20 Mart 2007 00:00
GÜNCEL
Son günlerde herkes, İstanbuldaki suç patlamasını konuşuyor.
Son günlerde herkes, İstanbuldaki suç patlamasını konuşuyor. 12 Eylül döneminde cuntanın ve YÖKün baskılarına direnen ve üniversiteden ayrılmayı baskılara boyun eğmeye tercih eden, ilerici çevrelerin övgü ile adından söz ettiği Emre Kongar bile kahrolsun insan hakları zihniyetindeki bir polisin sözlerini, onaylayarak aktarıyor programında. Polis diyormuş ki hırsızlar istediği eve giriyormuş, polis kanunlar izin vermediği için hırsızı kovalamak için bile birinin evine giremiyormuş. Yalan. Daha geçen hafta, elinde balyozlarla kapıları kırarak evlere giren polisleri haberlerde sizin TV kanalınız göstermedi mi herkese? Siz ki Emre Kongar, sosyoloji profesörüsünüz; hadi bırakın sosyolojiyi, politika ile uğraşmışsınız, müsteşarlık yapmışsınız. Suç ile yoksulluk ve işsizliğin ilişkisini kuramıyor musunuz? Bir de işsizlik ve yoksulluğa, Kürt sorunu nedeniyle yirmi senedir süregiden savaşı ekleyin. Boşaltılan üç bin köy ve baskıdan, çatışmadan, yoksulluktan evini barkını terk eden köylülerin, şehirlerin varoşlarına yığılmasını düşünün.
İşsizlik, yoksulluk önlenmeden hırsızlık, kapkaç, gasp vb. suçlar nasıl önlenecek?
İstanbul eski Emniyet Müdürü ki o da insan haklarına iyi gözle bakmamasıyla tanınır. Necdet Menzir, dün Radikalde Neşe Düzele şöyle demiş: Eskiden bazı kişiler İstanbulda suçu önlemek için suçlu çocukları toplayıp ıssız bir adaya doldurmayı öneriyormuş. Menzir de buna karşı çıkıyormuş. Şimdi ise bu fikrini değiştirmiş. Çocukları adaya doldurmak gerekirmiş ama bu adaya atölyeler yapılması gerekirmiş ve toplanan çocuklar, atölyelerde çalıştırılmalıymış.
Menzir güya, insani olmayan bir çözüme daha insani bir çözüm getiriyor. Hitlerin toplama kampları çözümü. Hitler de toplama kamplarında Yahudileri vd. çalıştırıyordu. Kampların kapısının üzerine de Çalışmak özgürleştirir yazdırmıştı.
Niye Menzirin aklına, suçluların çalıştırılacağı atölyeler yerine insanların suç işlemeden çalışabilmesi için fabrikalar ve atölyeler yapılması gelmiyor.
İşsizlik ve yoksulluğu ortadan kaldırmak için ekonomik çözümler bulmadan, işsizlere yaşayabilecekleri miktarda işsizlik yardımı yapılmadan, suçlar ve suçlular bitirilebilir mi?
Niye kimse, köyleri yakılan köylülerin köylerine dönmesi için onlara tazminat verilmesi ve evlerinin onarılmasını çözüm olarak düşünmüyor? Niye kimse, devlet arazileri ve ağaların topraklarının, yoksul ve topraksız köylüye dağıtılmasını önermiyor?
Hükümet, çıkardığı yasalarla üç kişinin yapacağı işi bir kişinin yapmasını düzenlerken, memur sayısı azaltılırken, fabrikalardan, üretim azalmadığı halde işçiler atılırken sesini çıkarmayan, sorun çözücü üstatlarımız neden sadece daha fazla cezaevi, insanları toplama kamplarına doldurmak çözümünden başka bir şey önermiyor?
Rahşan Affı denilen cezaların ertelenmesi yasasından sonra boşalan cezaevleri, daha on yıl geçmeden yine doldu. Ekonomik ve sosyal tedbirler alınmadığı koşullarda hükümet, ya yeni cezaevleri yapacak ya da yeni bir af düzenlemesi ile cezaevlerini boşaltacak. İkisinin de çözüm olmadığı, daha önceki uygulamalardan açıkça görülüyor.
Tek ve gerçek çözüm; işsizliğin ve yoksulluğun azaltılması, ortadan kaldırılması. Bunu da İMFci hükümetler ve partiler gerçekleştiremez. Çözüm işçi sınıfının, emekçilerin iktidarı ve bu iktidar için halk cephesinin bir an önce oluşturulması.
Kamil Tekin Sürek