11 Ağustos 2015 01:27

Neslihan KARYEMEZ
İstanbul

Çağlayan tekstil işçileri adım adım savaşa doğru gidilmesini kaygıyla izliyor. Üç farklı atölyede görüştüğümüz işçiler savaşın kendileri için daha fazla acı, işsizlik, yoksulluk ve huzurun olmadığı bir ülke anlamına geldiğine dikkat çektiler. AKP Hükümeti’nin ve Cumhurbaşkanının kendi iktidarı için ülkeyi savaşa sürüklediğini düşünen işçiler, savaşa karşı barış için tüm kesimlerin birleşmesini istiyor.

Öğlen yemeğinde bizi evine davet eden Melike adlı işçi işyerinde yemek olmadığı için molasının yarısını evle işyeri arasında harcamak zorunda kalıyor. “Bizim insanımızın seçimden önce beklentisi başkaydı”diyerek söze başlayan Melike şöyle devam etti: “Bir işçi olarak şunu düşünüyordum. İşçiler tarafından bir şeyler yapılacağını düşünmüştüm. Kobane, Gezi olduğu dönemler bayağı hareketli dönemlerdi. Bütün bunların ardından seçimlerin yapılıyor olması güzel şeyler olacak diye düşündüm. Memleket daha iyi bir yere doğru gittiğini düşündüm. Ama AKP, bu ülkeye bu devlete öyle zararlar verecek ki. Bunu ne şekilde önleyebiliriz bilmiyorum. Böyle giderse hiç birimiz engelleyemeyeceğiz. Çünkü hiçbir kaba koyamıyorlar hiçbir kaba oturtamıyorlar. Biran önce bizim insan olarak bir şeyler yapmalıyız.”

BİRBİRİMİZİN YANINDA YER ALMALIYIZ

AKP’nin ülkeyi erken seçime götürmek istediğini anlatan Melike “Bence sağlıklı bir şekilde karar verip oyunu kullanması gerekiyor. Koalisyon olsa da bir şeyin değişeceğini düşünmüyorum. Yine AKP’nin iktidarı sürecek. Güçlü olan AKP yine her şey onda bitiyor. Padişah gibi koltukta oturmuş bütün herkes onun bir sözüne bakıyor. Kaybetme korkusu var. O korkudan dolayı kendince strateji uyguluyor. Savaş çıkarayım. İç savaş çıkarayım. Her şey birbirine karışsın. Erken seçim olsun. HDP ‘ye oy verenlerin oyu bana geri döşün. HDP baraj altında kalsın ve yine tek başına iktidar olsun istiyor. Eskiden Mecliste sadece üç parti vardı. İnsanlar MHP ve CHP’nin bir şey yapamayacağını düşündüğü için AKP ‘ye oy veriyorlardı. Bu nedenle HDP umut oldu. Halka karşı intikam alır gibi savaş açtı. ‘Siz bunu hak ettiniz. Beni tek başıma iktidar yapmadınız. İktidar olsaydım bunları yaşamazdınız. İktidar olmadığım için hakkınız bu’ diyor. Bir kısım insanlarımızda o ona peygamber gibi tapıyorlar. Söylediği her şeyi olduğu gibi kabul eden bir kesim var” diye konuştu.

“Halk olarak biz birbirimizin yanında yer almalıyız” diyen Melike şunları anlattı: “Savaş olduğunda kadını ile erkeği ile işçiler kaybeder. Biz ekmek davasına geldik büyük şehre savaş olursa ekmek davamız ortadan kalkar. Sonumuzun iyi bir yere gittiğimizi düşünmüyorum Eğer yan yana gelemezsek oturup dizlerimize vurup ağlayacağız.”

BARIŞI SAVUNURSAK DEĞİŞİR

Erdal askerden yeni gelmiş genç bir işçi. AKP’nin oy kaybettiğini ve tekrar oyunu yükseltmek için Kürtlere savaş açtığını söyleyen Erdal “Olacak bir savaş hepimizi kötü etkiler. İşsiz kalırız. Savaş olunca biz gidiyoruz, savaşa hiçbir bakanının çocukları gitmiyor” dedi. Mozaik olarak tanımladığı işyerinde her düşünceden insanın çalıştığını ifade eden Erdal, şöyle devam etti: “Bizler birlik olursak savaşa karşı barışı savunursak değişir. AKP savaş istiyor. Biz işyerinde birbirimize karşı cephe alıyoruz. Ülkemizde seçim oldu. Partiler Meclise girdiler. Bu halk onlara oy verdi. Cumhurbaşkanı bu partiler yokmuş gibi davranamaz. Böyle giderse ülke olarak felakete sürükleneceğiz” dedi.

SAVAŞ ÇIKARSA KARDEŞ KARDEŞİ VURACAK

Kaşif adlı işçi savaşın işçilere faydası olmadığını ve savaş olursa bundan en çok kendilerinin etkileneceğini söyledi. Kaşif şöyle devam etti: “Ülkemiz savaşa girerse işler durur, en az bir yıl işsiz kalırız. Savaşın işçiye faydası yok.” Kimsenin ölmesini istemediğini anlatan Kaşif, “Savaş isteyen insan olamaz” diyor ve ekliyor: “Kimle neden niye savaşacaksın? PKK ile dağa çıkanlarda bu ülkenin insanları. İşyerimde PKK’yı savunan insanlar var. Onlarda bizim gibi insanlar. Ne yapacağız birbirimizi mi öldüreceğiz? Amerika yazıyor biz oynuyoruz. Amerika bizim kaderimiz yazıyor. Barışı isteyen insanlar bir şeyler yapabilir. Bu ülkenin akil insanı, aydınları ön ayak olur miting yapılır biz işçilerde katılırız savaş olmasın diye.”

