01 Ağustos 2015 00:51

İsrail’deki NBA oyuncularına açık mektup

Daha önce #BlackLivesMatter hareketine destek veren NBA oyuncularının Sheldon Adelson sponsorluğundaki İsrail seyahati soru işaretleri yaratıyor.

Paylaş

Dave ZIRIN

Yazarın Notu: Başta İsrail gazetesi Haaretz ve Politico olmak üzere birçok kaynak, geçtiğimiz hafta İsrail’e seyahat eden sekiz NBA oyuncusu arasında Rudy Gay’in de ismine yer verdi. Ancak bu mektubu yazdıktan sonra menajeri Alex Saratsis tarafından Gay’in delegasyonun içinde olmadığını ve bu asılsız haberlerden rahatsızlık duyduğunu öğrendim. Yine de bu mektubun ona ulaşacağını ve ülkeye dönüşlerinden sonra takım arkadaşlarıyla konuşacağını ümit ediyorum.

Sevgili Rudy,

Selam. Seninle daha önce bir kez karşılaşmıştık. Umuyorum ki, Baltimore hakkındaki o kısa ama verimli sohbetimizi hatırlarsın ve bu mektubumu okuma şansı bulursun. Ve yine umuyorum ki, takım arkadaşın Omri Casspi’nin düzenlediği İsrail seyahatinden keyif alıyorsundur. Dünyanın dikkate değer bir bölgesindesiniz ve muhakkak önemli bir eğitim fırsatı olacaktır.

Fakat bu yolculuk ile ilgili –bilgilendirilmediğinizi tahmin ettiğim– bir şeyden bahsetmem gerekiyor.

Sizi İsrail’e taşıyan özel Boeing 747 jetin sahibinin ürkütücü muhafazakar milyarder ve kumarhaneler kralı Sheldon Adelson olduğu gerçeğini kastetmiyorum. Her zaman sendika destekçisi bir oyuncu olduğunu biliyorum, dolayısıyla Adelson’ın Nevada eyaletindeki sendikaları kapatmak için harcadığı milyonları ve bu konuda ne kadar saplantılı olduğunu duymuş olmalısın. 2012’de Başkan Obama’yı koltuğundan etmek için 70 milyon dolar harcayan da Çin mafyası tarafından işletilen Makao’daki kumarhanelerinin vergiye bağlanacağından endişe eden Adelson’dan başkası değildi.

Adelson’ın en bilinen yönü ise İsrail hükümetinin sağ kanadının sadık bir finansal destekçisi olarak İran’a nükleer saldırı çağrısında bulunmasıydı. Elinde bulundurduğu gücü düşünecek olursak, bu hükmü olmayan bir tehdit sayılmazdı. Adelson, tamamına yakını sivillerden oluşan, yaklaşık 2100 insanın ölümüyle sonuçlanan Gazze bombardımanının birinci yıl dönümünde, dünya yıldızlarının İsrail gezisine sponsor olmaktan, hiç şüphesiz, gurur duyuyordur. Bu tam da ona göre bir şey.

BDS’YE KARŞI KAMPANYA

Eminim, bunun barış ve uzlaşıyı destekleyen NBA Cares  organizasyonlarından biri olmadığını da biliyorsundur. Haberlere göre delegasyonu bir araya getiren Omri Casspi, bunu İsrail’i günden güne yalnızlaştıran BDS hareketiyle mücadele eden derneğinin kampanyaları kapsamında yaptı. BDS hareketi, İsrail devletinin Birleşmiş Milletler tarafından tespit edilen insan hakları ihlallerine karşı hayata geçirilen bir küresel kampanya. Casspi’nin elbette istediği şekilde politika yapmaya hakkı var ve zaten bu konuda hiç çekingen olmadığını geçen sene takım arkadaşı Dwight Howard’a sosyal medya üzerinden kurduğu baskıyla da göstermişti.

Şu konuda açık olmam gerekir; senin ya da o uçaktaki herhangi bir oyuncunun bu kararı vermeden önce yolculuğun amaçlarını veya arkasındaki parayı etraflıca incelemediğini düşünmek saygısızca olur. Aynı şekilde, Omri Casspi’nin sizleri bu seyahatin saikleri konusunda yanlış bilgilendirdiğini düşünmek de... Fakat bu yolculuğun daha kuytuda kalmış, bununla birlikte eve dönüşünden sonra düşüncesinin bile sana acı vereceğine inandığım bir başka veçhesi var.

Geçtiğimiz 12 Aralık’ta, maç öncesi ısınırken “I Can’t Breathe” (“Nefes Alamıyorum”) yazılı tişörtler giyen Sacramento Kings oyuncularından biriydin. O tişörtleri Eric Garner’ın son sözlerinin anısına, New York Polis Teşkilatı’nın sebep olduğu bu ölümü protesto etmek amacıyla giymiştiniz. Cesur bir hareket, NBA’in en büyük yıldızlarının #BlackLivesMatter hareketine verdiği destek zincirine eklenen önemli bir halkaydı.

