26 Haziran 2015 07:27

İstihbarat savaşları

Çarşamba günü Mediapart ve Liberation gazetelerinin ortak yayımladıkları Wikileaks belgelerine göre 2006 ile 2012 yılları arasında, içlerinde son 3 cumhurbaşkanlarının da bulunduğu, Fransa devletinin en üst yönetici ve yakın danışmanlarının telefonlarını, Amerika güvenliği ulusal ajansı (NSA) ve CIA’nın ortak yönettikleri Special Collection Service (SCS) adlı bir hücre tarafından dinlendiği ortaya çıktı.

Paylaş

Deniz UZTOPAL
Paris

Çarşamba günü Mediapart ve Liberation gazetelerinin ortak yayımladıkları Wikileaks belgelerine göre 2006 ile 2012 yılları arasında, içlerinde son 3 cumhurbaşkanlarının da bulunduğu, Fransa devletinin en üst yönetici ve yakın danışmanlarının telefonlarını, Amerika güvenliği ulusal ajansı (NSA) ve CIA’nın ortak yönettikleri Special Collection Service (SCS) adlı bir hücre tarafından dinlendiği ortaya çıktı. Yayımlanan belgelerde bunların nasıl dinlenildiğine dair kesin bir bilgi olmamakla birlikte belgelerde “yabancı bir uydunun” dinlendiği ve “geleneksel olmayan yöntemlere” başvurulduğu belirtiliyor.

Belgeleri yayımlayan Liberation gazetesi dinlemelerin büyük bir çoğunluğunun Cumhurbaşkanlığı Sarayı Elize’ye, Dışişleri ve Meclise sadece birkaç yüz metre ileride bulunan ABD Büyükelçiliğinin son katında, 2004-2005 yıllarında kurulan bir dinleme merkezinden yapıldığını iddia ediyor.

Daha önce Angela Merkel’in cep telefonunun dinlenmesinde de Der Spiegel aynı yöntemlere başvurulduğunu iddia etmişti. Yine Der Spiegel’in Wikileaks’in belgelerine dayanarak yayımladığı haberlerde SCS’nin birçok Avrupa Başkentinde aktif hücrelerinin olduğu belirtiliyordu. Bugün bu iddia artık kesin olarak doğrulanmış oldu.

ASIL SÜRPRİZ BAŞKA

Ama Fransız istihbarat servisi DGSE, ABD’nin dost düşman demeden herkesi dinlediğini biliyordu. Bunu hatta birkaç defa Cumhurbaşkanı Sarkozy gündeme getirmiş ve durmasını talep etmişti, ama durmadığının da farkındalardı. Yayınlanan belgeler bunu bir kez daha kesin olarak kanıtladı.

Nicolas Sarkozy döneminde İstihbarat servisleri Cumhurbaşkanından artık özel cep telefonlarını kullanmaması, ünlü Thales şirketinin yaptığı ve aşırı güvenlikli olarak bilinen “Teorem” telefonlarından başkasını kullanmaması gerektiğine dair bir kararın olduğu da ortaya çıkmış oldu bu vesileyle. Bugün sürpriz olan NSA’nın dinlenmeleri değil, sözde en ileri teknolojik araçlarla yapılan ve kripto güvenlik kodlarının kırılmasının imkansız olduğu sanılan Teorem telefonuyla yapılan görüşmelerin de dinlenebilmesidir.

Zira yayımlanan belgelerde haziran 2011’de Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile Dışişleri Bakanı Alain Juppe arasında Teorem telefonlarıyla yapılan bir görüşmenin bilgileri de bulunuyor. Yani olağanüstü olanaklara ve yıllık 10.8 milyar dolarlık bir bütçeye sahip olan NSA, Fransa’nın en ileri teknolojik araçlarını da çok kısa bir süre içinde kırabilmiş.

ORTAYA ÇIKAN BELGELERDE NE VAR?

Liberation ve Mediapart’in ortak yayınladıkları “Top-Secret” (çok gizli) damgalı belgeler 2006 ile 2012 yılları arasında Cumhurbaşkanları Jacques Chirac, Nicolas Sarkozy ve François Hollande’ın görüşmelerinin dinlendiğini, buradan edinilen bilgilerin not halinde ABD’nin yetkili servislerine gönderildiğini ortaya koyuyor. NSA’nın olanakları göz önünde bulundurulduğunda yüzlerce olduğu kesin olan belgelerden, bugün yayımlanan sadece 5 tane sentez notu.
Ekim 2008 tarihli olan bir belgede dönemin Sarkozy’nin birçok telefon görüşmelerinden bir not hazırlanmış. 2008 krizinin tam ortasında gönderilen bu notun başlığı içeriğine dair kesin bilgi veriyor: “Nicolas Sarkozy, Washington’un artık onun kimi öğütlerini dinlediğini sanıyor”.

