08 Temmuz 2015 00:19

Türk Metal’in bir yöneticisi bize anlatsın...

Paylaş

Türk Metal üyesi işçi
İstanbul

Ben yıllardın fabrikada çalışan bir işçiyim ve Türk Metal’in bir yöneticisinin çıkıp bize şu soruların yanıtın vermesini istiyorum.
-Türk Metal Sendikası’nın kasasına üye aidatlarından ayda kaç para girdiğini,
-İşçi ikramiyeyi çıktığınızda neredeyse asgari ücrete yakın maaşla çalışırken başta genel başkan olmak üzere tüm genel merkez yöneticileri, şube başkanlarının ne kadar aylık maaş aldıklarını,
-Neden sadece sendika yönetimlerinde yer alan kişilerin çocuklarının burslu olarak üniversitede okutulup, üyelerin üstün başarı sahibi çocuklarına neden burs verilmediğini,
-Bize ait otellerin işletim hakkının neden düşük bedellerle birilerine devredildiğini,
-Eğitimler için Ankara’daki Büyük Anadolu oteline farklı şehirlerden üyelerimizi getirip götüren servis şirketinin asıl sahibinin kim olduğunu ve bu hizmet için kesilen fatura bedellerini,
-Genel merkez yönetiminde yer alan 6 yöneticiden üçünün nasıl bir tesadüfle Kırıkkaleli olduğunu,
-Kırıkkaleli yöneticiler tarafından kurulan bu sendikada halen görev yapan bir çok yönetici ve şube başkanının sendika kurucularının çocukları olduğundan, bizim monarşi dediğimiz sistemi onların hangi gerekçelerle demokrasi olarak adlandırdığını ve babadan oğula geçen yöneticilik anlayışının kaçıncı yüzyılda son bulacağını,
-Farklı şehirlerde işçi lokali adı altında yapılan sosyal tesislerin, kısa bir süre sonra “Astarı yüzünden pahalı” ya da “Üyelerimiz itibar etmiyor işletemiyoruz maddi yük oluyor” bahanesiyle kimlere verildiğini, bu tesislerde mutlu sonla biten ya da bitmeyen masaj yapan yabancı hatunları da anlatsın.
Aslında daha bir çok konu var, uzatmak istemiyorum. Ama bir konu var ki en kabul edilmezi, atlanamazı bu. Teşkilat içerisinde yönetim kadrolarında yer alanların kadın arkadaşlarımıza uygunsuz teklifleri ve tacizleri. İşyerlerinde özellikle eşinden ayrılmış kadın arkadaşlarımız bu iğrenç tekliflerin ilk muhatapları oluyor. Ama hali hazırda evli olup bu iğrenç teklife maruz kalanı da biliyoruz. Maruz kalıp korkusundan kimseye derdini söyleyemenler de varsa eyvah. Bazı kadın arkadaşlarımızın sendika yönetim kurullarında yer almak sevdasından ya da yöneticilerin maddi imkanlarını sömürmek adına zaten gönüllü olduklarını biliyor ve gözardı etmiyoruz. Ama esas sorun namusuyla işe gelip giden kadın arkadaşlarımızı, bazı yöneticilerimizin mevkilerini kullanarak elle kolla taciz etmeleri, kadın arkadaşlara işten atılma korkusuna istinaden ilişki tekliflerini kabul ettirmeye çalışmaları.
Bu konun temsilcilerle paylaşıldığını biliyor, devamında bir görevden alma söz konusu olmadığından muhtemelen şikayetlerin üstünün örtüldüğünü düşünüyorum. İspatı mümkündür. Genel merkez yöneticilerimizin isimlerin gizli tutulacağı konusunda güvence vererek gerçeğe ulaşacaklarını ve namusuyla çalışıp evine ekmek götürmekten başka çabası olmayan mağdur kadın arkadaşlarımızı da bu kabustan kurtaracaklarını umut ediyorum.
Bunun çok ağır bir itham olduğunun farkındayım. Zaten bu yazılanlardan sonra bu konunun üstüne gitmek genel merkez yöneticilerimiz ve Işık Kansu için farz olacaktır.
