satış da düşmeseydi ‘tam süper’ olacaktı!

Kim tahmin edebilirdi ki dedemizin beyaz atlet altına giydiği çizgili pijamasının yeniden talep patlaması yaratacağını! Ama o zamanlar giyemedik diye içimizde kaldığından mı, yoksa bir önceki ‘göz ağrımız’ Polat Alemdar’ın kat kat takım elbiselerinin altında rahat edemediğimizden midir nedir, Gaffur’un Sümerbank pijamaları yok sattı. En lüks mağazalardan kaldırım tezgahlarına kadar kapış kapış giden pijamalar Çin ile rekabetten bitap düşmüş tekstil sektörümüze kısa süreli de olsa taze bir nefes oldu!
Kısa süreli diyoruz, memlekette herkes bir tane pijama edindiğinden de olabilir, satışlar geçtiğimiz haftadan itibaren düşmeye başladı. Kimi semt pazarcıları bu durumu “çabuk tükettik yeni karakterler bekliyoruz” şeklinde açıklarken, kimi de geçtiğimiz hafta dizinin tekrar bölümü yayınlanmasına bağladı! İstanbul Fındıkzade pazarcılarından Erol Fırat’a göre ise, “Peker Açıkalın, Mehmet Ali Erbil ile polemiğe girdi satışlar ondan düştü abla!”
Gaffur ile Aslı
Erol, günde 15 “Gaffur pijaması” satıyor. Kendisi işten akşamları geç çıktığı için diziyi fazla izleyemiyor ancak arkadaş çevresinde Guffur taklitleri yapan, konuşmalarında Gaffur’un sözlerini kullanan çok. “Niye tuttu bu kadar?” sorusuna Erol’un yanıtı, “Makarasından tutuldu Cem Yılmaz gibi” oluyor. Diğer yanıtı ise kapıcı oğlunun zengin kıza olan imkansız aşkının konu alınması. Malum, aşkın imkansız olanı popüler. Erol’a göre de Leyla ile Mecnun’dan “biraz farklı” da olsa Gaffur ile Aslı’nın kavuşmayacakları baştan belli aşkının da diziye ilginin artmasında etkisi var.
Herkes deli!
Sohbetimize hemen arka tezgahtan paçasını sıyırıp çizgili pijamasını göstererek ani şekilde dahil olan Yusuf’a göre ise, “eskiye özlem” var. Bu arada Yusuf’un pijaması Gaffur’unkinden eski, çünkü annesi “elleriyle” dikmiş! Önce “sosyeteye rezil oluruz” gerekçesiyle sonra da paçasını gazetede gören hanımın evde “façasını indirme” ihtimali nedeniyle soyadını vermek istemeyen Yusuf’un yorumu da ilginç: “Biz on beş yıldır giyiyorduk, anam dikiyordu. Ama şimdi moda oldu. Bak anamın özel pijaması bu. Bak şimdi. Hani İbrahim Tatlıses’in ‘tek tek’ şarkısı vardı ya. Biz çocuklarla mal taşırız ‘tek tek taşıyın tek tek tek tek’ deriz. Sonra baktık ki İbrahim söyledi meşhur oldu. Pijama da böyle. Biz giyiyorduk zaten. Ama eskiden bize deli diyorlardı şimdi meşhur oldu herkes giyiyor, herkes deli!”
Yusuf, Gaffur’un kendisini güldüremediğini söylüyor. Herkesi güldürmesini ise “Valla millet ufacık bir şeyden mutlu olabiliyor demek ki. Millette mutsuzluk var onun yüzünden” diye açıklıyor.
Bir başka pazarcı Erkan Büber, Fındıkzade’de 10 tane daha büyük olan Kadıköy Salı Pazarı’nda ise en az 20 tane pijama satıyor bir günde. Büber, “İlk çıktığında daha çok satıyordu. Peker Açıkalın’ın çıktı, değişik bir tip yarattı hoş oldu. Sevilmez mi seviyoruz tabii adam çok güzel oynuyor, insanı çok güldürüyor. Bizim insanlarımız gülmeyi seviyor. Gaffur’dan sonra çok tuttu dizi. İnsanlara daha yakın bir karakter, halka yakın bir tip. Evde herkes seyrediyor. Ben eve gittiğim zaman o dizi açık oluyor zaten. Benim yeğenler taklidini acayip yapıyor. Bir tanesine bu hafta götürdüm bir pijama giydirdim gül gül öldük yani” derken, Mustafa Karadağ ise satışların azalmasından şikayetçi.
“Pijama satışları valla ilk iki ay güzeldi de şimdi pek potansiyel yok. Satıyoruz yine ama günde 15-20 tane satıyoruz. Daha önce 60-70 adeti buluyordu” diyor.
Karadağ, Gaffur’la birlikte çevresindeki çoğu insanın diziyi izlemeye başladığını söylüyor. Ama ona göre artık sıkmaya başladı. Hayır, satışlar düştüğünden değil, “Farklı bir şey bekliyor artık millet” sadece!
Gaffur gecesi
Mahmutpaşa tezgahlarında da bir duraklama dönemi yaşansa da hâlâ iyi satıyor “Beni beğenmiyor musun” pijamaları. Tezgahtar Özlem, “Bu hafta tekrar bölümü verildi ondan mı acaba” derken gülüyor. Ama anlattıkları daha çok trajikomik: “Apartman olarak aldılar geçenlerde, hep birlikte giyip parti yapıyorlar. Yılbaşı hediyesi olarak da çok sattık. Bir de sevgililer gününde sevgililerine hediye olarak alan çok oldu. Kadınlar bile alıp giyiyorlar.”
Elif Görgü