07 Temmuz 2015 09:39

Af Örgütü: 6-8 Ekim'de polis şiddeti, ölüm seviyesine çıktı

Uluslararası Af Örgütü'nün, 6-8 Ekim Kobanê'ye destek eylemleri ve sonrasında yaşanan hak ihlallerine yönelik hazırladığı rapora göre, ölüm ve yaralanmaları engellemekte yetkililer başarısız kaldı.

Paylaş

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Temsilciliği, 6-8 Ekim Kobanê'ye yönelik destek eylemleri ve sonrasında yaşanan hak ihlallerine ilişkin hazırladığı raporu paylaştı. Hazırlanan rapor, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Kampanyalar ve Savunuculuk Direktörü Ruhat Sena Akşener'in de katıldığı Aynalı Geçit Etkinlik Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısı ile Uluslararası Af Örgütü Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner tarafından paylaşıldı.

Bölgeyi ziyaret eden Af Örgütü temsilcilerinin, mağdurlar, mağdur yakınları, devlet kurumları, belediye yetkilileri, siyasi partiler, aktivistler ve kitle örgütleriyle yapılan görüşmeler sonucunda hazırladığı 22 sayfalık raporun detaylarını paylaşan Andrew Gardner, 6 Ekim 2014'de başlayan olaylarda 40'dan fazla kişinin yaşamını yitirdiğini söyledi.

Ölümlerin ise ağırlıklı olarak Diyarbakır, Antep ve Siirt kentlerinde gerçekleştiğini Adana, Batman, Bingöl, İstanbul, İzmir, Mardin, Muş ile Van'da da hayatını kaybedenlerin olduğunu belirtildi.
Çatışmaların Ekim ayında büyük ölçüde sona erdiğini söyleyen Gardner, Aralık 2014 ve Ocak 2015'de Şırnak'ın Cizre ilçesinde tekrardan baş gösterdiğini hatırlattı.

YETKİLİLER ÖLÜM VE YARALANMALARI ENGELLEMEKTE YETERSİZ KALDI
Gardner, paylaştığı bu verilerle birlikte 6-8 Ekim olaylarında meydana gelen ölüm ve yaralanmaları engellemekte yetkililerin başarısızlığına da dikkat çekti. Gardner, "Polisin aşırı güç kullanımı ve sonrasında yargı sisteminin mağdurlara adalet sağlama konusundaki yetersizliği olayın ciddiyetini gözler önüne seriyor" dedi.

Ölüm veya yaralanmalarla neticelenen vakalar ile birlikte "bireylerin korunmasında eksiklik", "polisin güç ve ateşli silah kullanımı" ve "ölüm ve yaralanma olaylarının soruşturulmaması" gibi konuları mercek altına alındığını belirten Gardner, 16 yaşında katledilen Yasin Börü'nün de aralarında bulunduğu 4 gencin Diyarbakır'da katledilmesi, Antep'te göğsünden ve sırtından dört kurşunla vurulduktan sonra belden aşağısı felç olan 19 yaşındaki S.S., Cizre'de polis kurşunuyla hayatını kaybeden 12 yaşındaki Nihat Kazanhan ve Varto'da başından vurulan Hakan Baksur'un yaşamını yitirmesi olaylarına dikkat çekti.

'AŞIRI GÜÇ VE İHLALLER YARGI KARŞISINA ÇIKMADI'
Kobanê'ye dönük destek eylemleri ve bu gösterilerle bağlantılı şiddetin, Türkiye yetkilileri için, herhangi bir devletin oldukça zorlayıcı bulacağı koşulları ortaya çıkardığını ifade eden Gardner, "Bireylerin korunmasına ilişkin yükümlülüklerden aşırı güç kullanılmamasına, ihlallerin adalet karşısına çıkarılmasına ve hesap verebilirliğe kadar tüm bu alanlarda Türkiye'deki yetkililerin tepkisi yetersiz kalmıştır" diye konuştu.

'EN AZ 40 KİŞİ YAŞAMI YİTİRDİ'
Gardner, Kürdistan'da patlak veren şiddetli protestolar sırasında, polisin sivilleri koruyamadığı ve aşırı güç kullandığını dile getirerek şunları aktardı: "Protestocular, DAİŞ'in ilerlemesine izin verdiğini iddia ettikleri Türkiye hükümetine karşı gösteriler yaptı. Bir haftalık protestolar ve bunlarla bağlantılı büyük çaplı şiddet, aralarında Kobanê protestocuları, IŞİD'i desteklemekle suçlanan siyasi muhalifler, olay yerinde bulunanlar ve üç polis memurunun da bulunduğu en az 40 kişinin ölümüyle sonuçlandı. Çatışmalar birçok kişinin yaralanmasına ve Türkiye'nin Güneydoğu Bölgesi'nde ve bu bölgenin dışında kamu mallarının ve özel mülkiyetin zarar görmesine sebep oldu."

'ŞİDDET, ÖLÜM SEVİYESİNE ÇIKTI'
Polisin şiddetli olayları sırasında sıklıkla protestocuların ve olay yerinde bulunanların yaşamlarını tehlikeye soktuğunu da ifade eden Gardner, "Bazı protestolarda polisin müdahalesinin gerginliği arttıracağına dair argümanlar inandırıcı, fakat bu, saldırı altındaki sivillerin korunması için polisin arandığı veya şiddetin ölüm ve yaralanmaların kaçınılmaz olduğu seviyeye ulaştığı vakit, polisin neden harekete geçmediğini açıklamaz ve mazeret olmaz. Kolluk kuvvetiyle kontrol altına alınan operasyonların bireyleri koruma becerisi çerçevesinde soruşturulması, gerekli derslerin alınması, planlamaların yapılması ve gelecekte olabilecek şiddet içerikli çatışmalarda uygulanabilmesi acilen gereklidir" diye konuştu.

'İÇ GÜVENLİK PAKETİ' İNSAN HAKLARI STANDARTLARINA TERS DÜŞÜYOR'
"Polisin kötü niyetli olarak güç ve ateşli silah kullandığı iddia edilen olayların yetkililer tarafından etkili bir şekilde soruşturulmaması sebebiyle birçok olayda ateşli silah kullanımına yol açan koşullar, Kobane gösterilerinden neredeyse 1 yıl sonra hala netlik kazanmamıştır" diyen Gardner, protestoların ardından Mart 2015'de, "İç Güvenlik Paketi" çerçevesinde polisin ateşli silah kullanma yetkisini genişleten ve uluslararası insan hakları standartlarıyla ters düşen yasal değişiklikler geçildiğini hatırlatarak, polise geniş yetki veren "İç Güvenlik Paketi"ni de eleştirdi. (DİHA)

ÖNCEKİ HABER

Alman Medya ödülü ‘Charlie Hebdo’ya veriliyor

SONRAKİ HABER

Saldırı sonrası EMEP’ten açıklama:Türk Metal’in takkesi düştü, keli göründü!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...