26 Ocak 2007 01:00
GERÇEK
Diyarbakırda haftalardır bir grev var. Akyıl Tekstil Fabrikasının işçileri, kahramanca bir mücadele yürütüyorlar. Kar-kış, yokluk-yoksulluk, patron dalaveresi, polisin baskıları demeden, -20 derecede açık alanda nöbet tutarak grevlerini sürdürüyorlar.
Patron, grevin başından beri yasalara uymuyor; önce kaçak, şimdi de yaşı küçük işçi çalıştırıyor. Yani iş yasalarını ihlal ediyor. Ama ne Çalışma Bakanlığının yetkilileri ne de yerel yöneticiler, işçilerin şikayetlerini dikkate almıyor. Aynı yetkililer; -işçiler uğradıkları haksızlığı kamu oyuna duyurmak için yürüyüş yapmaya kalkınca- emniyet güçlerini işçilerin karşısına dikiyorlar: Durun, yürüyemezsiniz, yürümeniz şu şu yasalara aykırı!..
Ya patronun Grev ve Toplusözleşme Yasasını çiğnemesi; yetmeyip İş Yasasının çeşitli maddelerini ihlali?.. Bunlar, Diyarbakırın yerel yöneticilerini de Çalışma Bakanlığının, iş yasalarının uygulanmasını denetlemekle yükümlü görevlilerini de hiç ilgilendirmiyor!
Başka?..
Örneğin fabrika önünde baraka ya da grev çadırı kurmak da yasalara aykırı! Çünkü 12 Eylül cuntasının şefleri, patronlarla baş başa verip grevle ilgili sınırlamalar getirirken işçilerin, grev çadırı ya da işyeri yakınına, grev süresince toplu olarak barınabilecekleri baraka vb. kurmasını yasaklamışlar. İşte bu yasak, aradan çeyrek yüzyıla yakın bir zaman geçmiş olduğu; Anayasanın onca maddesi, onca yasa ABye uyum adı altında değiştiği halde, bu Grev ve Toplusözleşme Yasası, cuntanın yaptığı gibi durmaktadır. Anlı şanlı sendika liderleri de bu yasadan hoşnutsuz olduklarını gösterme zahmetine bile katlanmadan, yerlerinde oturmaktadırlar.
İşte Akyıl işçileri, sadece patrona ve emniyet güçlerine değil aynı zamanda bu çağdışı yasalara, dondurucu soğuğa, vicdanı nasırlaşmış bürokratlara, aymaz sendika bürokrasisine karşı da savaşmaktadırlar!..
Ancak bu büyük güçler karşısında, sadece Akyıl işçilerin kahramanlığı yeterli midir?
Belki Akyıl işçileri, kendi başlarına da patronu dize getirirler. Bugüne kadar bunu yaptılar ve Diyarbakırın tarihinde görülmedik bir biçimde, önlerindeki devasa engelleri aşarak sendikalaşma başarısı gösterdiler. Birliklerini korurlarsa, Akyıl patronunu ve yandaşlarını bir kez daha yenilgiye uğratabilirler. Ancak olup biteni Diyarbakırın sendikaları, ilerici ve demokrat çevreleri böylesi soğukkanlılıkla seyredip Canım Akyıl işçileri bunu da başarır rehavetine düşerlerse; bugünkü rahatlarını bozmazlarsa, Akyıl işçilerinin kazanması zorlaşacağı gibi Diyarbakır emek mücadelesi de çok şey kaybeder. Onun içindir ki bugün sendikalar, örgütlü işyerleri ve ilerici demokrat siyasi çevreler; Akyıl işçilerinin mücadelesine sadece söz-gönül desteğini bırakıp gerçek bir destek vermek durumundadırlar.
Evet, TEKSİF Sendikasının Diyarbakırdaki temsilcisi, canla başla çalışıyor; sendika şubeleri, yöneticileri, belki bir ölçüde çeşitli siyasi çevreler de Akyıl grevine destek veriyorlar. Ama bu destek, gerçek; yığınların, sendikaların gücünü gösterecek eylemlerle desteklenemezse çıtanın altında kalacağı için işe yaramaz, yaramamaktadır. Bu yüzden de Diyarbakırlı sendikacılar, Akyıl grevini destekleme yükümlülüğünün altındadırlar!..
İ. Sabri Durmaz
Evrensel'i Takip Et