Şimdi diyeceksiniz ki Işık Kansu da kim? O nereden çıktı. Işık Kansu, hepimizin solun gazetesi olarak bildiği Cumhuriyet gazetesinin yazarıdır. Bursa’daki hak arama mücadelesi hakkında yazdıklarından sonra benim faşist yazar olarak adlandırdığım kişidir. Bakın Işık Kansu 25 Mayıs 2015 tarihli yazısında ne diyor:
“Bursa’da gelişen olaylara soğukkanlı bakmak gerekiyor.
Türk Metal Sendikası’nı beğenir ya da beğenmezsiniz, ama sonunda işçinin topluca sendikasızlaşmasına gidebilecek bir sürece mutlaka dikkat çekmek gerekiyor.
Filmi başa saralım: Türk Metal Sendikası, MESS ile grup toplu iş sözleşmesi imzalıyor. Alınan zamlar, gece vardiyalarında açıklanıyor ve eylemleri başlatan Renault işyerinde bile alkışlarla karşılanıyor.”
Devamını yazmaya gerek dahi görmüyorum, çünkü sendika yöneticilerinin söylediklerini aynen kağıda döktüğü savsatalar.
Işık bey, sözleşme öncesi anlaşma 2 yıllık mı olsun 3 yıllık mı diyerek sözde temayül yoklaması yapıldı. Bu sözde temayül yoklaması sonucu bırakın 3 yıllığı kabul etmek, 3 yıllık olabilir mi sorusu dahi büyük tepki ile karşılandı. Sonrasında şubeye çağrılan işyeri baştemsilcileri aldıkları talimat gereği işyerlerine döndüklerinde aynı şeyleri söylediler. “Evet bizim fabrikamızda büyük çoğunluk 3 yıla karşı, ama diğer fabrikalardaki üyelerimiz 3 yıllık olabilir diyorlarmış.Temsilciler arasında yapılan oylamada çoğunluk 3 yıldan yana oyunu kullandı.” Bu yalanı kimse yutmaz, yutmadı da. İnsanların kızgınlıklarının ve olayların bu safhaya varmasının temel nedenlerinden birisi de yüzümüze baka baka yalan söylenmesi. Dürüst ve sevilen şube temsilcilerinin de yalan söylemek zorunda bırakılmış olmaları. Herkes bilir ki işçinin aleyhine olacak bir konuda temayül yoklaması yapıyorsa bunun anlamı masada bizi satmış, yalanlarına kulp arıyorlardır. Bunun ispatı için yapacağınız tek şey Türk Metal Sendikasının yetkili olduğu bir işyerine gidip tek soruluk bir anket kağıdı dağıtmanızdır.
Çıkacak orandan sonra Türk Metal yöneticilerinin gerçek durumunu yüzlerine vuran yazınızı sabırsızlıkla bekliyor olacağız Işık bey.
Neyse, sözleşmeler imzalandıktan sonra adettir şube başkanları sözleşme hakkında açıklama yapmak üzere işyerlerine gelirler. Herkes başkanın etrafında toplansın deniyor ya da büyük alanlarda tüm çalışanlar bir araya getiriliyor. Yiyorsa gitme Işık bey! Kızgınım, kırgınım, dinlemek istemiyorum deme şansın yok. Sen gitmezsen temsilci zorla kolundan tutar bazı yerlerde. Oldu ki direndin temsilciye rağmen gitmedin, bu işin sonrası var Işık bey. Sabah işe geldiğinde kartın girişi büyük ihtimalle okumayacaktır. Yıllarca emek verdiniz, buraya kadarmış teşekkür ederiz bile demiyorlar, işten atılma sürecinizi çabuklaştırıyorlar. Şube başkanı konuşmayı tamamladı, yalakalar aportta, hemen elleri patlarcasına alkışa başlıyor, yiyorsa sende alkışlama Işık bey.
