26 Şubat 2007 01:00
EVRENSELden
Başbakan Erdoğan, son MGKdan sonra o bildik üslubuyla yine basına yüklendi: MGKdan önce veya bugün, eğer bir şeyler medyada yayınlanmışsa ya da medya bunu yayınlamışsa, bu sızdırma hareketini yapan ihanet içindedir, bunu yayınlayan da aynen buna ortaktır.
Ancak dünkü gazetelere bakıldığında; Başbakanın bu sözlerinin yenilip yutulduğunu görüyoruz. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıtın da MGKdan görüntülü sunum yaparak hükümeti uyaracağı yönündeki haberlere üzüldüğünü ve bunun sızdırılmasıyla ilgili soruşturma başlattığını açıklaması, medyanın iyice elini kolunu bağladı. Çünkü genellikle bu işler şöyle olurdu: Kritik MGK toplantıları öncesi askerin, hükümeti fırçalayacağı anlamına gelen haberler medyaya sızdırılır, medya da bunu manşetine taşıyarak MGK toplantısının bir iki gün öncesinden bu yönde bir psikoloji oluşturur ve beklenti yaratırdı. MGKya da böyle gidilirdi. Bir tür psikolojik savaş haberciliği olan bu yöntemin etkisinde kalan hükümetler, daha MGKya girmeden önce süngüsünü zaten düşürürdü.
Ancak bu kez, bu süreç biraz farklı işledi. Hükümet ile asker, MGK sonrası bu sızdırma ile ilgili ortak tepki gösterdiler. Bu, normal bir süreç olarak mı gerçekleşti, yoksa birtakım dengelerin sonucu mu böyle oldu; eldeki verilerle şimdiden bunu söylemek zor. Ancak açık ki bu durum, medyanın dayanak noktalarını da boşa düşürmüş oldu. Yani askere dayanarak dönüp Başbakana, Sen bize haberciliği öğretemezsin, sen işini doğru yap önce diyemedi. Aynı şekilde dönüp Genelkurmay Başkanına, Bu haberleri biz masa başında uydurmadık, bugüne kadar bize andıç veren hangi güçlerse, bu haberi sızdıranlar da yine onlar diyemedi.
Çünkü Türkiye medyası, hükümete kredi bağı, teşvik gibi ekonomik bağlarla Genelkurmaya da icazet ilişkisi ile bağlı.
Aslında demokratik bir ülkede, bir başbakanın basını bu sözlerle hedef alması, onun iktidarının sonunu bile hazırlayabilir. Ama medya-hükümet-asker ilişkisinin bu biçimde işlediği bir ülkede de böyle yaşanıyor.
Ayrıca bu ülke, bir de en tanınmış gazetecilerinin Başbakanın yanağını okşadığı bir ülke ise iktidar ile basın arasında saygın ve onurlu bir ilişkiden, bunun gerektirdiği mesafeden söz edilebilir mi?
İyi haftalar!
Evrensel'i Takip Et