Türkiye’nin IŞİD’e karşı tutumu tuhaflaşıyor
Ortadoğu uzmanı Patrick Cockburn, The Independent gazetesindeki yazısında Türkiye’nin IŞİD’e yönelik tutumunun gittikçe tuhaflaştığını ve Türkiye ile ABD arasında önemli bir açıklama yapıldığını ama Türkiye’nin tutumu yüzünden IŞİD’in pek güç kaybetmeyeceğini vurguluyor.
Geçtiğimiz hafta Almanya basınında öne çıkan gündemler arasında hem Türkiye hem de Yunanistan vardı. WDR’den yaptığımız çeviride Erdoğan’ın iktidar hırsıyla Ortadoğu’yu daha da karıştırması karşısında Alman hükümetinin sessiz kalması eleştiriliyor ve IŞİD’e karşı savaşırken kahraman ilan edilen Kürtlere yönelik saldırı karşısında harekete geçilmezse suç ortağı olunacağına dikkat çekiliyor.
Yunanistan TAZ gazetesinden Ulrike Hermann, Başbakan Aleksis Çipras’ın SYRIZA içindeki başarısı ve IMF’nin borçlar iptal edilmeden borç vermeyeceğini açıklaması üzerine Çipras’tan kurtulamayan Almanya’nın, Yunanistan politikasının açık bir yenilgi aldığını iddia ediyor.
OBAMA İLE TÜRKİYE ANLAŞMASI SURİYELİ KÜRTLERE KARŞI BİR İHANET VE MUHTEMELEN IŞİD’İ ZAYIFLATMAYACAK
Patrick COCKBURN
The Independent
ABD ile Türkiye anlaşması sonucu, Amerika İncirlik üssünü hava saldırıları için kullanabilecek ama bu süreç içerisinde Türkiye’nin IŞİD’e yönelik tutumu gittikçe tuhaflaşıyor. ABD bu anlaşmayı açıkladığında bunun kaçınılmaz bir zafer olduğunu ve IŞİD’e yönelik savaş açısından büyük değişim sağladığını söyledi. Aslına bakılırsa bu başarılı diplomatik anlaşmadan bir kaç gün sonra saldırıların çoğu yurt içinde ve yurt dışındaki Kürtlere yönelik oldu.
Türk jet uçakları PKK (Kürdistan İşçi Partisi) gerillaların bulunduğu Kandil dağını ve Kuzey Irak’ı vuruyor. Türkiye’de de güvenlik güçleri şüpheli IŞİD sempatizanlarını değil Kürtleri veya solcuları tutukluyor. Çoğu HDP milletvekilleri usanmadan Türk hükümeti ve PKK arasındaki barışı dillendiriyor ama dava açılma tehdidi altındalar. Apaçık ortada, HDP’nin suçu 7 Haziran’daki genel seçimde yüzde 13 oy almak oldu. Böylece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP’si 2002’den sonra ilk kez parlamentoda istediği çoğunluğu elde edemedi.
Türkiye ile ABD arasındaki tarihi bir açıklama yapıldığında iki tane anlaşmanın sağlanmadığı şimdi daha iyi anlaşılıyor. ABD Hava Kuvvetleri, Suriye’nin 60 mil kuzeyindeki İncirlik üssü konusunda çaresizdi. Amerikan uçakları şu an Bahreyn, Ürdün ve Körfez içindeki hava sahası üzerinden çok uzun mesafeli uçuşlar yapması gerekiyor. ABD hava saldırılarıyla Mayıs ayında IŞİD’in Ramadi ve Palmyra’yı ele geçirmesini engelleyememesi aciliyet duygusunu şiddetlendirdi.
Bu yazı yazılırken ABD uçakları halen İncirlik üssünü kullanmaya başlamamıştı. Bunun asıl nedeni Türkiye ABD’nin Suriye’deki IŞİD’e karşı savaşta şu ana kadar en etkili mütefikleri olan Suriye Kürtlerini destekliyecek bir hava saldırıların olmasını istemiyor. Suriye Kürtlerin yöneticisi Demokratik Birlik Partisi (PYD) ve onun kararlı ve disiplinli askeri kanadı olan Halk Savunma Birliği (YPG) ABD desteğiyle 134 gün süren IŞİD kuşatmasına karşı Kobanê şehrini başarıyla savundu. Bu başarıdan sonra kuşatılmış etrafını, yani Türkiye sınırının güneyindeki Til Ebyadı da ele geçirdi. Bir kez daha YPG ABD’nin yoğun hava saldırı desteğini aldı. Mayıs ayında Til Ebyadı’ın doğusundaydım ve neredeyse ABD uçakların havadaki sesini duymadığımız bir an olmadı. [..]
ABD İncirlik üssünü kullanmadan, Suriye Kürtlerini destekleyecek hava saldırılarına devam edebilir ama İncirlik üssünü kullanmak ABD’ye büyük bir avantaj sağlar. [..]
Bu anlaşmazlık nihayetinde çözülsede, ABD’nin politikasındaki temel çelişkiyi gösteriyor: Washington’nin beraber çalıştığı Türkiye hükümetinin önceliği Suriye’deki hedefi PYD ve YPG’nin Suriye ve Türkiye sınır üzerindeki kontrolünü engellemek. Şu anda PYD/YPG 550 mil uzunluğundaki Türkiye ve Suriye sınırının 250 milini kontrol altına almış durumda. Kısacası, Ankara’nın amacı Washington’nun amacından oldukça uzak ve Türkiye PYD/YPG’nin genişlemesine karşı. Bu nedenle Türkiye ve IŞİD arasında çok da bir fark yok.
ABD ve Türkiye arasında ikinci bir anlaşmazlık, Türkiye ve Halep sınır bölgesi arasında IŞİD’den arınmış (tampon bölgesi) bir bölge kurma planları. Bu Türkiye’yi IŞİD’e kapatır ama bunu kim yapacak? Türkiye karadan ordu yollamayacağını söylüyor. Benzer bir şekilde ABD’de halkı kara kuvvetleri yollama yönünde bir girişimi ret edecektir ve bu yüzden IŞİD’e karşı baskı havadan yapılmaya devam edilecek. Türkler ve onun ittifak ülkeleri, Suudi Arabistan ve Katar Nusra Cephesi ve Ahrar el Şam hareketlerin imajlarını değiştirerek yeniden kullanmak istiyorlar. Bu grupların ikisinin de inançları ve yaptıkları IŞİD’ten çokta farklı değil. Nusra’yı ılımlı bir muhalefet partisi hale getirmek için eski gruplar kökten öldürülmeli.
Bazı örgütler veya gruplar daha başlangıç yapmadan zaten bitiyorlar, ve geçen hafta küçük bir fraksiyonun lideri, ABD’nin özel incelediği ve eğittiği Nadeem Hasan’ı Nusra kaçırdığında bunu gördük. Ve geçen sene al-Nusra iki tane grubu yok etti. Bu gruplar, Devrimci Cephe ve Harakat Hazm, Esad’a ve aşırı cihatçı gruplara karşı üçüncü kuvvet olarak CIA tarafından eğitiliyor ve yardım ediliyordu.
Türkiye’nin tutumu sonucu IŞİD çok da kötü etkilenmedi. Suriye Kürtler konusundaki anlaşmazlık yüzünden Amerika savaş uçakları halen incirliği kullanmıyor ve kullandığı zaman IŞİD ağır hava saldırılarına karşı mevkilerini değiştirmeleri için bir haftadan fazla zamanı olacak. Eğer ABD savaş uçaklarını İncirlik üssü üzerinden kullanamayacaksa IŞİD eskisiden daha fazla etkilenmeyecek. Belki de bu yüzden ABD ve Türkiye’nin anlaşması sonucu IŞİD’den bir çıkış veya karşılık görmedik. Kuzey Suriye’deki silahlı muhalifleri yakından takip edenler Türkiye’nin PKK’ye saldırısını da olumlu karşılıyorlar.
Dünya liderleri Türkiye’nin IŞİD’e karşı tutumunu kutlarken yanlış mı bilgilendirildiler veya çok mu basit düşündüler? Saflığın yanında biraz da bencillik yatıyor çünkü istihbarat servisleri Türkiye’nin IŞİD’e örtülü bir destek sunduğunu söylemiş olmalılar, özelliklede sınırları kapatmamakla bunu sağladılar. Avrupa ülkeleri için en kaygı verici durum kendi vatandaşlarının IŞİD veya al-Nusra’ya katılarak gösterdikleri tutum ve geri ülkelerine döndüklerinde yapabilecekleri vahşet. Hükümetlerin bu kaygısı yüzünden Türkiye’nin alacağı tutumdan bağımsız Türkiye ve Suriye sınırı gelecekte daha dikkatli bir şekilde denetlenecek.
Bölgedeki istikrar açısından başkan Barack Obama Türkiye ile kötü bir anlaşma sağladı. Bu anlaşma IŞİD’e öldürücü bir darbe vurmaz, IŞİD’i güçsüzleştirme konusunda da etkili olmayacak ama IŞİD’in en sağlam karşıtları olan Kürtleri etkiliyecek. Irak ve Suriye’deki iç savaş Türkiye’ye de sıçrayacak. Uzun yıllardır azalan Kürt ve Türk iç çatışması yeniden alevlenecek.
Oyun değişmiş olabilir ama aynı zamanda barışı sağlamak daha da fazla zorlaştı.
(Çeviren: Çağdaş Canbolat)
HAREKETE GEÇMEK YERİNE GÖRMEZDEN GELMEK
Thomas SCHMİD
WDR
ALMANYA, Erdoğan’ın iktidarı elinde tutma politikası karşısında susuyor. Türkiye IŞİD’i bombalama kisvesi ardında PKK kamplarına bombalar yağdırıyor. Berlin ise yaz boşluğunda yan gelmiş yatıyor.
