29 Haziran 2015 00:16

Eksik Etek’lerin hikayesi

Paylaş

Elif Ekin SALTIK
Ankara

Tiyatro 19’un kurucularından Yasemin Yanar Karameşe, Eksik Etek oyununda hem tek kişilik performansı hem de izleyicileri oyunun içine çekmedeki başarısıyla büyük alkış aldı. Altınokta Körler Derneği yararına oynadığı oyunda sahne ışığının bir türlü yanmayışını izleyicilerin anlamayacağı biçimde fırsata çevirerek izleyici açısından hem farkındalık yarattı hem de kahkahalarla coşturdu salonu. Çocuk gelinler ve namus cinayeti konularına değindiği Eksik Etek oyununda erkek egemen toplumun, kadın cinayetlerinin, erken yaşta zorla evliliklerin ve kadına şiddetin tablosunu çizdi. Yasemin Hoca ile Eksik Etek oyununu ve Tiyatro 19’u konuştuk.

Tiyatro 19’dan bahseder misiniz?
Tiyatro 19, 2006 yılında Çorum’da kuruldu. Öncesinde Sağmaca Tiyatro ismiyle kurmuştuk. Bir yıl o isimle devam ettik. 2 yıldır Ankara’dayız. Daha önce Çorum’da faaliyet gösteriyorduk. Çorumlu olduğumuz için Tiyatro 19 ismiyle çıkış yaptık, ama sonrasında ekibimiz büyüyüp canlandıkça ismimizi değiştirmek istemedik. İsme sadık kalalım diye. Eksik Etek oyunu benim yazıp yönettiğim tek kişilik bir oyun izlediğiniz üzere. Bunun dışında belirli tanınan oyunları, kendi yazdığımız doğaçlama oyunları sahneye koymaya çalışıyoruz. Burada 30 kişilik bir ekibimiz var. Haftada en az iki gün çalışıyoruz ve doğaçlama çalışıyoruz. Doğaçlama çalışarak oyunlarımızı üretiyoruz kendimiz yazacağımız zaman. Bunların dışında saygı, sevgi, hoşgörü gibi mesajların yani değerler eğitiminin verildiği çocuk oyunlarımız var. Bazen animasyon işlerimiz oluyor ama çoğunlukla tiyatro üzerine çalışıyoruz. Ben ayrıca drama liderliği de yapıyorum.

‘ERKEN EVLİLİKLER TAŞRADA HÂLÂ DOĞAL GÖRÜLÜYOR’

Eksik Etek oyununu ben yazdım dediniz. Ne zamandır oynuyorsunuz oyunu?
Eksik etek oyununu 3. oynayışımız. Bu yılın 9 Mart’ında prömiyerimizi yaptık. Oyun uzun zamandır kafamdaydı. Kağıda dökmüyordum, ama eşim Deniz sağolsun. Beni çok teşvik etti, yazmam için motive etti. 9 Mart’ta oyunun prömiyerini yaptık. Dünya Tiyatrolar Günü’nde oynadık. Ve en son da Altınokta Körler Derneği yararına oynadık.
Oyunda Sivas’tan bahsettim. Mesela çocuk yaşta evlilikler Sivas’ta çok normal görülüyor. Belki 5-6 yıldır bu konuda bir değişim, ilerleme olmuştur. Erken yaşta, zorla evlilikler bu toplumun kanayan bir yarasıyken toplum onu bir yara olarak görmüyor. Taşra kültüründe bu çok normal karşılanıyor. Bu oyunla anlatmak istediğimiz şuydu: Biz bu işi bir şekilde üretip para da kazanmaya çalışıyoruz, fakat Türkiye’nin dört bir yerinde bu oyun oynansın. Herkes bu oyunu görsün ve bir sorgulama yapabilsin. Ama şimdi düşünüyorum da doğu turnesinde ya bizi taşlarlarsa. (Gülüşmeler)

Oyunun çıkış serüveninden bahseder misiniz biraz?
Ben 6 yıl anneannemle yaşadım. Anneannem çok tipik bir çocuk gelin örneğidir. 12 yaşında evlendirilmiş. Aradan kuşak geçmesine rağmen bu sefer de annem 15 yaşında evlendirilmiş. Oyunda geçen ‘Kız kısmı okula giderse ertesi gün hamile kalır’ lafı büyük dedemin anneanneme söylediği bir söz aslında. Hepsi yaşanmışlıklar. Gözlem de çok önemli tabii. Ben bu durumu anlatılanlar dışında birebir yaşamamış olsam da başka ailede başka çocukların bunu yaşamaması için ben bu oyunu yazdım. Bir şeyin yanlış olduğunu ve değişmesi gerektiğini anlatmak için de illa o olaya tanık olmak gerektiğini düşünmüyorum. Duyarlı olmak en önemlisi.

‘İNSANI İNSANA İNSANCA ANLATMAKTIR TİYATRO’

Kendinize ait bir mekanınız var mı?
Amatör tiyatroların hayatta kalabilmesi çok çok zor. Bugüne kadar Ankara genelinde baktığımızda hiçbir amatör tiyatronun sabit bir yeri yok. Ayakta kalmak zor. Sabit bir yeri bile olsa dekorunu koyacak yer bulması da gerekecek. Tuttuğu yerin kirasını ödemek dahi oyunların getirisiyle mümkün değil. Bize de kafeler, dernekler, kitle örgütleri yardımcı oldu. Bazı sahneler kapılarını açtı. Altınokta Körler Derneği hiçbir zaman desteğini esirgemedi. Bu şekilde ayakta durabiliyoruz. İnsanı insana insanca anlatmaktır tiyatro. İnsanlarla olduğumuz için onlarla kaynaşabiliyoruz, onlar da bu şekilde bizi içinde tutabiliyor.

GÖRENLE GÖRMEYEN BİR ARADA OYUN ÇIKARTTIK

Altınokta Körler Derneği ile nasıl bir proje yürütmeyi planlıyorsunuz?
Tiyatro 19 ve Altınokta Tiyatro iş birliğiyle yeni çalışmaya başladık. Altınokta Körler Derneği ile bir araya gelmemiz de 2014 eylül ayı gibi oldu. Görenle görmeyen bir arada bir tiyatro oyunu ortaya çıkardık. TAKSAV’da ve başka birçok yerde oyunumuzu oynadık. Oyuncularımızdan ikisi neredeyse tamamen görmüyordu. Şu anda da Altınokta’dan 17 katılımcımız var. Kendi ekibimizden arkadaşlarla birlikte, yani gören ve görmeyenler olarak oyun çıkaracağız. Şimdilerde doğaçlama, jest, mimik, vurgu ve tonlama çalışıyoruz. Altınokta’yla eğitim çalışmalarımız bu şekilde sürüyor.

‘ONLARIN GÖNÜL GÖZÜ AÇIK’

Altınokta’dan ekibe dahil olan kişilerle engellerinden dolayı zorluklar yaşıyor musnuz?
Çok zorlanmıyorum aslında. Hani derler ya gönül gözü diye. Bu insanların gönül gözü açık olduğu için, çok istekli geliyor, verdiğim yönergeleri gören insanlardan daha çok dikkate alıp uymaya çalışıyorlar. Bazı yerlerde ayakta değil de oturarak çalışıyoruz. Çarpışmaların olamamsı için yüzde 30’a kadar görebilen insanlara hareketli roller verebiliyoruz. Onun dışında replik uzunluğunda ya da diğer şeylerde bir sınırlama yok.

ÖNCEKİ HABER

Davutoğlu'dan 'sınır ötesi' açıklaması: TSK müteyakkızdır

SONRAKİ HABER

Karabağlar’da zorla kentsel dönüşüm

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...