22 Haziran 2015 00:58

Savaş koalisyonuna karşı dayanışma ve barış

Paylaş

Çağrı SARI
İstanbul

Medya günlerdir AKP- MHP koalisyonuna dair kulis haberleri yapıyor. İddialara göre bakanlıklarda anlaşıldı sadece ufak tefek pürüzler var. Kulisler bu iddiayı tartışırken ne AKP’den ne de MHP’den yalanlama geldi. Parlamento içinden ve dışından ise olası AKP-MHP koalisyonunun ‘savaş koalisyonu’ olacağına değerlendirmelerini paylaşan siyasi parti temsilcileri, emek ve demokrasi güçlerine birliktelik çağrısı yapıyor.

AKP- MHP koalisyonu en çok ‘çözüm süreci’ konusunda endişe yaratıyor. Çünkü fiili olarak 2.5 aydır süreç durmuş durumda. MHP de kırmızı çizgi olarak çözüm sürecini işaret ediyor ve sürecin sonlanmasını istiyor. Suriye sınırında yaşanan gelişmelere de bakıldığında bu koalisyonun yeniden çatışma anlamına geleceği uyarıları yapılıyor. Gazetemize değerlendirmelerde bulunan HDP, CHP, Emek Partisi ve ÖDP temsilcileri bu koalisyonun baskıyı artıracağına savaş konseptini yeniden canlandıracağına işaret ediyor. 
HDP Milletvekili İdris Baluken, böyle bir koalisyonun Türk-İslamcı resmi ideoloji açısından, etnik mezhepçi anlayışın tekrar hakim kılınmaya çalışılması anlamına geleceğini vurgularken, CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu, koalisyonun çözüm süreci konusunda hükümetin ve Erdoğan’ın seçim sürecinde takınmış olduğu tutumun devamı anlamına geleceğini söyledi.  Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, emek ve demokrasi güçlerine düşen görevin mücadeleyi birleştirmek olduğunun altını çizdi. ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş ise, Gezi’de Kobanê’de hatta 7 Haziran seçimlerinde sağlanan, dayanışma ile belirli talepler etrafında ortak mücadeleye ihtiyaç olduğunu vurguladı.

SAVAŞ KONSEPTİNİ YENİDEN CANLANDIRMA

Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan ise bu koalisyon tartışmalarının sadece hükümet kuracak sayıyı tutturma tartışmaları olmadığına işaret ederek şöyle konuştu: “Sermayenin tüm kesimlerinin hükümete dair beklentileri vardır ve AKP-CHP, AKP-MHP, AKP ve dışarıdan destek vb. bu tartışmaların tarafıdırlar. Bu açıdan kurulacak bir AKP-MHP koalisyonunu siyasal gericiliğin en etkili iki temsilcisinin hükümeti olarak okumak gerekir. Böylesi bir ittifak zaten çok sınırlı olan hak ve özgürlüklerin daha da geri gitmesi anlamına gelecektir. Ayrıca MHP'nin kırmızı çizgilerinden birisinin çözüm sürecinin sonlandırılması olduğunu göz önüne aldığımızda. askıya alınan sadece grev. örgütlenme hakkı, basın ifade özgürlüğü, inanç özgürlüğü gibi haklar olmayacaktır. Aynı zamanda iktidarlarını sürdürebilmek için baskıyı artırma ve savaş konseptini yeniden canlandırma politikalarını olasılık dahilinde görmeliyiz. Hele Suriye'deki son gelişmeler bu olasılığı güçlendirmektedir. Kuşkusuz koalisyonun nasıl şekilleneceği uygulanacak politikalara dair verileri sunacaktır. 

BİZE DÜŞEN MÜCADELEYİ YÜKSELTME GÖREVİ

Ancak değişmeyen gerçeklik emek ve demokrasi güçlerinin var olan hakların korunması, genişletilmesi ve geliştirilmesi için otoriter ya da liberal fark etmiyor, bütün sermaye politikalarına ve gericiliğine karşı mücadeleyi birleştirme ve yükseltme görevi olduğunu söyleyebiliriz. Seçimlerde HDP etrafında bir araya gelen güçler başta olmak üzere tüm emek ve demokrasi güçleri böylesi ortak mücadele merkezini oluşturma ve geniş bir demokrasi cephesiyle mücadeleyi büyütme görev ve sorumluluğuyla karşı karşıyadır.

