8 Ocak 2007 00:00
EMEK DÜNYASI
MİT Müsteşarı Emre Tanerin ulus devletin tehdit altında olduğu merkezli açıklaması elbette ki çok dikkat çekicidir.
MİTin kuruluşunun 80. yılı bahane edilerek yapılan açıklamanın her şeyden önce, MİTin de Genelkurmay gibi, artık bir iktidar ortağı gibi davranacağı, açıklamalarını kamuoyuyla paylaşacağı tartışmalarına (MİTin bu tutumu, devlet disiplinine önem verenlerce doğru bulunmuyor) yol açarken öte yandan bu açıklamaların hükümete karşı, Genelkurmayın desteği ile yapıldığı iddialarını da gündeme getirdi.
İlk bakışta, kızılelmacı çevrelerden MHPye, CHPden Genelkurmaya kadar uzanan geniş bir yelpazenin; Türkiye tehdit altında, Lozana karşı Sevr dayatması yapılıyor, Kerkük-Musul bizimdir iddialarıyla Emre Tanerin açıklamalarının uyumluluğuna bakıldığında, bu açıklamanın arkasında Genelkurmayın bulunduğunu söyleyenler haklı görülebilir. Ancak bu, çok kolaycı bir açıklamadır. Çünkü son günlerdeki gelişmelere bakılırsa, gerçeğin daha derinde olduğu görülür.
Erdoğanın son aylarda adım adım milliyetçi bir çizgiye yöneldiği gözleniyordu. En son, Başbakan Erdoğanın; Kürt sorunu yok, terör sorunu var, Ben Rizeliyim karım Siirtli, iyi de geçiniyoruz teranesine geri dönmesi, sokakları klasik ırkçı-şoven partilerin afişlerine bile rahmet okutacak bir fotoğraf ve Kurban olam ayına yıldızına sloganlarıyla doldurtması ve nihayet; Saddamın idamından sonra; Artık öncelikli işimiz AB değil Iraktır açıklamalarıyla birlikte düşündüğümüzde, MİT Müsteşarının açıklamasının hükümete karşı bir açıklama olduğunu söylemek çok zordur. Tersine açıklamanın ruhunun hükümetin yeni yönelişiyle örtüştüğü söylenebilir.
Burada hükümet açısından sorun olan; belki, Başbakana bağlı bir müsteşarın böyle, devlet geleneği ile bağdaşmayan çıkışı olabilir. Eğer Genelkurmayla bir bağlantısı varsa o da; hükümetin bu yeni yönelişinde adımlar atması, hükümeti kamuoyu önünde bağlamak için yapılmış bir teşvik olması için Emre Taneri cesaretlenmiş olabileceğidir. Çünkü; son açıklamalarıyla, AKP Hükümeti ve Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, muhtemel bir müdahalenin hedefi olmaktan kurtulmak (aynı zamanda genel seçimde milliyetçi yükselişten pay almak) için milliyetçiliğe yönelen bir manevra başlatmıştır. Böylece AKP, milliyetçi partilerin güç odaklarıyla aynı platforma geçerek, hedef olmaktan çıkmayı amaçlamaktadır.
Öte yandan eğer Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi bir müdahale olacaksa, bu müdahalenin muhtemel biçimi, Iraka yönelik bir askeri operasyonla ya da Irakta askeri görevler üslenmekle olacaktır. Burada hükümetin, hızla pozisyon değiştirerek; yöneldiği milliyetçi çizgiyle uyumlu olarak, Iraka yönelik askeri güç kullanmayı da içeren harekatın başına geçmesi; hem atmak zorunda kalabileceği geri adımlara hem de ileriye doğru yapacağı hamlelere gerekçe yaratmayı da kapsamaktadır.
MİT Müsteşarının açıklaması; Irakta, işgalin ilk döneminde, çuvallanma hadisesine kadar sıkça lafı edilen kırmızı çizgiler stratejisine geri dönüş olarak da yorumlanabilir. Çünkü; son günlerde söz dönüp dolaşıp; Kerkük sorununa gelmektedir. Buna ABDnin, Irakta strateji değişikliğine yönelme hazırlıkları, Türkiye ile ittifakını yenilemek için yeni girişimlerin gündeme gelmesi (bu arada Kerkük sorununu konuşmak için Genelkurmay Başkanının yeniden ABDye gideceği haberleri de var) ve Türkiye olmadan ABDnin bölge sorunları içinden çıkamayacağı gibi görüşlerinin giderek ağırlık kazanması da göz önüne alınması gerekir.
Bu toplam açısından bakıldığında; MİT Müsteşarının açıklamasını ABDnin strateji yenileme sürecinde yapması da ayrıca değerlendirilmesi gerekir.
1 Mart Kararnamesinin aşılarak Türkiyenin Irakta ABDnin pis işlerini üstleneceği bir kıvama ve pozisyona gelmesi sürecinde bu yükselen milliyetçiliğin ABDnin stratejisine eklenmenin bir dayanağı olması şaşırtıcı görülmemelidir. Bu yüzden de Emre Tanerin açıklamasını hükümet ve Genelkurmay arasında yeni bir kapışmadan (bir kapışma boyutu olsa da) çok; Hükümet-MİT-Genelkurmay üçlüsünün; birleştirici zamkı Türk milliyetçiliği olan ve yakın hedefi de ABD stratejisiyle uzlaşma ve uyum sağlama hamlesi olarak değerlendirmek daha gerçekçi olur.
İhsan Çaralan
Evrensel'i Takip Et