. “Alçaktan Uçan Güvercin” romanında; 1970’li yıllarda bir taşra kasabasında, kasabanın önde gelen insanlarından olan tecavüzcülerin siyasi iktidarın gücüne dayanan ilişkilerini, siyasi çekişmeleri, taşra kasabasında her kesimden alçak, namussuz, basit, sıradan insanların yanında gerçeği ortaya çıkarmak için uğraşan savcının hikayesini de anlatır. Televizyon dizisi olarak da çekilmiş olan “Alçaktan Uçan Güvercin”, çarpıcı konusu, yalın anlatımı, kurgusu ile bir solukta okunacak bir romandır.

YALNIZ VE DİRENÇLİ İNSANLAR

1985 yılında Yönetmen Ümit Elçi tarafından sinemaya uyarlanan “Kurşun Ata Ata Biter”, mayınlı tarlalardan geçilerek, tüm geçimlerini kaçakçılık yaparak sağlayanların yaşadığı bir sınır kasabasında yaşananları hikaye eder. Çok başarılı anlatılmış roman kahramanları, diyaloğa dayalı yalın anlatım, çok başarılı roman kurgusu, sınırın iki yakasında da ölümün kıyısında süren hayatlar, yalnız ve dirençli insanların umut ve özlem dolu düşleri... “Kaloriferli sıcak bir ev...Bir yanından deniz, bir yanından göl görünen bir ev...Dünyada öyle bir yer yok... Varmış... düş değil, İstanbul Küçük Çekmece’de hem göle, hem de denize bakan ev varmış...” diyen Gazel’in ve Üzer’in, Cevahir’in, Tahir’in, Hediye’nin hikayesi... “Kurşun Ata Ata Biter”.
Türkçenin güzelliğini yaşayacağınız, çok başarılı anlatılmış, yalın, gerçekçi hikayeleri ve kurgularıyla okumaktan mutluluk duyacağınız romanlar, edebiyatımızın usta yazarı Tarık Dursun K.’ın unutulmaz eserleri olarak kitaplığınızda yer almalıdır.
Eserleriyle hep yaşayacak Tarık Dursun K.’yı  “Denizin Kanı” romanından şiirsel bir anlatıyla uğurlayalım; “İlkyaz, denizin diplerinde de kendini duyurur; balık akınının yanı sıra sular açılır, göğün rengini çeker, alta indirirken de değiştirir, hiç görülmeyen, yedi rengin ayırmadığı, ebemkuşağının buğusundan ötelere yeni renklere beler. Sünger aydınlıkla koyuluğun tam kesiştiği noktada kırılan rengi yansıtır. Onun rengi odur...”


YAPITLARIN VİCDANIMIZ OLDU

Yazar Tarık Dursun K.’nın ölümü sosyal medyada da yankı buldu. Sanatçılar Twitter’da üzüntülerini paylaştı. İşte o tweet’lerden bazıları:
Ahmet Ümit: Tarık Dursun K. da hakka yürümüş. “Ona Sevdiğimi Söyle” adlı kitabı derin izler bırakmıştı bende. Dünyayı güzel kılanlardandı, güzel uyusun.
Mert Fırat: Kalemiyle her nesle ilham veren; senarist, yönetmen, öykücü, romancı Tarık Dursun K. vefat etmiş, nur içinde yatsın.
Temel Demirer: Tarık Dursun K. yapıtların vicdanımız oldu. seni unutmayacağız!
Murathan Mungan: Tarık Dursun K. Güzel öyküler yazdın, bıraktın, gittin!
Elif Şafak: Değerli Fikret Otyam’ın ardından çok yönlü kalem erbabı Tarık Dursun K.'yı yitirdi sanat ve edebiyat dünyamız, nurlar içinde olsunlar....
Yekta Kopan: Tarık Dursun K. ile tuhaf bir tanışma hikayemiz olmuştu. Geriye kitaplar ve böyle kişisel hikayeler kalıyor. Başımız sağ olsun.
Ugur Vardan: Romanlarının isimleri o kadar güzeldi ki... Güle güle Tarık Dursun K...
Mahir Ünsal Eriş: Tarık Dursun K. edebiyatın, özellikle de öykünün yaşayan en güzel seslerindendi. Başımız sağ olsun. Biraz daha azaldı sesimiz.
Semih Gümüş: Tarık Dursun K.yı kaybettik. Öykücülüğümüzün üretken, has yazarlarındandı. Bugün de herkes tarafından okunacak, çok iyi öyküler yazdı. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Çatışma işçileri böler, bölünme patrona yarar

SONRAKİ HABER

Deprem, Yalovalıları sokağa döktü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...