Kaşif’e savaş olursa işçiler nasıl etkilenir diye sorduğumuzda bize şu yanıtı verdi: “Allah göstermesin savaş çıkarsa kardeş kardeşi vuracak. Savaş çıkarsa biz işçilerin hayatı çok ağırlaşacak. Savaşın faturasını halk çekecek. Parası olan başka ülkelere gider yerleşir. Biz yoksul insanlar işsiz kalacağız aç susuz kalacağız. Suriye gibi olacağız. Ne yapacağız ölmekten başka. Suriye’de Esad halkına zulüm yapmadı mı? Bu günde Tayip Erdoğan yapıyor. Bir ülkenin başbakanı cumhurbaşkanı halkına zulüm yapar mı? Sen başbakansın sivilin olduğu yerleri vuruyorlar. Bizim ülkenin gittiği yerde aynı yer. Barış çok zor görünüyor. HDP seçimde barajı geçtiğinde çok umutluydum. Ülkede bir şeyler değişir diye. Ama PKK’nın asker ve polis öldürmesi umutlarımı bitirdi.” Kaşif, yaşananlar karşısında HDP’nin daha fazla ses çıkarmasını istedi.

İKTİDAR OLACAK DİYE BU ÜLKENİN EVLATLARI ÖLÜYOR

Dedeleri Gürcistan’dan gelip Türkiye’ye yerleşen Nebahat “Savaş olursa Gürcistan’a kaçacağım. Adam kendi keyfi için ülkeyi felakete sürüklüyor. AK Parti başa gelene kadar böyle devam eder. Biz işçiler zaten üç kuruş paraya yaşamaya çalışıyoruz. O zaman elimizdeki son paralarımıza da göz koyarlar. Aç kalırız” dedi. Erkek çocuğunun olup olmadığını sorduğumuz Nebahat, devam etti: “Benim bir kızım var. İyi ki oğlum yok. Olsaydı da onu askere göndermezdim. Biz halkların savaşı değil. Tayip Erdoğan’ın savaşı. İktidar olacak diye bu ülkenin evlatları ölüyor. Cumhurbaşkanı’nın egosu yüzünden memleket ne hale geldi. Yeniden seçim olsun ve seçimde AKP’yi baraj altında bırakmalıyız. Artık ben demekten vazgeçip. Biz demeliyiz.”

ÜLKEYİ BATAKLIĞA SÜRÜKLÜYOR

“Bizi her zaman kendi tarafımız olan emekten yana olacağız” diyen Esad adlı işçi şunları söyledi: “Son dönemde gelişen olaylar seçimlere bağlıdır. Adalet ve Kalkındırma Partisinin seçimdeki hazımsızlığından dolayıdır. Ülkeyi kaosa sürükleyip, buradan yeniden oylarını yükseltmeyi amaçlamaktadır. Operasyonlar yeni olmuyor. Eskiden beri oluyor. Hükümetin açıkları var ve bunlar karşısında hesap vermek istemiyorlar. Milli eğitimde öyle, iç ve dış politikalarında öyle, ekonomide öyle. Bunlar açığa çıkmaması için ellerinden geleni yapacaklar. Hükümeti kurmayacaklar. Yeniden seçim istiyorlar. Ortamı iyice gerecekler.” Esad, kaygılarını şöyle devam ettirdi: “En çok çekincemiz de mahalle bazında olsun iller bazında olsun halkları karşı karşıya getirmesidir. Batıda HDP’nin çalışmasını ve halk desteğini azaltmak, doğuda ise köşeye sıkıştırmaya çalışmak ve halka bakın bunlar sizin oy verdiğiniz insanlar bunlardır diyecek. Tayip Erdoğan kendi çıkarları için ülkeyi bataklığa doğru sürüklüyor.”

HERKES BARIŞ İÇİN BİRLEŞMELİ

“Savaşa karşı durmanın en iyi yolu halkların barışı savunmasıdır” diyen Esad, medyada AKP’nin politikalarının propaganda edilmesinin halkta kötü etki yarattığını anlattı. Savaşın olası sonuçlarına ilişkin uyarıda bulunan Esad, “Bu savaştan halkların hiçbir çıkarı yok. Bu savaşın arkasından yeni vergiler, bütçe açıkları, yoksulluk, işsizlik hat safhaya ulaşacak. Zaten hükümetin girdiği ekonomik sıkıntı vardı. Savaşı çıkartıp bu sıkıntıları savaşa bağlayarak üzerinden atlamak istiyor. Savaşta etkilenen alt kesim, önce işçilerin emekçilerin çocukları cepheye gönderiyorlar. İşsizlik ve yoksulluktan önce işçiler etkileniyor. Savaşlarda önce bizim cenazelerimiz geliyor. Cenazeler üzerinden propaganda yapıyorlar. Bu nedenle savaş karşısında birleşebilecek tüm kesimlerin birleştirilmesi ve savaş politikalarına karşı durulmasını istiyorum” diye konuştu.

Evrensel'i Takip Et