Bazı işyerlerine talimat verilmiş, genel başkan ya da şube başkanı geldiğinde pasta hazır olsun. Yalakalar sanki tüm fabrika memnunmuş, sözleşme için teşekkür ediyormuşçasına kutlama pastası kesiyor, sosyal medyada kullanılmak üzere kare kare fotoğraflar, videolar çekiliyor. Sanırsın ki herkes bayram ediyor, ama işin aslı öyle değil. Tahminimce bir çok işyerinde üyelerin en az yüzde 80’i mutsuz, umutsuz ve yöneticilerine sövüyor. Her işyerinde pasta kesilmiyor Işık bey, o da talimatla. Bazı işyeri temsilci ve yalakalarına şube ziyareti emrediliyor. Dikkatinizi çekiyorum Işık bey, rica ediliyor demiyorum. Şubelerde başkan ve yalakaları, emin olun içlerinde bu niyetle oraya gittiğinden habersiz kurban üyeler, fotoğraflar çekiliyor, sosyal medyada servis ediliyor, altına bir de “Bilmem ne fabrikasından arkadaşlar imzalanan sözleşme nedeniyle teşekkür etmek amacıyla şubemizi ziyaret ettiler” yazdın mı tamam.
Sen ve senin gibi gerçeklerden uzak ve bihaber olan, olup biteni mücadele verene sorma ve olayları sorgulama gereği dahi duymayanlar da sanıyorlar ki Türk Metal işçisi memnun. Işık bey, gazetecilik, yerinden sosyal medayayı takiple ya da bilgi aldığın 2 kişinin sözüyle haberi yazıya dökmek değildir. Gazetecilik bizzat cepheye giderek, savaşın ortasında bilgi toplamak, çatışmayı resimleyerek gazetene haber geçmektir. Yüz binlerin vebali üzerinedir bilesin. Dersen ki “Madem gerçekler bu kadar vahim, tehdit ve baskı açık, neden yetkililere anlatmıyorsunuz”; cevabını sen de biliyorsun Işık bey. 301 maden şehidimiz toprak altında kaldığında “Bunlar işin fıtratında var” diyen Cumhurbaşkanımıza mı anlatalım.
Kısa süre önce Bursa’da yaşanan iş bırakma eylemlerine hükümet kanadından gelen açıklamalara bir bakın. İşçi temsilcilerini bakanlığa davet edip varsa sıkıntılarını dinlemek, durumu işçilerle de istişare etmek yerine, işçilerin üretimi durdurarak ekonomiye zarar verdiklerini söyleyen bakanlar ve hükümet yetkilileri nerdeyse hak arayan insanları vatan haini ilan etmediler mi? Konfederasyona şikayet etseydiniz demeyin lütfen, komik duruma düşersiniz. Çünkü Türk Metal Genel Başkanı, bildiğiniz gibi Türk-İş Genel Sekreteridir. Konfederasyona bağlı sendika başkanlarının bir çoğu üye sayılarının azlığı itibariyle ekonomik güçleri olmadığından, bakın birikimleri yada cesaretleri demiyorum, bırakın onları eleştirmeyi neredeyse nefes almak için dahi izin almak durumundadır.
Şıracı Işık Kansu bunları yazmış. Peki bozacı bu yazı için ne diyor. Türk Metal Sendikasının resmi sitesinde açıklama aynen şöyle:
“Cumhuriyet Gazetesi 25.05.2015
Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Işık Kansu, 25 Mayıs Pazartesi kaleme aldığı yazısında Bursa’da yaşanan olaylara dair objektif bir açı sunmuş...” Gerçektende çok objektif bir yazı, adrese teslim.
Işık bey, yazıyı hangi niyetle yazdınız bilmiyorum. Ama sizin yazınız gazetede yayınlandıktan hemen sonra Türk Metal Genel Başkanı Pevrul Kavlak metni gecikmeksizin sosyal medyaya aktardı. Benimde bizzat bulunduğum ortamda şube başkanı tarafından yazının temsilciler ve şube yönetim kurullarında olanlar tarafından desteklenmesi talimatı verildi.

ÖNCEKİ HABER

Topyekün mücadele gerekiyor

SONRAKİ HABER

'7 Haziran ve ötesi' Tîroj'da

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...