18 Haziran 2015 00:55

Kafkasör yaylasında boğaların barışması

Hayvanların dövüştürülmesine yönelik eleştirilerde büyük haklılık payı olsa da Kafkasör yaylasındaki boğa güreşlerini İspanyadakilerle kıyaslamak haksızlık olur. Görüştüğümüz tüm Artvinliler bu güreşleri “boğaların döğüşmesi değil barışması” olarak tarif ediyorlar.

Paylaş

Özer AKDEMİR
Artvin

Artvin şehir merkezine 10 kilometre uzaklıktaki Kafkasör Yaylası bu yıl 35 kez Artvin Turizm ve Kültür Sanat Festivali’ne ev sahipliği yaptı. Dağların başındaki dumanların bir yaylaya inip bir doruğa yükseldiği 1250 metredeki bu yeryüzü cennetinde Artvinliler geleneksel boğa güreşlerini seyrettiler.

BOĞALARIN BARIŞMASI

Boğa güreşleri deyince akla İspanya’daki o kanlı, şiddet görüntüleri gelecektir. Her ne kadar hayvanların bu tür etkinliklerle böyle karşı karşıya getirilmesine yönelik eleştirilerde büyük haklılık payı olsa da Kafkasör yaylasındaki boğa güreşlerini İspanyadakilerle kıyaslamak haksızlık olur. Görüştüğümüz tüm Artvinliler bu güreşleri “boğaların döğüşmesi değil barışması” olarak tarif ediyorlar. Anlattıkları öykü şu; “Yayla zamanı çevre köylüler yaylaklardan eşit yararlanabilmek için aynı zamanda yaylaya çıkarlar. Bu göç sırasında hayvan sürülerindeki boğalar karşı karşıya gelirler. Hayvanlar iç güdüleriyle lider olmak için birbirleriyle karşılaşırlar, tartarlar. Bazen boynuz boynuza olur bu tartma ve tanışma merasimi, bazen bir iki bakış, toprak eşinmesi yeter. Bir boğa sürünün liderliğini alır bu tanışma sonrasında ve bir sene boyunca bir daha bu lideri diğerleri de kabul ederler”.

ARENADA BOYNUZ SESLERİ

Boğa güreşleri Kafkasör Arena denen çevresi tribünlerle kapatılmış bir sahada yapılıyor. Yaklaşık 200 yıllık bir geleneği var bu güreşlerin. Boğa sahipleri boğalarını bu yarışa hazırlamak için çok büyük bir çaba içerisine giriyor. Çocukları gibi ilgilendikleri, üzüm, kuru incir, fıstık içi gibi enerji verici besinlerle besledikleri boğalarının düzenli bakımlarını da yapıyorlar. Günde en az üç saat antreman yaptırıldığı söyleniyor boğalara. Festivalden önce, boğaların güreşlerde zarar görmemesi için “padok” denilen alanda boynuzları törpülenerek köreltilir. Arenaya çıkarılan boğalar karşılaşmak istemezse genelde zorlanmıyor. Ama bizim izlediğimiz güreşlerde beş dakikadan sonra ‘Boğalarınızı teşvik edin’ anonsu geliyor ve boğa sahipleri boğalarını birbirine yaklaştırmak için çeşitli hamleler yapıyor. Kafa kafaya gelen, zaman zaman boynuzlarının sesi tribünlere ulaşan boğaların bu mücadelesi birkaç dakika ya da birkaç saniye sürüyor. Bir boğa arkasını dönüp çekildiğinde hemen araya girilip öbür boğa uzaklaştırılıyor. Güreşler deste (350 kg), ayak (351-410 kg), büyük orta (481-560 kg), başaltı (561-650 kg) ve baş (651-760 kg) kategorilerinde yapılıyor.

Bu yıl ülkenin çeşitli yerlerinden gelen ellinin üzerinde basın mensubunun izlediği güreşlerde boğalar kadar güreşleri sunan spikerin sunumu da dikkat çekti. Gazeteciler, güreşleri en az seyirciler kadar merak ve heyecanla izlerken ilginç görüntüleri de kaçırmamaya gayret etti. Duruşu ile sanki gazetecilere poz veren Mühittin adlı boğanın final yarışmasında elenmesine üzülenler arasında azımsanmayacak kadar gazeteci de vardı.

ARTVİN EKO TURİZMİN BAŞKENTİ OLACAKSA

Festivalle ilgili gazetecilere bilgi veren ve onların sorularını yanıtlayan Artvin Belediye Başkanı Mehmet Kocatepe, kent olarak gelişme hedeflerini anlatırken turizme özellikle ekoturizme büyük önem verdiklerini söyledi. “Artvin’i ekoturizmin başkenti yapmak istiyoruz” diyen Kocatepe’nin bu hedefin önündeki en önemli engeller olan HES projeleri ve festivalin yapıldığı yere 8 km uzaklıktaki Cerattepe’deki altın madeni çalışmaları ile ilgili çok fazla yorum yapmaması da dikkatlerden kaçmadı. AKP’nin enerji-maden politikalarının en önemli uygulama alanlarından birisi haline getirilmek istenen Artvin’deki bu HES ve maden çalışmaları iktidar partisinden belediye başkanı seçilen Kocatepe’nin başını çok ağırtacağa benziyor. Çünkü, eğer Artvin’in ekoturizmle gelişmesi hedefleniyorsa kentin içine kadar giren barajlar ve sayısı 160’ı bulan HES projesine karşı durmak şart. Hele hele kente 10 kilometre uzaklıkta, su havzalarının üzerinde, zümrüt gibi ormanlık bir alanda siyanürle altın işletmeciliğinin adının dahi anılması ekoturizm hayallerinin başlamadan sönmesi anlamına gelir.

ÇAŞUR

Boğa güreşlerinin yapıldığı Kafkasör Yaylası’ndaki geniş düzlüğün çevresi çadırlarla kaplanmıştı adeta. Kimi, festival boyunca burada konaklamak için çadırını kurmuşken, kimi de ürünlerini satmak için tezgah açmış. Genelde et ağırlıklı yiyeceklerin yanı sıra, yöresel giysiler, şapkalar, atkılar, süs eşyaları, otlar gibi onlarca çeşidi bulmak mümkün bu çadır dükkanlarda. Satıcılar, halk güleryüzlü, fiyatlar uygun. Bazı çadırların üzerinde yazan “çaşur bulunur” yazılarını merak edip sorduğumuz çaşurun o bölgelere özgü turşusu, kavurması yapılan bir tür dağ bitkisi olduğunu öğreniyoruz. 

ÖNCEKİ HABER

Bahçeli'nin 'Dersim' sözlerine kınama kararı

SONRAKİ HABER

Davutoğlu'ya göre IŞİD ile PYD işbirliği içinde!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa