20 Haziran 2015 00:55

İşçi olmadan hiçbir şeyler!

Paylaş

Vedat YALVAÇ
Bursa

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası tarafından 18’incisi düzenlenen “Bursa’nın en büyük 250 firması” araştırmasında Oyak Renault fabrikası 8 milyar 778 milyon  164 bin 547 TL ciro ile birinci sırada yer aldı. Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşları listesinde de 3. sıraya yükseldi. 

Renault işçilerinin 13 gün süren grevi bu büyümenin arkasındaki korkunç sömürüyü herkese gösterdi. İşçi ücretlerinde her geçen gün azaldığı Renault’da üretim ise sürekli artıyor. 2005 yılında 1 saatte 41 araç üreten Renault, şimdi bölümlerdeki işçi sayısını azalttığı halde 63 araç üretiyor. İşçiler, zamanla yarış içerisinde. Tuvalete gitmeye vakit bulamıyor. Yarım saat yemek molası, yemek öncesi ve sonrasında verilen 7.5 dakikalık molalar yetmiyor. İşçiler ihtiyaçlarını karşılarken öncelik sırası yapıyor. Sigara mı, tuvalet mi?... Çünkü hepsini bu süre zarfında yapması mümkün değil. 

BEL FITIĞI, YORGUNLUK...

Yoğun çalışmadan dolayı bel ve boyun fıtığı olan işçiler, eve gittiklerinde yorgunluktan uyuyakalıyor. Direniş sırasında bir işçi eşinin anlattıkları patronların büyümesindeki sırra işaret ediyor: “Benim eşim eve geldiğinde sürekli uyuyor. Ben de yalnızca benim eşim böyle diye kızıyordum. Ancak bu direnişle birlikte öğrendim ki bütün işçiler benzer durumu yaşıyormuş.”

İşçiler neredeyse her gün yaptıkları 4 saat fazla mesai nedeniyle günde 12 saat çalışıyor. Ailelerine vakit ayıramayan işçilerin bir çoğu boşanma aşamasına geldi. Bir işçi eşi bu durumu şöyle anlattı: “Benim 2 çocuğum var. Babasıyla parka gitmek istiyorlar. Ancak eşim yoğun çalışmaktan kaynaklı çocukların bu isteklerini yerine getiremiyor.” 

Eski işçilerle yeni işçiler arasındaki ücret farkı da her geçen gün büyüyor. Saat ücretleri arasındaki makas 15 liraya kadar çıkmış durumda. Asgari ücretle işe başlayan yeni işçiler, “Ben bu parayı kiraya mı vereyim. Mutfak masraflarına mı vereyim. Çocukların isteklerini mi karşılayayım” diyerek bu büyümeden kendilerine düşen payın verilmemesine tepkili. İşçilerin çoğu kredi kartları ve sağdan soldan aldıkları borçlarla ayakta duruyor.

DİRENİŞ GERÇEĞİ GÖSTERDİ

13 günlük direnişle ağır sömürü kadar işçi olmadan bir şey olmadığını da gösterdi işçiler. “Bu zenginliği kim sayesinde elde etmişler. İşçiler olmadan hiçbir şeyin olmadığını 13 günlük direnişimizde gördüler. Biz olmadan ister beyaz yakalı, ister altın yakalı olsun hiçbir şey olmuyor” diyen Renault işçisi, şöyle devam etti: “Bu paydan bize düşeni istiyoruz.” Bir başka işçi de, “Renault en zengin fabrika. Ama işçisi fakir” diye konuştu. “Biz her ay nasıl geçinirimin hesabını yaparken Renault, kârıma nasıl kâr katarım diye düşünüyor” diyen bir başka Renault işçisi, tepkisini şöyle dile getirdi: “Bu 13 günün kârını bize verselerdi istediğimizin çok üstünde zam alacaktık. Ancak onlar bunu yapmadı. Çünkü onlar kurdukları düzenin bozulmasını istemiyor. Eğer bugün bunu verirse, işçinin yarın daha fazlasını isteyeceğini biliyor. Bu yüzden zarar ettiği halde istediklerimizi vermiyor” diye konuştu.

MADEM AYNI GEMİDEYİZ...

Üretimin durduğu dönemde fabrika yetkilisinin gelerek “Arkadaşlar gemi batıyor. Hepimiz gideceğiz diye telaşa düştü” dediğini aktaran Renault işçisi “Madem aynı gemideyiz, madem biz olmadan bu gemi yürümeyecek ve batacak, o zaman bu işçinin istediklerini versinler” diye konuştu. İşçinin artık uyandığını ve haklarını alana kadar mücadelesini sürdüreceğini belirten bir başka işçi de, şunları söyledi: “Bunlar bizim sırtımızdan yıllardır para kazanıyor. Kârına kâr katıyor. Peki bizim payımıza düşen ne? Bir hiç... 2012’de benzer şeyler oldu. Öne çıkan 36 arkadaşımızı işten attılar. Biz o zaman arkadaşlarımıza sahip çıkamadık. Ama o günler geçti artık. Şimdi 1 arkadaşımızın dahi işten çıkmasına izin vermiyoruz. Biri giderse herkesin gideceğini biliyoruz artık.” 

ÖNCEKİ HABER

Avrupa’nın Yunanistan’la imtihanı

SONRAKİ HABER

A Milli Kadın Basketbol Takımı çeyrek finale yükselmeyi garantiledi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...