ABD POLİSİNİN ÖĞRETMENİ: İSRAİL

Elbette siyah nüfusa yöneltilen ölümcül polis şiddetinin polisin varlığı kadar eski olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bu şiddet eylemlerinde gözlenen dramatik artışı gözden kaçıramayız. #BlackLivesMatter hareketini ortaya çıkaran da bu olmuştu. Washington Post’un analizine göre, 2015’in ilk beş ayında kabaca 400 kişi polis tarafından vurularak öldürüldü. Bu, önceki on yıldaki ortalamanın iki katından fazlaydı. Polis teşkilatları askeri bir şekilde teçhizatlandırılırken, öldürülenlerin büyük çoğunluğu siyah ve kahverengiydi. Öldürülenler için adalet aramanın neredeyse imkansız bir görev olduğu anlaşılmıştı.
Ölümlerin yaygınlaşmasında Amerikan güvenlik güçlerinin İsrail polisinin uygulamalarını örnek alarak daha da sertleşmesinin de etkisi var. 11 Eylül’den bu yana, Ferguson’dan New York’a, ABD’nin her yerinden emniyet amirleri ve yüksek rütbeli polis memurları düzenli olarak İsrail’i ziyaret ediyor ve burada zapt etme teknikleri konusunda eğitim alıyorlar. Ali Winston’ın haberine göre, en az 300 emniyet amirinin bu eğitimlere katıldığı biliniyor. 2005’teki ‘her şey dahil’ gezisinden sonra Terrance W. Gainer, İsrail’i “Terörle mücadelenin Harvard’ı” olarak nitelemişti. Eric Garner’ın yaşamına son veren ve NBA oyuncusu Thabo Sefolosha’nın ayağını kıran New York Polis Teşkilatı’nın artık Tel Aviv’de de bir ofisi bulunuyor.
11 Eylül’den bu yana İsrail, uyguladığı baskıcı teknikleri bir ihraç malzemesine dönüştürdü. Bu eğitim paketine gözetim taktikleri, kitle kontrol silahları ve polis araçlarının ışıklarının her an açık tutulması gibi psikolojik uygulamalar dahil. İsrail’deki polis şiddetini protesto etmek için #BlackLivesMatter bayrağı altında sokaklara dökülen ve göz yaşartıcı gazla karşılanan binlerce Etiyopyalı Yahudi, buna benzer uygulamalar nedeniyle harekete geçmişti.

İsrail ordusu ve Amerikan polis teşkilatının uygulamaları arasındaki açık bağlantı, Filistinlilerin hakları için mücadele edenlerle #BlackLivesMatter aktivistleri arasında yeni bir dayanışmaya zemin hazırladı. Temmuz ayı başında yayınlanan “Filistin ile Siyah Dayanışma Açıklaması” altında Angela Davis ve kişisel kahramanım Profesör Robin Kelley gibi isimlerin imzaları bulunuyordu. Açıklamanın tamamını okumanı öneririm  ama beni en çok şu bölümü etkilemişti:

“Üzerimize doğrultulmuş terör –siyahların hayatına yönelik sayısız saldırıdan, İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü savaşa ve Batı Şeria’yı işgaline kadar– direncimizi güçlendirdi ve hareketlerimiz arasında ortak bir mücadele alanı yarattı. Black Lives Matter temsilcilerinin Filistin seyahatinden birkaç ay sonra Filistinli öğrencilerden oluşan bir heyet, St. Louis, Atlanta ve Detroit’teki siyah hakları örgütlerini ziyaret etti. Yıl boyunca aktivistlerimize Filistin’den çok sayıda dayanışma mektubu gönderildi. Bu açıklamayla hareketlerimiz arasındaki diyaloğu sürdürmeyi amaçlıyoruz.”

Omri Casspi her açıdan mükemmel bir arkadaş olabilir. Ancak ülkesinin iç güvenlik uygulamalarının küresel bir etkisi var ve bu uygulamalar, haklarını savunmayı vadettiğin halkların güvenliğini tehdit ediyor. Umuyorum ki bunu okursun ve eve döndüğünde temsil ettiğin her şeyin –seni 12 Aralık günü Eric Garner’ın anısına o tişörtü giymeye iten her şeyin– seni Sheldon Adelson’ın yanında değil, tam karşısında konumlandırdığını fark edersin. 

1 NBA’in eğitim, çocukluk ve aile gelişimi, sağlık gibi önemli toplumsal konulara odaklanan sosyal yardım programı inisiyatifi.
2 http://blaqueerflow.com/2015/07/13/a-call-for-support-black-solidarity-statement-with-palestine-july-2015/

The Nation’dan çeviren Cem Pekdoğru. Ara başlıklar Evrensel’in tercihidir.

ÖNCEKİ HABER

Bitkiler de hayvanlar gibi stres sinyalleri gönderiyor

SONRAKİ HABER

‘Acısı bende kalsın’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...