21 Mart 2007 00:00
AVRUPA GERÇEĞİ
Alman Spiegel Onlineden Sebastian Heinzelin bildirdiğine göre, New Yorkun bir gettosunda yaşayan 26 yaşındaki Haiti kökenli göçmen bir ailenin çocuğu olan Herold Noel, Iraka kahraman gidip gazi dönen binlerce askerden biri.
Alman Spiegel Onlineden Sebastian Heinzelin bildirdiğine göre, New Yorkun bir gettosunda yaşayan 26 yaşındaki Haiti kökenli göçmen bir ailenin çocuğu olan Herold Noel, Iraka kahraman gidip gazi dönen binlerce askerden biri. İşgal sırasında, Bağdat Havaalanına ulaşan ilk birlikte askeri araçlara yakıt dolduran tankerin sürücüsüymüş. Havaalanına vardıktan kısa bir süre sonra evine döneceğini umarken, bu kez çatışmaların yoğun olduğu Felluceye gönderilmiş. Omzundan yaralanmış. Tedavi için, önce Almanyaya sonra ABDye götürülmüş. Yaşadıklarından dolayı psikolojik travma geçirdiği için askerlikten atılmış. Uzun bir süre devletten yardım alamamış; evsiz kalmış; çocuklarıyla birlikte perişan halde yaşamış.
ABD ordusunun Iraktaki vahşeti, Noelin şu sözlerinde saklı: Biz hiç kimseyi tutsak almadık, arkamızdan gelenler cesetleri sayıyordu. (Spiegel Online, 4 Kasım 2006)
Bu vahşetin bir parçası olan Noel, şimdi korku, panik ve yoksulluk içerisinde yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Ve en korkuncu da; Gözlerimi her kapattığımda öldürülmüş bir çocuğu görüyorum diyor. Fellucede askeri araçların paletleri altında kalan çocukları anlatıyor.
Travma sonrası stres bozukluğu geçirdiği için bir süre tedavi altına alınmış. Tedavi için gittiğim Californiada, travma sonrası stres bozukluğu geçiren bütün askerlere ilaç olarak uyuşturucu verildiğini gördüm. Çünkü başka ilaçlar tesir etmiyordu diyor. Savaş karşıtı gaziler arasında yerini alan Noel, şimdi Bazen soruyorum; Irakta neden yaşamak için çabaladım. Amerika rüyam bitti. Bana verilen mesaj, Neredeyseniz, orada yaşayacaksınız. Yani, gettoda diyor.
Herold Noel, Irak Sendromu yaşayan gazilerden sadece biri. Kahraman asker diye Iraka gönderilen; sonra kollarını, bacaklarını Irak sokaklarında bırakıp, Almanya üzerinden yarım insan olarak evine dönmeyi başarabilen binlerce gazi var ve en önemlisi de bunlar artık ABD için birer saatli bomba. (Spiegel Online)
Resmi rakamlara göre Iraka gönderilen askerlerin 3 bin 200ü tabut içinde, 25 bini tekerlekli sandalyede ABDye ulaştı. Yine rakamlara göre son dört yıl içerisinde bir milyondan fazla ABD askeri, Irakta görev yaptı. Geri dönenlerin bir bölümü işsiz, evsiz, yoksul bir halde, hem de psikolojik depresyon altında yaşamını sürdürüyor.
ABD Gazilerle İlişkiler Bakanlığına göre, şu anda 200 bin evsiz gazi bulunuyor ve bunların büyük bir bölümü Vietnam işgaline katılmış. Irak işgaline katılıp da, sokakta kalanların sayısı her geçen gün artıyor. New England Journal of Medicine tarafından 2004te yayınlanan bir raporda, Iraktan dönen askerlerin yüzde 15-17si travma sonrası stres bozukluğu geçirdiği tespit edilmiş. Başka bir araştırmada bu oran yüzde 18-20 olarak tespit edilmiş. Bu, diğer savaşlara katılanların ortalamasının çok üzerinde.
Bu demektir ki, ABDnin her tarafında Irak Sendromu geçiren binlerce gaziler bulunuyor ve bunların her an ne yapacağı belli değil.
Bunların bir kısmı savaş karşıtları cephesine katılarak, işgalin ne kadar haksız olduğunu anlatmaya başladı. 17 Martta ABDde yapılan savaş karşıtı eylemin en önünde gaziler ve yakınlarını kaybedenlerin aileleri yürüdü.
ABDdeki eylem kitleselliğinin yanı sıra sembolik açıdan da ayrı bir anlam taşıyordu. Çünkü 17 Mart Amerikadaki savaş karşıtı hareket açısından önemli bir tarihi ifade ediyor. 17 Mart 1967de Vietnam işgaline karşı 70 bin kişinin katıldığı gösteri, işgalin bitiminde önemli bir rol oynamıştı.
Geçmişle bugün arasında bu tarihsel bağlantıyı kuran ABDli savaş karşıtları, aradan 40 yıl geçtikten sonra aynı gün, aynı sloganlarla Irak işgalinin son bulması için çağrıda bulundular.
İşgalin dördüncü yılı vesilesiyle hem Avrupa hem de ABD basınında yapılan değerlendirmelerin çoğunda bu kez, Irakta katledilen yüzbinlerce insanın durumundan çok, savaşta ölen, yaralanan ABDli askerlerin durumu öne çıkıyor.
İşgalin son bulması için elbette işgal edilen ülkedeki direniş önemlidir. Ancak bu çoğu zaman tek başına yeterli olmayabilir. Bu direniş, başta işgalci ülkenin içinde baş gösteren huzursuzluklar ve dünyanın diğer ülkelerindeki tepkilerle birleştiği takdirde bir anlam kazanmış olacaktır.
İşgalin dördüncü yılında Irak ile Vietnam arasındaki en önemli benzerlik hiç şüphesiz, ABD içerisinde baş gösteren tepkilerin düzeyidir. İşgalin faturasının ağır olduğu, geri çekilmeyi talep edenlerin sesi daha gür çıkıyor.
Sürüldükleri Irakta kollarını, bacaklarını bırakan gaziler ve yaşamını yitiren askerlerin aileleri, yüreklerindeki büyük acıyı ve düş kırıklığını şimdi öfkeye dönüştürmekteler.
Ve elbette yüreklerindeki acıyı öfkeye dönüştüren ABDli emekçilerle, onlarla aynı acıyı paylaşan Iraklı emekçilerin elleri ve beyinleri birleştiğinde, Bush çetesi eninde sonunda yenilgiyi kabul etmek, geri çekilmek zorunda kalacaktır.
Yücel Özdemir