20 Şubat 2007 01:00

GÜNCEL


Ertuğrul Özkök geçen pazar günü köşesinde yine felsefe yapmış.
Bu kez dönekliği kutsamak için bir balık öyküsü anlatıyor.
Güney Kutbu’na yakın denizlerde “buz balığı” denen bir balık yaşıyormuş. Bundan 55 milyon yıl önce iklimde müthiş bir değişiklik meydana gelmiş, okyanusun sularının sıcaklığı 68 Fahrenhayt’tan 38 Fahrenhat’a düşmüş. Buz balığı bu koşullara dayanmak için kanındaki kırmızı hücrelerin sayısını yüzde bire indirmiş ve donmayı engelleyen bir nevi antifriz görevi yapan proteini yaratarak yaşamını sürdürmüş.
Özkök’ün anlattığı Darwin’in teorisini doğrulayan tipik bir öykü. Darwin çevre koşullarına uyum sağlayıp yaşamını devam ettiren canlılardan çok sayıda örnek veriyor. Darwin’den sonra da çevre koşullarına göre değişime uğrayan, yaşamını devam ettiren ve türü yok olan yeni canlılar keşfedildi.
Özkök’ün yazısının son cümlesini okumazsanız, Özkök Yaradılışçılık Tezi’ne karşı Darwinizmi savunuyor, dersiniz ve tabii ki, şaşırmadan edemezsiniz “Özkök’e bir şey mi oldu?” diye. Oysa, Özkök’e bir şey olmamış. Özkök, yine bildiğimiz Özkök.
Özkök yazısının sonunu şöyle bağlıyor:
“Benim inancım şu:
Hayatta kalabilmek için “kanını” bile değiştirmek zorunda kalan bu canlı, gerçek bir tabiat kahramanıdır.
Ve hepimize verdiği hayat bilgisi dersi de şudur:
“Dönüşebilmek, dönebilmek, hayatta kalmanın, ilerlemenin temel kanunudur...”
Hitler de Darwin’i “güçlü ırklar yaşar, güçsüz ve ari olmayan ırklar yok olmalıdır” gibi tezlerle tahrif etmişti.
Doğada canlılar için doğal sayılan ilişkiler insanlar için doğal sayılmaz. İnsanda bilinç unsuru işin içine girmiştir. İnsanlar çok şükür ki, (Özkök’ün önerisinin tersine) vahşi hayvanlar gibi yaşamıyor. Yardımlaşma, dayanışma, paylaşma, zayıfları koruma vb. değerlere sahipler.
Özkök, kendi durumuna gönderme yaparak, solcu iken ve sosyalizmi (nasıl bir sosyalizm savunuyordu bilmiyoruz ama) savunurken kapitalizm savunuculuğuna geçmenin, dönmenin, hayatta kalmak için, ilerlemek için tek yol olduğunu iddia ediyor.
Ertuğrul Özkök’ün verdiği ders doğru olsaydı, ortaçağın karanlığında, dünya tepsi gibi düz ve uzaydaki her şey dünyanın etrafında dönüyor fikrinin, dini bağnazlığın egemen olduğu bir ortama uymak ve hayatta kalmak ilerici bir davranış olurdu.
Özkök’ün dönekliği teorileştirme çabasını anlıyoruz ama yine de buz balığı örneği bu teoriyi doğrulamıyor. Doğada bir canlı değiştiğinde sonraki nesiller de değişmiş olarak yaşar. Yani, buz balığı tek başına değişmemiştir. Artık bütün buz balıklarının kanının yapısı aynıdır.
Kapitalistler ise Ertuğrul Özkök gibi milyonlarca, milyarlarca döneğe ihtiyaç duymaz. Milyonlarca işçi sömürü sisteminin devamı için değişmemelidir. Onlar hep işçi kalmalıdır. Zaten işçi sınıfı olmazsa kapitalizm de olmaz.
Artık insanlığın sosyal değişimi, Özkök gibi bazı aydınların dönmesi (saf değiştirmesi) ya da kimi alt sınıflardan insanların “köşe dönmesi” ile değil, işçi sınıfının iktidarı alması, sosyalizmi inşa etmesi, kapitalist üretim ilişkilerini tümüyle ortadan kaldırması ve kendisiyle birlikte bütün sınıfların varlığına son vermesiyle olacaktır.
Özkök’ün durumunu illa Darwin’in kuramı ile izah edeceksek, belki insanlığın evriminde arkaik bir mutasyon olarak değerlendirebiliriz.
Kamil Tekin Sürek

Evrensel'i Takip Et