yaşayan satırlar - gerçekleri söylemekten vazgeçmedi

İtalyan Rönesans filozofu Giordano Bruno, (1548-1600), aynı zamanda bir gökbilimci olarak yeryüzünün evrenin merkezi olmadığını ve evrenin sonsuzluğunu ısrarla savunduğu ve bu düşüncelerinden geri adım atmadığı için, Roma Kilisesi engizisyon mahkemesi tarafından yakılarak öldürüldü. Ölüm kararını Bruno’ya bildiren yargıç, ondan şu cevabı almıştı: “Ölümümü bildirirken siz benden daha çok korkuyorsunuz.”

“Hafıza sanatı çokluktan birliğe geçişe imkan veren bir patikadır.
Hafıza sanatı, kullandığı imgelem gücüyle algılanabilir dünya ile algılanan dünya arasında bir bağ oluşturur.
İnsan ruhu, hafıza sanatı ile çok boyutlu değişken ve zıtlıklar dünyasından sıyrılıp bütüne, tekliğe doğru yükselir.”
***
“Yıldızlar ne göğün perdesinde delikler ne de yarattıklarını aydınlatmak için insan biçimli bir Tanrı tarafından tutulan lambalardır. Aksine bizimki gibi güneş sistemleridir ve sonsuz gezegenlerle çevrilmişlerdir. Anoloji (benzeşim) yasasına göre bizden az ya da çok daha akıllı varlıklarla ikamet edilmiş olmalıdır.”
***
“Dünyanın herhangi bir kısmının ruhsuz, yaşamsız, manasız dolayısıyla ölü olduğunu sanmak ne kadar anlamsızdır.”
***
“Madde kendiliğinden oluşuyor. Her şeyden önce doğanın bütün her şeyi yaratması için indiği ve aklın aynı şeyleri kavramak için çıktığı merdivenin aynı merdiven olduğunu aklınızda tutun. İkisi birlikten çıkıp aradaki nice zincir halkalarından geçerek tekrar birliğe giderler.”
***
“Aklıselim kişilerden hangisi diğer dünya ve gezegenlerin özellikleri ve konumlarının maddesel ve ruhsal açıdan dünyamızınkinden aşağı olduğunu düşünebilir? Evrenin hangi noktasına hareket edilirse edilsin, hangi yönüne gidilirse gidilsin, sonsuz olduğundan hiçbir gezegen evrenin merkezi olamaz.”
***
“Ne gördüğüm hakikati gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu açıkça ifade etmekten korkarım. Aydınlık ve karanlık arasındaki, bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katıldım. Bundan dolayı her yerde zorlukla karşılaştım ve cehaletin babaları olan resmi akademisyenlerin yanı sıra kalın kafalı çoğunluğun öfkesine de hedef olarak yaşadım.”