Gündelik hayatın pornografisi

Fevzi ÖZLÜER

Biraz sonra avlayacağı iki dağ keçisini evinde beslediğini gösteriyor bir fotoğraf karesinden. Başka bir karede ise sabah uyandığında, şehvetli bir gece geçirildiğini imliyor tüm nesnelerin duruşu, yataktan fırlatılmış yastıklar dahil. Öğlen yemeğinden hemen önce uzun ince elleriyle bir salkım üzümle besleniyor. Az sonra sayılı örneği bulunan spor arabalarının olduğu garajdan bir enstantane bizi bekliyor olacak. Akşam yemeğine hazırlanırken, pompalı tüfek koleksiyonunu barındıran çanta, poker pulları, birkaç deste dolarla bir fotoğraf daha. Dan Bilzerian, instagram hesabında teşhir ettiği fotoğraflarıyla neredeyse her gün boyalı Türk medyasının da kapak haberleri arasında yerini alıyor. Hayat hikayesi için farklı rivayetler var. Kimisi babası gibi bir silah kaçakçısı olduğunu, kimisi ise tüm servetini pokerdeki yeteneğiyle biriktirdiğini ileri sürüyor. Tüm anlarını fotoğraflayarak, gösterişli bir lüksün propagandasını yapıyor. Kimileri için kıskanılası bir hayatı var, kimileri için ise budalaca gösterişiyle bir taşralı imajı çiziyor. İnternet sayfasından ismiyle satılan şapkalara, tişörtlere falan bakınca bu adamın tam bir prodüksiyon olduğu izlenimi doğuyor. Gündelik hayatın pornografikleştirilmiş bir kurgusu Dan Bilzerian. İnstagram hesabındaki fotoğraflarında temas ve mesafe arasındaki gerilimi her daim yansıtan bir mekan kurgusu yaratılmış. Fotoğraflar, doğrudan sahiplenme hissini canlı tutmaya ve fakat sahiplenmenin de olanaksızlığına odaklanıyor. Amerikan gündelik hayatının sıradan bir aksesuarı olarak sunulan pompalı silahlar, hemen her fotoğrafta bedenin ayrılmaz bir parçası.  
HER ŞEYİN SEYİRLİK KILINMASI

Bir geyiğin kesik başının hemen yanında başka bir kadının elinde ve manivelası ayarsız. Yarısına kadar para dolu çantanın hemen ilerisinde duran sivri topuklar. Her şeyi bir meta mesafesine çeken bir temas olanağının yolunu açıyor Dan.  Aynı zamanda sergilenen nesnelerle hayal gücünün sınırlarına da egemen oluyor. Zenginliğin ne demek olduğunu tarifliyor. Zenginliğe ulaşmanın aracı olarak parayı gösteriyor. Zenginlik mümkün olduğunda sahip olunacak hayatın ne olacağını işaret ediyor. Tam da nesnelere teması mümkün kılan ve fakat bakan gözde mesafeyi de ören bu fotoğrafların estetize edilmiş şiddet dili aynı zamanda tüm yaşamlarımızı da sıradanlaştırıyor. Lüksün sunulması yoluyla, mevcut tüketim biçimimizin ve alışkanlıklarımızın hiç de öyle ciddiye alınacak bir yekun tutmadığını işaret ediyor. Tam da bu hal, tüketim toplumunun yeniden üretilmesine olanak sağlıyor ama aynı zamanda yeni tüketim toplumunun ancak gündelik dilin pornografikleştirilmesiyle mümkün olacağını işaret ediyor. Pop ikonlarından onu farklı kılan sanırım bu. Gündelik hayatın tüketim kültürü ekseninde yeniden üretilmesi, gündelik hayatın pornografikleştirilmesiyle mümkün. Her anın, her şeyin seyirlik kılınması, anın restorasyonu için her anın enstantane olarak sunulabileceğinin gösterilmesi ve bunun gerçekleşebileceğine kitlelerin ikna edilmesi.  

Tam da bu hal, gündelik olanın da daha fazla erkeksileştirilmesinin kapısını aralıyor. Şiddetin rutin bir enstantane alanı olarak sunulmasıyla birlikte, fotoğraf üzerinden bu gerçeğe yakınsayamayan ve verili düzen, normlar ekseninde şiddet gerçeğini yaşayamayan için de kapitalizm oyun alanları yaratmak zorunda. Yıllar önce, doğa korumacı bir arkadaşım Amerikan milli parklarında, av hayvanlarının bilgisayar oyunlarına nasıl entegre edildiğini anlatmıştı. Her yıl, avlanmak üzere üretilen yabanıl domuzlar, keçiler ve diğerlerinin yaşadığı orman stüdyosu içinde yüzlerce kamera kuruludur. Oturduğunuz yerden, bu milli parka abone olarak, elinizde bir joistik yardımıyla, bu avlanmaya hazır yaban hayvanlarına çevrilmiş silahları ateşleyebiliyorsunuz. Atış sayınız sınırlı.  Av kotanız içinde bu hayvanlardan avlayabilirseniz, size geyik ya da domuzunuz şoklanarak, paketlenip gönderiliyor.  

Pek tabii, aradan geçen on yıl içinde Afrika’da yerli avına giden avcı haberleriyle süslenmiş yer altı şiddet dili gün yüzüne çıkıyor ve Dan ile popülerleşiyor.  Şimdi Ortadoğu distopyasına akan batılı haberlerini anlamak pek ala mümkün hale geliyor. Dan gibilerin hayatını yaşama arzusu ve sonunda mutlak bir mutluluk vaadi.

Şiddet dilinin yarattığı bu erkeksilik tabi ki Sistine Şapeli’nin tavanını süsleyen “Adem’in Yaratılışı” tablosunda olduğu üzere, kutsal ve dünyevi olan arasına Rönesans kadar bile bir duvar örmüyor. Michelangelo’nun Adem ve Tanrı’nın elleri arasındaki mesafeyi görünür kılan ve fakat teması da olanaksızlaştıran bu tablosunu yapabilmeyi vaat ettiği gibi aynı zamanda bu tabloyu gerektiğinde yıkıp dağıtacak kadar dünyevi bir şiddet dili sunuyor bu prodüksiyon. Dan Bilzerian figürü ile işaret edilen gündelik hayatın dili tam da budur: “Sahip olabilirsin, yeter ki gücünü göster. Bunun için de silahını kullan. Boyun eğmediklerinde elini yükselt. Tıpkı bir poker oyuncusu gibi. Rekabet adrenalinini yükselttiğinde bunu senin gibi herkes beğenecek.”

Sonuçta otuz yaşında yüksek arzu dünyasında var olmak için 3 kez açık kalp ameliyatı olan bir set emekçisidir Dan. Ne bir poker ustası, ne de zenginler sınıfının asil bir üyesi. Burjuvazinin dünya halklarına attığı bir pot, erkekliğini izlemeye doyamayan bir porno oyuncusu. Lakin hepsi bu değil. Hepsi için bakınız; Kontrol f: Kadın cinayetleri ve kadına karşı şiddet…