Aynı belgede Eski Fransız Cumhurbaşkanının “Özel görüşmelerinde, ABD’nin yaptığı hatalardan dolayı birçok ekonomik sorunlara yol açtığını ifade” ettiği belirtiliyor. Diğer bir not François Hollande’ın göreve başlamasından tam birkaç gün sonra, 22 Mayıs 2012 tarihinde kaleme alınmış. Bu notta Hollande, Başbakanı Jean-Marc Ayrault ile yaptığı bir görüşmede “Yunanistan sorununu tartışmak için gizli bir bakanlar toplantısının düzenlenmesini” talep ediyor ve Angela Merkel’in “Vergi paktı ve özel olarak da Yunanistan konusunda çok katı olduğunu ve bu konuda her türlü uzlaşmayı reddettiği” belirtiyor ve Alman sosyal demokratlarla gizli bir toplantının tertiplenmesini talep ediyor.

‘UYGUN OLMAYAN AÇIKLAMA YAPMA EĞİLİMİ’

NSA’nın diğer bir notunda Jacques Chirac’ın Dışişleri Bakanı Philippe Douste-Blazy’nin “Yanlış ve uygun olmayan açıklama yapma eğilimi olan bir kişi olduğu” belirtiliyor. Chirac’ın onunla yaptığı bir görüşmede Fransa’nın Birleşik Milletlerin genel sekreter yardımcılığına Norveçli Terje Roed-Larsen’in gelmesini desteklemesi gerektiğini, çünkü Ortadoğunun sorunlarını en iyi idare edecek kişinin o olduğunu belirtiyor.

Başka bir not ise Nicolas Sarkozy’nin diplomatik işler danışmanı Jean-David Levitte ile Fransa’nın Washington büyükelçisi Pierre Vimont arasındaki görüşmeyi konu almış. İki devlet başkanının görüşmelerinden önce hazırlıkları gündem eden bu iki Fransız diplomatın telefon görüşmesinde Sarkozy’nin ABD’nin telefon dinlemelerinden hiç de memnun kalmadığı ve bunu gündem etmek istediği belirtiliyor. Yani Fransız İstihbarat servislerinin NSA’nın her şeye rağmen dinlemeye devam ettiğinin bilgisine ulaştığının ifadesidir bu.

Son belge ise Sarkozy ile Dışişleri Bakanı Alain Juppe arasındaki kriptolu bir telefon görüşmesinde konuşulanları konu ediyor. Gizli bir görüşme olduğunu sanan Sarkozy, ABD’den habersiz ve ona rağmen İsrail-Filisin görüşmelerini tekrar başlatabilmek için Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev’i devreye sokmayı öneriyor. Planlanan yeni hamleyle ABD’ye bir ültimatom verilmesi planlanıyor ama sözde “müttefiklerini” dinlemekten çekinmeyen ABD her şeyden haberdar olarak bu hamleyi boşa çıkartıyor.

PEKİ ŞİMDİ NE OLACAK?

Olayın basında yayımlanmasından hemen sonra François Hollande bir güvenlik konseyi topladı, Barack Obama ile bir telefon görüşmesi yaptı, ardından meclis grup temsilcilerini karşıladı ve Dışişleri Bakanı Laurent Fabius da ABD Paris Büyükelçisini çağırtarak olayın ekranlara yansıması için basını da davet etmekten geri durmadı.

Çarşamba günü boyunca birçok hükümet sözcüsü, milletvekili art arda açıklamalar yaptılar ama dün tepkiler anormal bir şekilde azalmaya başladı. Aslında sıradan vatandaş açısından anormal olan bu tepki, devlet yetkili ve kurumları için normal olandı ve tepkilerin daha fazla artmaması onların lehineydi. Neden mi? Edward Snowden’in haziran 2013’te yayımladığı belgeler ABD’nin sistematik olarak tüm Avrupalı “dost ve düşmanlarını” dinlediğini hiç şüpheye yer bırakmayacak kadar açıkça ortaya koymuştu. Yeni yayımlanan belgeler en azından Fransız devlet başkanlarının bunu bildikleri ve gizli görüşmelerde protesto ettiklerini ortaya koyuyor.

BUNLARIN ARASINDA NE VAR?

Peki bu ülkelerin arasında ne tür ilişkiler var, sorusu sorulabilir. Alman istihbarat servisi BND’nin, Amerikan NSA için Fransa’nın cumhurbaşkanını, dışişleri bakanını, Fransız silah sanayisinin en önde gelen Airbus ve Dassault tekellerini 2005-2015 yılları arasında dinlediğinin birkaç ay önce belgelerle ortaya çıkması ve Fransız yetkililerinin tepkileri yukarıdaki soruya cevap verebilmeyi olanaklı kılıyor.

