25 Şubat 2007 01:00
Halk Bankası özelleştirmesine ikinci dava
GÜNÜN YAZILARI
Ankara Ticaret Odası (ATO), hissedarı olduğu Halk Bankasının özelleştirilmesine karşı ikinci kez dava açtı. Dava dilekçesinde, bankanın kuruluş amacı gözetilmeden alınan özelleştirme kararının hukuka aykırı olduğu ve telafisi imkansız zararlara yol açacağı belirtildi.
ATOdan yapılan açıklamada, Danıştay 13üncü Dairesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı aleyhine açılan davada, idarenin özelleştirme işlemiyle ilgili 2007/8 sayılı tebliğinin yürürlüğünün durdurulması ve iptali istendiği kaydedildi.
Dava dilekçesinde, Halk Bankasının, kalıcı bir ekonomik kalkınma, sosyal denge ve toplumsal barışın korunması için uygun koşullarla esnaf-sanatkar ve küçük meslek sahibine kredi verilmesi amacıyla kurulduğu hatırlatılarak, özelleştirme kararının kuruluş amacı gözetilmeden alındığı belirtildi.
Bankanın kamu yararına faaliyet gösteren bir kurum olması özelliğinin, alınan özelleştirme kararıyla ortadan kaldırıldığı bildirildi. Dilekçede, Halk Bankasının özelleştirilmesinde kamu yararı olmadığı gibi, ekonomik kalkınmaya yönelik bir yarar sağlanamayacağı, aksine sosyal dengeleri bozucu ve toplumsal barışı ortadan kaldıran gelişmelere yol açacağı vurgulandı.
Dava dilekçesinde, ATO üyelerinin Halk Bankasının müşterisi olduğu vurgulanarak, özelleştirme sonrasında kredi ilişkilerinin ne şekilde süreceği ya da tasfiye edileceğinin belli olmadığına dikkat çekildi.
Tebliğde, Halk Bankasının yüzde 25ine kadar olan kısmının halka arz yoluyla özelleştirileceği, halka arz işleminin 2007 yılı sonuna kadar tamamlanacağı şeklinde muğlak ifadelere yer verildiğinin vurgulandığı dilekçede, şu ifadeler yer aldı:
Halka arz edilecek oran kesin olarak belirlenmiş değildir. Halka arz ile ilgili oranın net bir biçimde tebliğde yer almamış olması, idarenin yaptığı bu işlemin objektif sınırlar içinde ortaya konulmadığının da göstergesidir.
Kazanılmış haklar ortadan kalkıyor
Dilekçede, Ankara Ticaret Odası ve diğer hissedarların kazanılmış haklarına dikkat çekilerek, Tebliğ işlemiyle makul nedeni olmayan, hakları kısıtlayıcı ve azaltıcı değişiklikler yapılması, kazanılmış haklara ve dolayısıyla hukuk devleti ilkesine aykırı düşmektedir denildi. Dilekçede, kazanılmış haklara saygının, Anayasanın 2nci maddesinde açıklanan hukuk devletinin temel unsurları arasında yer aldığına da dikkat çekildi.
Anayasa Mahkemesi kararlarına göre hukuk güvenliğinin belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirdiği ifade edilen dilekçede, şu görüşe yer verildi:
Davalı idare, dava konusu tebliğ işlemiyle, dava konusu bankanın yüzde 25ine kadarının halka arz yoluyla özelleştirilmesine ve halka arzın da 2007 yılı sonuna kadar tamamlanmasına karar vererek gerek hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine uymamak suretiyle, gerekse banka ortaklarının kanuni düzenlemelerle sağlanan kazanılmış hakları ortadan kaldırmak suretiyle, hukuki güvenlik ilkesini ihlal etmiş, müvekkil Oda, diğer ortaklar, yatırımcılar ve tüm ülke ekonomisi açısından telafisi imkansız zararların doğmasının yolunu bu şekilde açmıştır.
Bilirkişi talebi
Bankanın özelleştirilmesi öncesinde yeniden yapılandırmanın yasal bir zorunluluk olduğuna dikkat çekilerek, yeniden yapılandırma işleminin Banka Genel Kurulunda kabul edilen plan doğrultusunda ve Türkiyenin taraf olduğu uluslararası anlaşmalara uygun olarak yapılıp yapılmadığı konusunda bilirkişi incelemesi talep edildi.
Dilekçede, Türkiyede faaliyet gösteren bankaların çalışmalarının AB mevzuatı ve uygulamaları ile uyumlu hale getirilmesine ilişkin en önemli sürecin Basel II olduğu hatırlatılarak, Banka için hazırlanan yeniden yapılandırma çalışmalarının, sözgelimi Basel II kriterlerinin öngörülerine uygun olup olmadığı bilinmemektedir denildi. (Ankara/ANKA)
Evrensel'i Takip Et