08 Ağustos 2015 13:41

DTK: Dolmabahçe mutabakatının gereği yapılsın

Paylaş

AKP'nin savaş politikalarına karşı olağanüstü toplanan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Genel Kurulu, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu'nda saatler süren tartışmaların ardından sonuç bildirgesini açıkladı. Bildirgenin Kürtçesi'ni DTK Dil Komisyonu Üyesi Mülkiye Birtane, Türkçe'sini ise DTK Eşbaşkanlık Divanı Üyesi Hilmi Aydoğdu okudu. "Adil, demokratik bir barış ve demokratik çözüm için savaşa hayır" diye başlayan bildirgede, Ortadoğu'daki toplumlarının diktatörlükler karşısındaki özgürlük eğilimleri ve taleplerinin güçlü bir toplumsal zemine ve desteğe sahip olduğu aktarıldı.

Bildirgede, "Bu gelişmeler, uluslararası emperyalist güçlerin ve bölge gerici sistemlerinin çıkarlarını ve hesaplarını altüst eden yeni bir duruma işaret etmekteydi. Ortadoğu toplumlarının özgürlükçü kesimlerinin örgütsüzlüğü ve ideolojik perspektife sahip olmamaları bu gerici kesimlerin sürece müdahale etmelerini ve kontrolü ele geçirmelerini kolaylaştırmıştır. İŞİD terör çetesi bu müdahale ihtiyacının bir ürünü olarak yaratılmış ve Ortadoğu siyaset sahnesine sokularak, toplumların başına bela edilmiştir" denildi. Bildirgede, ulus -devlet güçleri arasındaki çıkar çatışmalarının tarafı olmadan üçüncü bir yol izleyen Rojava halkının Ortadoğu toplumlarının özgürlük eğilimleri ve taleplerinin yaşam bulduğu bir devrimin mümkün olduğunu tüm dünyaya gösterdiği vurgulandı.

'SAVAŞIN FİTİLİNİ ERDOĞAN ATEŞLEDİ'

Türkiye'nin Kürt sorununun çözümü için Rojava devrimi ile ciddi bir ilişki geliştirmesi gerekirken, Kürtleri yok sayan politikalarından vazgeçmediği kaydedilen bildirgede, "Türkiye'nin 90 yıllık Kürt karşıtı politikalarının ve devlet aklının ortaya çıkardığı sonuç Türkiye'ye olduğu kadar Ortadoğu'ya da daha fazla istikrarsızlık olmuştur" denildi. PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın 2013 Newroz'un da verdiği mesajın çözümün ana yolunu belirlediğini ancak Türkiye'nin çözüm için üzerine düşen adımları atmadığının altı çizilen bildirgede, "Atılması gereken adımları atmama, çözümü zamana yayma, inkarcı politikalarını devam ettiren ve güven sorunu yaratan açıklamalar halkımızda ve tüm Türkiye kamuoyunda güvensizliğe, kuşku ve kaygılara neden olmuştur" diye belirtildi.

Çözüm sürecinin büyük bir fedakarlıkla yürütüldüğünü ve Dolmabahçe mutabakatıyla beraber halklarda yeni bir inanç ve umudun belirdiği vurgulanan bildirgede, şunlar aktarıldı: "Ancak Cumhurbaşkanı'nın Dolmabahçe mutabakatını tanımadığını belirten açıklaması, izleme heyetlerine karşı çıkması, Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan'a uygulanan tecrit ve 7 Haziran'da ortaya çıkan halk iradesinin tanımaması çözüm sürecini tamamen rafa kaldırmış ve savaşın fitilini ateşlemiştir."

Kandil'e yönelik devam eden bombardımanlar, Zergele köyünde 8 sivil insanın katledilmesi ve son olarak Silopi'de polislerce estirilen terörün kınandığı bildirgede, alınan kararlar şu şekilde sıralandı:

*AKP hükümeti, Türkiye'ye kaybettiren Rojava politikasından bir an önce vazgeçerek, Rojava politikalarında stratejik değişiklikler yaparak, Rojava Özerk Yönetimi ile doğrudan görüşme başlatmalı, bu hem Türkiye hem de Ortadoğu barışının yararına olacaktır.

*Türkiye Cumhuriyeti devleti ve AKP, Kürtlere karşı sürdürdüğü savaş politikasından vazgeçmeli, Kürt siyasetçilerine karşı yürütülen siyasi operasyonlara, gözaltı, tutuklama, yargısız infazlar ve askeri operasyonlara son vermelidir.

*Türkiye Cumhuriyeti devleti ve AKP'yi Dolmabahçe sürecine geri dönmeye, Mutabakat metni üzerinde anlaşılmış bütün maddeleri hayata geçirecek uygulamaları acil olarak başlatmaya çağırıyoruz.

*Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın Türkiye ve tüm Ortadoğu'da barışın teminatı olduğu gerçekliği bir kez daha ortaya çıkmışken, İmralı'da esir tutulduğu günden beri yoğun bir tecrit altında olması asla kabul edilemez bir durumdur. Bu nedenle, AKP ve devlet bu politikadan vazgeçmeli ve Sayın Öcalan'ın, eşit koşullarda barış ve çözüm çalışmalarını nihai sonuca götürebilmesi için özgürlük koşulları oluşturularak, özgürlüğü sağlanmalıdır.

*Çözüm sürecinde Kürdistan coğrafyasına yönelik yapılan kalekol ve barajlar gibi tahribatlara, savaş süreci ile birlikte yoğun bombardımanlarla ormanları yakma, köy boşaltma özel güvenlik bölgeleri oluşturarak Kürdistanı insansızlaştırma politikaları güncellenerek hayata geçirilmiştir. Özellikle İŞİD çetelerine karşı insanlık mücadelesi yürütürken yaşamlarını yitiren YPG-YPJ savaşçılarının cenazelerinin defnedilmesine izin vermemek saldırı politikasının kapsamını ortaya koymaktadır. AKP'yi ve devleti, halkımızda infiale yol açacak olan bu politikadan vazgeçmeye çağırıyoruz.

*AKP, Kürdistan'ın değişik parçalarındaki Kürt partilerini ve gruplarını birbiriyle çatıştıran ve karşı karşıya getiren politikalardan vazgeçmelidir. Kürt partileri ve örgütlerini de özellikle KDP'yi Kürdistan'a yapılan saldırılar karşısında ulusal tavır almaya, halkımızın hassasiyetlerini gözeterek, ulusal birliğimize ve dayanışmamıza zarar verecek olan ilişki ve açıklamalardan uzak durmaya çağırıyoruz.

*Devlet ve hükümet barbar IŞİD çetelerine karşı mücadele yürüten Kürdistan halkına, savaşçılarına, siyasetçilerine başlattığı topyekun saldırı ve imha konseptinden ve Kürdistan coğrafyasını yakma politikasından vazgeçmelidir. Bu saldırıların devamı durumunda, Kürdistan halkının meşru savunma temelinde direnmesi ve kendi çözümünü geliştirmesi, meşru, ahlaki ve insani bir tutum olacaktır.

*Savaşın gerçek panzehiri örgütlü bir toplumdur. Bütün halkımızın örgütlü olması, örgütlü hareket etmesi son derece hayatidir. Bu bilinçle Kürdistan'daki siyasi partileri, sivil toplum örgütlerini, İslami kesimleri, farklı kimlik ve inanç topluluklarını, aydınları, ruspileri, kadın ve gençlik kurumlarını, ülkemizi kan gölüne çevirecek olan yeni savaş konseptine karşı birlik ve dayanışma içinde olmaya, tutum almaya çağırıyoruz.

*Halklarımız ödediği büyük bedeller nedeniyle, demokratik yaşamı ve barışı çoktan hak etmiştir. Bunun için özellikle hükümetin ve yandaş aygıtlarının halklarımızın kardeşliğine, birlikteliğine zarar veren ve karşıtlaştıran özel savaş dilini bir an önce terk etmesi gerekmektedir. Gerçek anlamda demokratik bir barış ve çözüm sürecinin başlatılması için, başta Türkiye demokratik kamuoyu, siyasi partiler, islami kesimler, sivil toplum örgütleri, kadın ve gençlik örgütlerini ve özgürlükçü basını savaşa karşı tutum geliştirmeye, birlikte, kardeşçe ve özgürce bir yaşam için inisiyatif ve sorumluluk almaya çağırıyoruz.
*Barbar IŞİD terör çetelerinin insanlık, en başta da Ortadoğu'nun tüm halkları için büyük bir tehdit haline geldiği bu yeni siyasi durum karşısında, Kürt sorunu artık sadece Kürtlerin sorunu olmaktan çıkmış, acilen çözülmesi gereken bir insanlık sorunu olmuştur. Bundan dolayıdır ki, Kürt meselesinin demokratik çözümü için bütün dünya kamuoyunu, AB ülkelerini ve Birleşmiş Milletleri Kürtlere karşı başlatılan savaşa karşı durmaya, sorumluluklarını yerine getirmeye, savaş suçlarına karşı soruşturma yapmaya çağırıyoruz.

*Savaşın geçmişte kaybettirdiği gibi bugün de kaybettireceği açıktır. Devletin yıllardır deneyip sonuç alamadığı savaş politikalarından vazgeçip tarafları tahkim edilmiş ateşkes sürecini başlatmaya, Dolmabahçe mutabakatı sürecine dönmeye ve mutabakatın gereklerini pratikleştirmeye çağırıyoruz."

Toplantı, sonuç bildirgesinin okunmasının ardından alkışlar eşliğinde sona erdi. (Diyarbakır/DİHA)

ÖNCEKİ HABER

Süper Kupa, Juventus'un

SONRAKİ HABER

Parti binasında tombala oynarken gözaltına alınanlar: Erken seçime hazırlanıyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...