François Hollande ve Laurent Fabius, 19 Mayıs günü yaptıkları birçok açıklamada Fransa Almanya dostluğunun yıpranmadığı, iki ülke arasında karşılıklı güvenin devam ettiğini ifade ediyorlardı. Aynı belgelerde NSA-BND servislerinin Fransa’nın yanı sıra Avusturya, Hollanda ve Belçika’yı dinledikleri de ortaya çıkmıştı. Bu ülkeler davacı olacaklarını ifade ederken, Fransa’nın, olayın kapanması için özel bir çaba içerisinde olmasının nedeni ne olabilirdi?

Le Monde gazetesine demeç veren Dışişleri Bakanlığının bir yetkilisi “Berlin ile aynı değerleri paylaşıyoruz, her gün onlarla birlikte çalışıyoruz, ortaya çıkan bizim açımızdan gerçek bir sorun değil” diyordu. Diplomatik bir dille süslenerek ifade edilen bu söz açıkça sunu ifade ediyor: Alman BND, Amerikan NSA servisleriyle iş birliği içinde ama bundan biz de faydalanıyoruz! Alman müttefikimiz NSA’nın olanaklarından faydalanıyor, yani olayı büyütmenin gereği yok! Burada ifade edilen yoğun bir istihbarat savaşının olduğudur.

Snowden’in yayımladığı belgelerde ABD’nin, Avrupa’nın en ileri istihbarat servisi olarak gördüğü Alman BND’yle, kimi tavizler vermeyi göze alarak ortak işler yapmanın, kendileri açısından daha verimli olacağı yönünde görüşleri ortaya konuluyor.

İSTİHBARAT SERVİSLERİNİN ÇÖZÜMLENEMEYEN İŞ BİRLİĞİ!

Öte yandan Alman istihbarat servislerinin bu kadar gelişmesinde, Fransa’nın 2005 yılında özellikle kriptoloji ve çözümleme konusunda yardım ettiği de biliniyor.

İki istihbarat servisi arasında diğer AB ülkelerine göre daha yakın bir ilişki var. Ama buna rağmen BND, Fransa’dan habersiz Fransa’yı dinliyor.

Liberation gazetesine konuşan bir Fransız istihbarat yetkilisi, Fransız istihbarat servisi DGSE’nin müdürü Bernard Bajolet’nin Berlin’e uçtuğunu, Alman müttefiklerinkinden bilgi karşılığında resmi protestodan vazgeçtiğini ifade ediyor. Bu ziyaretinde, Amerikan NSA’nın sadece Alman BND ile değil, İngiliz GCHQ ile yakın iş birliği içinde olduğunu ve Fransa’nın geniş çaplı dinlenmesinde İngilizlerin de aktif bir rol üstlendiğini öğreniyor!

Bu arada Fransız DGSE ile İngiliz GCHQ servislerinin çözümleme konusunda uzun zamandır yakın ilişkiler içinde olduğu da bilinen bir şeydi. Yalnız İngilizler bu yakınlığı fırsata çevirip Fransız telekom şirketine sızdılar!

WIKILEAKS İLE AYNI GÜN İSTİHBARAT YASASI GEÇTİ!

Uzun lafın kısası, Avrupa emperyalist ülkelerinin tümü birbirleriyle iş birliği yaparken, birbirlerini izleme, dinleme ve karşı bilgi toplamadan da geri durmuyorlar. Kuşkusuz Wikileaks tarafından gizli belgeler yayımlandığında onlar da yeni şeyler öğreniyorlar, ama iç kamuoyuna dair birkaç protestodan öte gitmiyor ve en kısa sürede olayın kapanması için uğraşıyorlar. Aksi takdirde kendi yaptıklarına dair bilgi vermek zorundalar.

Yalnız bu belgeler Fransız istihbaratlarının diğer emperyalistlere göre daha geriden geldiğini de ortaya gösterdi. Fransa, Charlie Hebdo saldırılarından kısa bir süre sonra “terörizme karşı mücadele”yi öne çıkartarak gündeme getirdiği “Big Brother/Büyük Birader Yasası”nı tesadüfen yine çarşamba günü onayladı. Yasa geniş kapsamlı bilgi toplama ve istihbarat servislerinin maddi olanaklarının olağanüstü derecede artırılması ve daha serbest davranabilmelerinin olanaklı kılınmasını içeriyor. İstihbarat savaşlarının boyutlarına bakıldığında, tüm uzmanların “terörizme karşı etkili olmayacağını” belirtmelerine karşın bu yasanın neden ısrarla onaylandığı da şimdi daha iyi anlaşılıyor.

ÖNCEKİ HABER

AKP'nin Meclis Başkanı Adayı, İsmet Yılmaz oldu

SONRAKİ HABER

Kobanê'de IŞİD'in rehin aldığı 80 sivil kurtarıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...