BALUKEN: ÇATIŞMA POLİTİKALARI ÜZERİNDEN SÖMÜRÜ DÜZENİ

HDP Milletvekili İdris Baluken olası AKP- MHP koalisyonunu “Türk-İslamcı resmi ideoloji açısından, etnik mezhepçi anlayışın tekrar hakim kılınmaya çalışılması”olarak değerlendirdi. Böyle bir koalisyonun Türkiye’nin demokratikleşme sürecini rafa kaldıracağını, çözüm sürecinin bitirilmek istendiğini ve savaş konseptinin konuşulması anlamına geleceğini söyleyen Baluken “Zaten AKP 2.5 aydır müzakere sürecini reddeden, demokratikleşmeyle ilgili tek bir adım atmayan ve darbeci barajların arkasına sığınan bir anlayış içinde  politika yürüttü. MHP de şart olarak çözüm sürecinin bitirilmesi ve savaşın tekrar başlatılması açısından görüşünü yansıtmıştı. Yüzde 13’lük siyasi partinin halk iradesini tanımadığını deklare etti. Dolayısıyla olası senaryonun hayata geçmesi durumunda, Türkiye’de çok sancılı ve sıkıntılı yeni bir dönemin karar altına alındığı sonucu çıkar biz bunu Türkiye’yi geriye götüren halklar arasındaki kutuplaştırma düşmanlaşma ve bu tema ile çatıştırma politikaları üzerinden bir sömürü düzeni kurmaya çalışan bir araç olarak değerlendiririz” ifadelerini kullandı.

HALKLARIN KAZANIMLARINA SALDIRI 

AKP- MHP koalisyonunun dış politikada özellikle Suriye ve Rojava açısından son derece tehlikeli planlamaların hayata geçirilmek istendiğine dair çok ciddi kuşkular uyandıracağını belirten Baluken, şöyle konuştu: “Özellikle Kürt düşmanlığı temelinde Rojava halklarının kazanımına yönelik yeni  bir saldırı konsepti ve bununla bağlantılı olarak demokratik Suriye cumhuriyetinin oluşması sürecine Türkiye’nin etnik milliyetçi ve mezhepçi bir hat üzerinden müdahil olması sonucu doğurabilir. Bu da  Suriye ve Ortadoğu’da son derece tehlikeli yeni bir serüvene sürüklenilmesi demek. Buna karşı demokrasi güçlerinin, barış yanlılarının ve Türkiye’de özgürlüğü savunan tüm kesimlerin bir araya gelmeleri önemlidir. İlkesel bir duruş etrafında halklarımızın demokratik geleceğiyle ilgili bu tehlikeli yaklaşımlara izin vermemeleri son derece önemlidir.” 

İdris Balıuken olası bir AKP-MHP koalisyonu için “Biz de halklarımızın 7 Haziran’da vermiş olduğu tarihi mesajı baz alarak, demokrasi barış ve özgürlükler etrafında kendi demokratik mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” dedi. 

HALKA EMEKÇİYE KARŞI KURULAN BİR KOALİSYON OLACAKTIR

ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş ise bu temellerin seçim öncesi atıldığını işaret etti. Alper Taş şöyle konuştu: “Özellikle Erdoğan’ın söylemleri çözüm sürecini zaten bitirdi, Kürt sorunu konusunda çözüm sürecinden müzakere sürecine geçme yaklaşımından uzaklaştırdı. ‘Kürt sorunu yoktur- çözülmüştür’ noktasına getirdi. Bunun temelleri zaten seçim öncesinde atılmıştı. Ayrıca, AKP, Cemaatle yaşadığı ayrılıktan sonra Cemaati tasfiye ettiği alanlara MHP kadrolarını yerleştiriyor. Bu anlamda da iş birliğinin ortada olduğu gözüküyor. Yolsuzluklar konusunda ise Bülent Arınç koalisyon protokolüne yazılmasa da mecliste gensoru ile Yüce Divan konusunun gündeme geleceğini söylemişti. Tek sorun var Erdoğan’ın yetkisinin Anayasal çerçeveye çekilmesi. AKP - MHP sosyolojik taban acısından ve zihniyet açısından birbirine uzak bir koalisyon değil. Dış politikada ise, MHP’nin ve AKP’nin özellikle PYD’nin hamlelerinden rahatsız olması MHP ile bölgesel koalisyon kurmasının önünü açıyor. Bunu tabanına anlatırken de ‘oyunu bozduk’ diyecek, ‘bölgedeki çıkarlar gereği AKP ile koalisyon kurduk’ diyecek.  

GEZİ’DEN KOABANÊ’YE DAYANIŞMA SÜRMELİ

Bu koalisyon mücadele edeceğimiz bir koalisyondur. Neolliberal politikaların devam edeceği, halka emekçiye karşı kurulan bir koalisyon olacaktır. Kürt sorununda devletçi politikalara dönülecektir ama bu politikanın savaş stratejisine dönüşeceğini  düşünmüyorum. Çünkü bu AKP ve MHP açısından risktir. Kürt hareketi bölgesel bir güç haline dönüşmüştür. Eskiden olduğu gibi PKK ile devletin silahlı güçleri arasındaki savaş değildir Göze alamaz. AKP MHP koalisyonu, CHP- HDP ve parlamento dışı sosyalist muhalefete Haziran isyanının ortak başlıkları etrafında birleşik bir mücadele zemini örgütleme fırsatı verir. Gezi’de Koabanê’de hatta 7 Haziran seçimlerinde sağlanan, dayanışma ilişkilerinin geliştirilerek birleşik muhalefet zemininde; Kürt hareketinden, sosyal demokratlara, sosyalistlere belirli talepler etrafında ortak mücadele geliştirme imkanı verir. Bu imkan değerlendirilirse solun daha da büyüyeceği sonuçlar ortaya çıkar. 

ERDOĞAN’IN SÜREÇLE İLGİLİ TAVRININ DEVAMI

CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu ise böyle bir koalisyonun çözüm süreci konusunda Hükümetin ve Erdoğan’ın seçim sırasında takınmış olduğu tutumun devamı anlamına geleceğini söyledi. AKP- MHP koalisyonunun “Türkiye’de çözümün uzun süre askıya alınacağı” anlamına geleceğini vurgulayan Bekaroğlu, “HDP’nin yüzde 13’ten sonra ne yapacağı merak konusuydu ve beklentiler Türkiye partisine dönüşmesiydi . HDP’nin  Türkiye’nin başkaca temel konularındaki çözümlere de katkı yapması bekleniyordu. AKP- MHP koalisyonu bu beklentiyi de zora sokar bence. Kürt siyasetinin Türkiyelileşmesi beklentisini zora düşürür. Ankara kulislerinde Türkiye’nin 90’lara dönme tehlikesi konuşuluyor. Bunlar tabii endişe verici. Umarız böyle bir şey olmaz. MHP böyle konuşur ama yaparken başka da yapabilir. Öcalan’ın yakalanması yargılanma ve idam tartışmaları sürecinde de seçimden önceki konuşmasıyla seçim sonrası tavrı farklıydı hatırlayacak olursanız.”

BAHÇELİ SUÇÜSTÜ YAKALANMA PSİKOLOJİSİNDE

“Biz baştan beri açık ifade ettik. Bu seçimde çıkan sonuca göre halkın yüzde 60’a yakını yeni bir hükümet istedi. Muhalefet hükümet kurmaya da yetiyor. CHP önce bunu tercih edelim dedi ve MHP ve HDP’yi belli çizgilerde bir araya getirmenin de barışa katkı sağlayabileceğini onarım planı uygulanabileceğini hesap etti. Bahçeli’nin nezaket kurallarını aşarak hakarete götürecek tarzı anlaşılır gibi değil. Genel Başkan bir temennide bulunmuş ve buradan hareketle sanki suç üzerine yakalanmış adam psikolojisiyle davranmıştır Bahçeli. Bu biçimde genel başkana saldırıyor. Bu da bana AKP koalisyonunu kurtarma hareketi gibi geliyor açıkçası” ifadelerini kullandı.

 

ÖNCEKİ HABER

'AKP-MHP koalisyonunda kaos planı yeniden devreye girer'

SONRAKİ HABER

Atina'da 'geri adım atmıyoruz' eylemi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa