7 Şubat 2007 01:00
entelektüel cemaat
Sabri salâyı duyuverince hareketlendi. Zücaciyenin dip bölmesindeki lavaboda aptes alıp yola koyulacaktı. Bu hafta da üniversitenin oradaki camide kılayım bakalım, diye geçirdi içinden. Her hafta başka camide kılmayı adet edinmişti. Dükkan kapısına Cumaya gittim, dönücem yazan tabelayı asıp kapıyı çekti.
Aylardan Şubat olmasına rağmen her yer günlük güneşlikti. Sabrinin yüreği huzur doldu. Gelir vergisi beyannamesini de geciktirmemek gerek diye geçirirken içinden, üniversitenin dibindeki camiye varmıştı bile.
Avluda cemaat öbekler halinde çimenlere yayılmış sohbet ediyordu. Sabrinin hoşuna gitti bu kalabalık, aralarında üniversitelilerin de olduğu bir gruba yaklaşarak selam verdi. Hararetli sohbet iki saniyeliğine kesildi. Sabri meclise buyur edildi. Abone olduğu günlük ılımlı İslamcı gazeteyi altına koyacaktı, vazgeçti. Bağdaş kurup sohbeti dinlemeye koyuldu.
Amerikanın Kyoto protokolünü imzalamamasının altında yatan neden de işte bu. Çıraklarına ters yani. diye tamamladı sözünü geniş alınlı adam. Ne Kyotosu, ne protokolü? Bu güzel günde bunlardan bahsetmenin alemi neydi... Üstat diye seslendi ayakta duran uzun saçlı, top sakallı genç. Elinde bir dosya tutuyordu. Üstat! Thomas Moreun Ütopyasının özetini çıkardım. Disketin içinde. dedi ve elindeki disketi geniş alınlı adama uzattı. Adam gence teşekkür ederek disketi aldı.
Sabri bir süre sonra müsaade isteyip kalktı. Önlerden bir yer kapayım diye düşündü. Avludaki sohbetten canı sıkılmıştı. Başka bir grubun yanından geçerken kulağına şu sözler çalındı: Peki size soruyorum, artı değer haram mıdır, değil midir? Artı değer mi? O da neydi ki? Haramdıysa Sabri bunu niye bilmiyordu?
Nihayet namaz başladı. Ama o da nesiydi? İmam, avluda gördüğü o geniş alınlı adamdı. Namaz kılındı, tespihler çekildi, dualar edildi. Sabri koşar adım dükkanına gitti. Kapıyı açıp Cumaya gittim, dönücem tabelasını söktü. Televizyonu açtı. Televizyonda Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu konuşuyordu: Dil bilen, yüksek lisans yapmış başimamlarımızın, entelektüel cemaati olan camilerde görevlendirilmesi uygulaması, pilot bölgelerdeki camilerimizde başlamıştır. Mesela anlaşılmıştı. Sabri megafona basarak kendine bir orta kahve ısmarladı. Kahvesini içerken içinden Bir daha da gidersem o camiye iki olsun diye geçirdi.
M. Öner
Evrensel'i Takip Et