Hey, orada biri var mı? Türkiye’deki muktedir Erdoğan, bizim adımıza katiller ordusu IŞİD’e karşı savaşan Kürtleri bombalıyor. Bu bir skandal ama Almanya’nın başkentinden Erdoğan’ı aklını başına toplamaya çağırmak yerine horlama sesleri duyuluyor.
Başbakan Merkel, yarım ağızla barış sürecinin sürdürülmesinden yana olduğunu söyledi. Savunma Bakanı ise gelen eleştirilerin ardından önce Türkiye’nin IŞİD’le mücadele kararının sevindirici olduğunu belirterek Kürtlere yönelik bombardımanı doğru bulmadığını açıkladı. Aklı başında bir dış politikanın böyle olmaması gerektiği açık.
Kürt Peşmergeleri bir zamanlar kendilerini kahraman ilan eden, Alman silahlarıyla donatan şimdi ise suskun kalan bu politikadan ne anlamalı? Hiçbir şey! NATO, oy birliğiyle Türkiye ile dayanışma içinde olduğunu, ABD, PKK’ya yönelik saldırılarda Türkiye’ye destek vereceğini açıkladığında Almanya sesini çıkarmadı, Alman yöneticiler ABD’ye bu tavır değişikliğinin nedenini bile sormadı. Almanya sustu!
Halbuki Berlin’dekiler, Erdoğan’ın iktidarı elinde tutmak için sinik bir komplo peşinde olduğunu çok iyi biliyorlar. Seçimlerden sonra anayasada değişiklik yapıp başkanlık sistemini uygulamaya sokacağı çoğunluğa sahip olamadı. Bu nedenle hükümet kurulmasını engelleyip barış sürecinin sona erdiğini ilan etti ve bir iç savaş korkusu yayarak ulusal kriz senaryosuna göre oyununu sürdürüyor. Silahlı PKK ile ılımlı Kürtler arasında hiçbir fark yok onun için, amacı yeni seçimde Kürtlerden yana milletvekillerinin parlamento dışı bırakılması ve tek adamlığa götürecek başkanlık sisteminin önünde engel kalmaması.
Bu politika, bizim için de IŞİD’e karşı savaşan Peşmergelerin özerkliğini de tehlikeye sokuyor. Almanya susmamalı. Kürtlerin bizden asgari beklentisi ulusal bağımsızlıkları için politik destek ve Ankara’ya yönelik bu sorunun askeri değil politik yollarla çözülebileceğini içeren açık sözler. Buna rağmen susmaya devam edersek kendimizi suç ortağı yaparız.
(Çeviren: Semra Çelik)
KAYBEDEN MALİYE BAKANI SCHÄUBLE OLDU
Ulrike HERMANN
TAZ
GEÇEN haftalarda SYRIZA kendini parti içi çatışmalarda kaybederken IMF Yunanistan yardımını durdurdu. Bu iki olay Almanya’nın Yunanistan karşısındaki pozisyonunu zayıflattı.
Ve kaybeden Maliye Bakanı Schäuble oldu. Gerçi şu sıralar tatilde ve Yunanistan’la ilgili gelişmelerde herhangi bir payı yok ama Perşembe akşamı basına yansıyan iki karar Almanya’nın poziyonunu zayıflatıverdi. Birinci olay Atina’da, Çipras’ın SYRIZA merkez komitesi toplantısında parti içi muhaliflerine karşı zafer kazanmasıydı. Bu sonuç Schäuble’nin Yunanistan’da erken seçimler ve seçimden ne istenirse boyun eğecek yeni hükümetin çıkması beklentisinin iflası demek. Schäuble, beklentisinin tersine Çipras’tan kurtulamadı, kurtulmak için yeni planlar yapması gerekiyor.
İkinci karar Washington’da alındı. IMF, Yunanistan’a yönelik üçüncü yardım paketine katılmayacağını açıkladı. Fonlardan para verilmeden önce borçların iptalini talep etti. Mali açıdan IMF’nin para vermekten vazgeçmesi Avro Bölgesi, Yunanistan’a dışarıya ihtiyaç duymadan yardım edebilecek kadar zengin olduğu için sorun değil. Ancak IMF’nin kararı borçlanmada sürekli olarak tek taraflı Yunanistan’ı suçlayan Schäuble açısından tam anlamıyla imaj kaybı. Washington’un konsepti Almanya’nın iddialarını yerle bir etti.
Almanya’da tatil devam ediyor ama yardım paketi için tanınan süre de azalıyor. Yunanistan’a Avrupa Merkez Bankası’na olan borçlarını ödeyemediği için verilmesi gereken yardım paketinin 20 Ağustos’ta kesinleşmesi gerekiyor. Schäuble’nin yeni bir strateji belirlemesi için sadece üç haftası var. Durumun daha da ilginç olacağı açık.
(Çeviren: Semra Çelik)
Evrensel'i Takip Et