16 Şubat 2007 01:00

GÜNCEL


Önce Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, arkasından Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ ın ABD’ye gitmesi ve İsrail Başbakanı Olmert’ in Türkiye’ye gelmesi Türkiye’nin Kuzey Irak’a operasyon yapılması konusunun tartışıldığı izlenimini veriyor.
Olmert’in verdiği demeçte Türkiye’nin sınır ötesi operasyon yapmasına destek veren sözleri ise ilginç.
Diğer taraftan Koordinatör Edip Başer’in Barzani ile görüşebileceğine dair sözlerinin eleştirilmesi de sınır ötesi operasyon için bir kararlılık gösterisi gibi görünüyor.
Dışişleri Bakanı ve Genelkurmay Başkanı’nın ABD’den sınır ötesi operasyon için ne yanıt aldığını bilmiyoruz ama başta Hürriyet Gazetesi olmak üzere operasyona kamuoyunu hazırlama girişimleri başlatıldı. Hürriyet Irak’a girilsin mi diye anket düzenliyor. Büyük ihtimalle girilsin oyu fazla çıkacaktır.
Geçen sene bu zamanlarda da aşağı yukarı aynı konuları tartışıyor ve yazıyorduk. Kandil Dağı’ndaki PKK’lilerin bir af ya da benzeri formülle mi dağdan indirileceği yoksa sınır ötesi operasyonla dağdaki kampların dağıtılacağı tartışmaları yoğunlaşmıştı. Bir senedir ikisi de gerçekleşmedi.
Askeri otoriteler Kandil Dağı gibi büyük ve doğa koşulları açısından olumsuz bir alana askeri harekat düzenlemek için çok büyük sayıda askere ihtiyaç olduğunu ve böyle bir harekatın kısa sürede başarılamayacağını söylüyorlar. Yani, Kandil Dağı’ndaki kampların dağıtılması için iki yüz, üç yüz bin askerin en az altı ay sürecek bir askeri harekat gerçekleştirmesi gerekiyor. Böyle bir harekat dünyanın ve Ortadoğu’nun bugünkü siyasi koşullarında mümkün müdür? Olumlu yanıt vermek zor.
Sınır ötesi operasyon zor ise, bu diplomasi trafiği ve çabalar muhtemeldir ki, Barzani’ ye gözdağı vermek, ABD ve İsrail’in Barzani’ ye ve PKK’ ye baskı yapması için onları iknaya çalışmaktır. Yani, son birkaç senedir yapılanların daha yüksek sesle tekrarlanmasından ibarettir.
Eğer durum böyle ise, içerde de yumuşama, barışın güçlenmesi, demokratikleşme için atılacak adımlar vs. beklemek iyimserlik olacaktır.
Türkiye’nin kuruluşundan bu yana hiçbir dönem bu kadar risk altında olmadı tespiti ve tehlikelerin dinamik güçlerce bertaraf edileceği savı ne anlama geliyor ve Genelkurmay Başkanı’nın telaffuz ettiği “dinamik güçler” kimlerdir? Bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Fakat, bu koşullarda, barış isteyenlere daha çok görev düşeceği aşikar.
Kamil Tekin Sürek

Evrensel'i Takip Et