17 Haziran 2015 00:52

Dans ettiren belgeseller

Paylaş

Gösterimleri devam eden Documentarist Belgesel Festivali’nin özel gösterimleri de heyecan verici temalarla kurulmuş. Bunlardan biri de “Müzik Ve Dans Belgeselleri” başlığı altında toplanan belgeseller.

50 Konserde Devriâlem, Aramızdaki Yıldızlar, Bir Milyon Adım, Daha Duyarlı bir Evren-Kajsa Grytt Hakkında Bir Film ve İdil Biret: Bir Harika Çocuğun Portresi’nin içinde olduğu toplam 11 filmden oluşan seçki, portreler ve eserlere dair çekilmiş filmlerden oluşuyor. 

50 KONSERDE DEVRİÂLEM

Hollanda’nın en önemli belgeselcilerinden sayılan Heddy Honigmann’ın Around The World in 50 Concerts (50 Konserde Devriâlem) adlı filmi ile yapılacak. Hollanda Kraliyet Orkestrasının dünya turnesi sürerken, insanlığın yarattığı en yüce değerlerden klasik müziğin muhtelif romantik tınıları eşliğinde gezegendeki hazin manzaralara da göz atıyoruz. Film, 17 Haziran’da TAK’da görülebilir. 

DANS ARZUSU

Zamanın en çok yönlü ve başarılı dans sanatçılarından biri olan Flaman-Faslı Koreograf Sidi Larbi Cherkaoui’nin bir portresi. Belgesel onun tüm Avrupa’da seyahat edişini izler; geniş farklılıklara sahip çeşitli dans stillerini yaratışını ve icra edişini izlerken o da bir iç monolog halinde konuşarak bu bastırılamaz dans etme isteğinin altında yatanları anlatır. Faslı Müslüman bir baba ile Roman-Katolik Flaman bir annenin oğlu olarak bir sanatçı olacağı hiç de belli değildir. Sidi Larbi Cherkaoui küçüklüğünde Madonna ve Michael Jackson’un kliplerindeki koreografileri taklit ederken dansın ona kendini ifade etme sorunları ile baş etme fırsatını verdiğini keşfeder. Böylece sanatla dolu bir yaşamı koşulsuz biçimde seçmiş olur. Bu ona mutluluk verir ama baskın bir insan olan babası ile sonsuza dek kopmasına neden olur. Yine de iki kültürde büyümek, yarattığı dansın zengin kaynağı olmaya devam eder. 

Film 18 Haziran’da Ses Tiyatrosunda izlenebilir.

İDİL BİRET: BİR HARİKA ÇOCUĞUN PORTRESİ

Yönetmenliğini Eytan İpeker’in yaptığı İdil Biret: Bir Harika Çocuğun Portresi de “Müzik Ve Dans Belgeselleri” bölümünde gösteriliyor. İdil Biret’in müzik kariyeri Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye verdiği konserle başladı. Henüz 5 yaşındaydı. Adına çıkarılan özel bir yasayla, bir anda kendini Paris’te, tanımadığı bir şehirde, katı bir müzikal eğitimin içinde buldu. Hayatı pek çok efsanevi piyanistle kesişen Biret için Arthur Rubinstein “Çalışını ilk duyduğumda gözlerimden yaş geldi’’ diyecekti. Biret ise her şeyden kaçıp uzaklara gitmenin hayalini kuruyordu. Çocukluk resimlerinden atonal doğaçlamalarına, İdil Biret’in kendine özgü enerjisi halen gizemini koruyor. 

Yönetmen Eytan İpeker, Bu belgeselde hedefinin “İdil Biret’in kişisel ve samimi bir portresini yapmaktı. Evini dolduran kedi heykelleri bu anlamda önemli bir ipucu oldu. Meraklı olduğu kadar mesafeli gözlerle dünyaya bakan kediler” diyor.

MÜLTECİ, İŞTE BURADAYIM

Bu seçkide yer alan bir film de Kongolu Reggae Müzisyeni Enzo Ikah’ın hikayesini anlatan Mülteci, İşte Buradayım (Refugee, Here I Am, 2014).

İstanbul’da mülteci olarak yaşayan Enzo Ikah, şarkılarını savaşlara, sosyal adaletsizliğe, ırk ve din ayrımcılığına karşı söylüyor; reggae müziğin evrensel bir dil, mesajını iletmesini sağlayan bir araç olduğunu ifade ediyor. 

Enzo, Kongo’yu politik nedenlerden dolayı terketmek zorunda kalmış ve 3 yıldır İstanbul’da yaşıyor. Yaptığı müziği dub-reggae-african olarak tanımlarken, her seferinde şarkılarının sevgi ve barış hakkında olduğunun altını çiziyor. “Nefrete hayır, sevgiye evet diyebilmemiz gerekiyor! Ben şarkılarımda bunu yapıyorum.” Ona göre hayallerini gerçekleştirmek bir kararlılık meselesi “Askerler ülkelerinin topraklarını korumak içindir / askerlerin düşmanları kendi ülkelerinin sivilleri değildir / Askerler sivilleri öldürmeyin / Bazen suçlu olmamak için bir askerin emirlere uymaması iyidir/ Disiplin ordunun anası dense de” “Le Soldat Voyou” ( Vahşi Asker)  şarkısında böyle diyor sanatçı. Şarkısını bir canlı yayın programında söyledikten sonra tutuklandı ve 10 yıl hapse mahkum edildi. Bu sırada, eleştirdiği yozlaşmış sistem Enzo’nun lehine işledi ve askerlere rüşvet vererek kaçmayı başardı. Aslında amacı Paris’e gitmekti ancak uçak İstanbul aktarmalı olduğu ve transit vizesi olmadığı için Türkiye’de kaldı.

İstanbul’da para kazanabilmek için hamallık yapmaya karar veren Enzo, ilk işinde bir müzik dükkanına denk gelir. Dükkan sahibinin ona bir gitar hediye etmesiyle o da müzik kariyerine geri döner. İstiklal Caddesi’nde gitar çalarken birçok müzisyenle tanışır. Bir süre Tanzanyalı arkadaşı Bob ile, bir süre de devrimci marşları ska-dub-reggae tarzlarında yorumlayan Bandista adlı Türkiyeli grupla birlikte çalar. 
Enzo’nun bu kararlılığı işe yaramış. 2012 yılında  “Red, Black & White” adlı albümünü yayımlayan sanatçı, Gezi direnişinde de parkta konserler verdi. Enzo Türkiye’de ‘asylum seeker’ statüsünde kalıyor. Yani BMMYK’ye başvurusunu yapmış. Ama İstanbul’a yanlışlıkla gelmiş olsa da şimdilik hayatından memnun olduğunu ve zaten BM’ye de güvenmediğini söylüyor. 

Enzo Ikah’ın hikayesini izlemek için bugün saat 17.00’de Salt Beyoğlu’ya uğramalısınız. (KÜLTÜR SERVİSİ)

ÖNCEKİ HABER

Oyuncu İnceleme: Joel Campbell

SONRAKİ HABER

‘İş ekmek özgürlük’ diyerek yola çıktık

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...