21 Haziran 2015 04:53

Örgütlen(e)meseler de, yürü(ye)meseler de, bu hareket onların da hareketi

Bu yazıyı Evrensel Pazar okuyucularına geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiğimiz Türkiye’de Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Trans (LGBT) Bireylerin Sosyal ve Ekonomik Sorunları Araştırması’na ilişkin bilgi vermek ve araştırmanın LGBT’lerin örgütlülüğüne ilişkin sonuçlarını paylaşmak amacıyla yazmak istedik.

Paylaş

Dr. Volkan YILMAZ*
Dr. İpek GÖÇMEN**

Bu yazıyı Evrensel Pazar okuyucularına geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiğimiz Türkiye’de Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Trans (LGBT) Bireylerin Sosyal ve Ekonomik Sorunları Araştırması’na ilişkin bilgi vermek ve araştırmanın LGBT’lerin örgütlülüğüne ilişkin sonuçlarını paylaşmak amacıyla yazmak istedik.

Sosyal Politikalar, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD) ve Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu (SPF) adına 2014 yılında Türkiye’de LGBT Bireylerin Sosyal ve Ekonomik Sorunları Araştırması başlıklı bir araştırma gerçekleştirdik. Araştırmada LGBT’lerin sağlıktan eğitime, çalışma hayatından barınmaya temel sosyal haklar alanlarında karşılaştıkları zorlukları bilimsel yöntemlerle görünür kılmayı amaçladık. Araştırma sürecinde LGBT hakları aktivistlerinden oluşan bir danışma kurulundan, ülkenin dört bir yanındaki LGBT dernek ve oluşumlarından ve internet tabanlı LGBT arkadaşlık sitelerinden destek aldık. Araştırmanın anket bölümüne 2875 kişi katıldı. Araştırmanın niteliksel veri topladığımız saha aşamasında ise 10 şehirde (İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir, Gaziantep, Trabzon, Adana, Antalya, Mersin, Edirne) 200’ü aşkın kişinin katıldığı toplam 14 odak grup görüşmesi gerçekleştirdik.

LGBT’lerin cinsel yönelimleri ve/veya cinsiyet kimlikleriyle ilgili kendilerine, yakınlarına ve yabancılara açık olmadığı/olamadığı bir toplumda yaşıyoruz. Bu nedenle Türkiye’de yaşayan tüm LGBT’leri temsil yetisine sahip bir araştırma yapmak mümkün değil. Bu yüzden araştırma sonuçlarının Türkiye’de yaşayan tüm LGBT’leri temsil ettiğini iddia etmiyoruz, fakat araştırmaya katılanların demografik ve sosyoekonomik çeşitliliği ve sayısal gücü düşünüldüğünde  araştırma sonuçlarının ülkemizde LGBT’lerin yaşadığı sorunlara ilişkin önemli ipuçları sunduğu tartışılamaz. Araştırmanın sonuçlarını İstanbul LGBT Onur Haftası kapsamında 26 Haziran Cuma günü saat 15:30’da Salt Galata’da gerçekleştirilecek bir panelde kamuoyu ile paylaşacağız.

Öncelikle böyle bir araştırmanın yapılabilmesinin uzun yıllardır görünürlük ve var oluş mücadelesi veren lezbiyen, gey, biseksüel ve translar ile LGBT dernek ve oluşumlarının sayesinde mümkün olduğunu söylemeliyiz. Çok değil, beş sene öncesinde bile bu kapsamda bir çalışma yapmak ve bu kadar yüksek sayıda insana ulaşabilmek mümkün olmazdı. LGBT’lerin ve LGBT hareketinin cesareti ve mücadelesi Türkiye’de sessizliğe gömülmek durumunda bırakılan bir topluluğun üzerindeki perdeyi kaldırıyor. Biz de araştırmacılar olarak bu perdenin bir ucundan tutmayı toplumsal sorumluluğumuzun bir parçası olarak gördük.

Araştırmanın en önemli bulgularından biri, LGBT hakları aktivistlerinin uzun yıllardır altını çizdiği gibi LGBT’lerin toplumun her katmanında ve kesiminde olduğuna ilişkin. Araştırmaya katılanların yarısı öğrencilerden oluşurken diğer yarısı ise toplum içinde var olan birçok meslek grubundan. LGBT’ler memuriyetten, serbest mesleğe, hekimlikten gündelik işçiliğe kadar birçok meslek alanında varlar. Bir toplumsal kesim olarak LGBT’ler toplumun tüm çeşitliliğini, çelişkilerini ve çatışmalarını içinde barındırıyor. LGBT hakları hareketi olarak tarif etmeye çalıştığımız toplumsal hareket ise tabandan ve büyük oranda birbirinden bağımsız biçimde örgütlenmiş, ülkenin yirmiyi aşkın kentinde ve farklı üniversitelerde bulunan dernek, oluşum ve öğrenci topluluklarının gevşek bir birlikteliği. Fakat LGBT hakları hareketi örgütsel olarak gevşek bir birliktelik olsa da, aşağıda sunacağımız araştırma bulgularının gösterdiği gibi söylemde sağlam bir ortaklığa tekabül ediyor.

LGBT’LER VE LGBT HAREKETİ ARASINDAKİ İLİŞKİ

Her ne kadar özellikle Gezi protestolarına LGBT hakları hareketinin bileşenlerinin aktif katılımı sonrasında koca bir toplumsal kesime “LGBT’liler” adı takılıp sanki bu kesimin tümü doğuştan örgütlü ve muhalif bir kitle gibi yaklaşılmaya başlanmış olsa da, tabii ki LGBT’lerin tümünün muhalif kişilerden oluştuğunu ya da hareketin doğal parçası olduğunu düşünmek büyük bir yanılgı olur. Tam da bu noktada hareket ile LGBT’ler arasında nasıl bir ilişki olduğunu incelemek önemli görünüyor. Peki araştırmaya göre LGBT hareketi ile bu hareketin olağan tabanı (her ne kadar bu hareketin tabanı yalnızca LGBT’lerden değil, heteroseksizm karşıtı herkesten oluşsa da) arasında nasıl bir ilişki olduğu görünüyor?

Araştırmaya katılanların  sadece yüzde 18,4’ü (528 kişi) herhangi bir LGBT hakları derneği, oluşumu, öğrenci topluluğuyla ilişkili olduğunu belirtti. LGBT haklarına ilişkin herhangi bir gösteri ya da yürüyüşe hayatında en az bir kez katılmış olduğunu belirtenlerin oranı  ise yüzde 40,7 (1170 kişi). Buradan hareketle, LGBT hakları derneği, oluşumu, öğrenci topluluklarıyla doğrudan ilişkili olmayan önemli oranda LGBT’nin LGBT haklarına ilişkin gösterilere destek verdiğini görüyoruz. LGBT’ler arasında en çok bilinen dernek ise uzun yıllardır yayıncılık da yapan ve Türkiye’nin en eski LGBT derneği olan KAOS-GL. Araştırmaya katılanların yüzde 52,7’si (1515 kişi) KAOS-GL’den haberdar.

Fotoğrafa başka bir açıdan bakarsak, araştırmaya katılanların yüzde 58,4’ünün (1680 kişi) daha önce LGBT haklarına ilişkin herhangi bir gösteri ya da yürüyüşe katılmadığı ve yine neredeyse yarısının KAOS-GL’yi dahi tanımadığı ortaya çıkıyor. Bu sonuca rağmen, araştırmaya katılanların ezici bir çoğunluğu bugün LGBT hakları hareketinin temel taleplerine sahip çıkıyor. Örneğin Anayasa’da LGBT bireylerin eşit yurttaşlar olarak tanınması talebine desteğin oranı neredeyse yüzde 90 (2520 kişi), kamu çalışanlarına (polis, öğretmen vb.) LGBT hakları eğitimi verilmesi talebine desteğin oranı yüzde 90’ın biraz üzerinde (2543 kişi), açık kimlikli LGBT’lerin milletvekili ve belediye başkanı olmasına destek yüzde 87 civarında (2483 kişi). Bu sonuçlar en azından araştırmaya katılan LGBT’lerin yüzde 80’inden fazlasının örgütlü olmamasına ve yaklaşık yüzde 60’ının hayatında en az bir kez gösteriye katılmamasına rağmen, LGBT hareketinin söylem ve taleplerini  büyük ölçüde desteklediğini açıkça ortaya koyuyor. Bu durum LGBT hareketinin tüm bileşenlerinin bir başarısı olarak görülebilir.

Önümüzdeki hafta İstanbul LGBT Onur Haftası. Geçtiğimiz hafta ise Trans Onur Haftası, İzmir’de üçüncü Onur Yürüyüşü’nün ve Denizli ile Mersin’de ise ilk Onur Yürüyüşü’nün gerçekleştiği haftaydı. Bu araştırmanın bulguları bu haftalar ve yürüyüşlerin, LGBT dernek, oluşum ve öğrenci topluluklarının ve LGBT hakları çalışmalarına emek veren tüm aktivistlerin söylemleri içinde yer alan kişilerin sayısının çok ötesinde bir kitle için umut ışığı olduğunu ortaya koyuyor. Gel(e)meseler de, üye ol(a)masalar da, bu hareket onların da hareketi.

* İstanbul Bilgi Üniversitesi Sivil Toplum Çalışmaları (STÇM) ve Sosyal Politikalar, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD)
** Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu

ÖNCEKİ HABER

Çalışma hayatında LGBTİ gerçeğinin farkına varmak

SONRAKİ HABER

Kız mısın? Erkek mi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...