4 Mart 2007 01:00
problem nasıl çözülür?
Kadının baskı altına alınışı bütün öteki sınıflı toplumların da karakteristiği olmakla birlikte, kadın sorununu, kadınların kendi problemlerinin farkına varmaları anlamında olmak üzere kapitalizm koşulları doğurmuştur.
Kapitalizmde kadın iki işlev yüklenmiştir. Birinci işlevini yerine getirirken, yani toplumsal üretime katılırken, sermaye tarafından aynı erkekler gibi, ama kadın olmaktan dolayı da çifte standartlı bir uygulamaya maruz kalarak ezilir.
Bütün burjuva kültür, kadının ezilmesi, aşağılanması temelinde oluşur. Evden, kadınla erkek arasındaki sevgi ilişkisinden başlamak üzere, sokakta, çalışma hayatında ve kamusal yaşamın diğer alanlarında bir cinsiyetçilik temelinde örgütlenmiştir. En önemli ataerkil uğrak ise burjuva devlet aygıtıdır.
Kapitalizm aynı zamanda bir kadın sömürüsü temelinde var olabildiğine göre, kadınların ezilişinin özel biçimlerine karşı çıkarak, örneğin bir yasal ayrıcalığa itiraz ederek ya da günlük ilişkilerde erkek egemen sisteme tek tek tavır alarak, en yakındaki erkekleri değiştirmeye çalışarak problemin çözülemeyeceği açıktır. Bu yöntem, tek tek kadınların ya da bir grup kadının yaşamlarını kolaylaştırıcı sonuçlar verebilir ve asla bundan vazgeçilmemelidir. Ama cins olarak kurtulmayı düşünüyorsak, kurtuluşumuzun bütün kadınların da kurtuluşunun ön koşulu demek olan kapitalizmin yıkılmasından, sosyalizmden geçeceğini bilmek zorundayız.
Mücadeleye katılmak
Modern burjuva toplumda hukuksal eşitsizlikler giderilebilir niteliktedir. Ancak kadının erkek karşısındaki eşitsizliğinin giderilişi bu yöntemle mümkün değildir. Çünkü, kadının ezilişi kapitalizmle öylesine iç içe geçmiştir ki, yasal önlemlerle bu sorunu gidermek mümkün değildir. Hukuksal hak eşitliği konusunda kadınlar yıllar boyu süren mücadeleler sonucu önemli mevziler kazandılar.
Toplumsal üretimde ve toplumsal siyasal yaşamda kadınların tuttuğu yer her geçen gün daha da genişledi. Bir kadın, burjuva siyasal iktidara tavır almak için nasıl sınıf bilinci edinmek zorundaysa, aynı nedenden dolayı cinsiyet bilinci de (Kadınlık Bilinci) edinmek zorundadır. Kadın kendi durumunun bilincine kendiliğinden ulaşamaz.
O normal koşullarda bir sınıflı toplum ferdi olan ve burjuva ideolojileri içerilerek bir sınıfın egemenliğinin sürdürülmesinde rol oynayan ataerkil ideolojiyi içselleştirmiş olarak dünyayı erkeklerin gözleriyle görür. Kendinin yeteneksiz, yetersiz ve beceriksiz olduğuna inanmıştır. Kadın sınıf bilincini olduğu gibi, cinsiyet bilincini de siyasal mücadele içinde kazanır. Tarih, grevlerde, eylemlerde, sınıf mücadelesinin diğer alanlarında uysal ev kölelerinin nasıl hızla değişerek erkeklerle yan yana aynı kararlılıkla, kavgaya atılmalarının, onları değiştirtirdiğinin örnekleriyle doludur.
Aynur Seyrek
Evrensel'i Takip Et