22 Mart 2007 00:00

TABLO

Geçen haftaki yazımızda, ücretlilerde vergi iadesi uygulamasının kaldırılmasına değinmiş bu uygulamanın neden devam etmesi gerektiği üzerine durmuştuk. Aynı yazımızda; bu hafta 5588 sayılı Kanun’la getirilmeye çalışılan “asgari geçim indirimi” ve vergi iadesi ilişkisi üzerinde duracağımızı belirtmiştik.

Paylaş

Geçen haftaki yazımızda, ücretlilerde vergi iadesi uygulamasının kaldırılmasına değinmiş bu uygulamanın neden devam etmesi gerektiği üzerine durmuştuk. Aynı yazımızda; bu hafta 5588 sayılı Kanun’la getirilmeye çalışılan “asgari geçim indirimi” ve vergi iadesi ilişkisi üzerinde duracağımızı belirtmiştik.
Söz konusu yasa Meclis’te kabul edildiğini, ancak önceki gün Cumhurbaşkanı tarafından veto edildiğini de belirtmemizde yarar vardır. Veto gerekçesi ise aynı kanunda; 4733 sayılı Tütün,Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım-Satımına, 4046 sayılı Kanun’da ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 8’inci maddesinde değişiklik yapan 28’inci maddesinin bir kez daha görüşülmesidir.
Bu durumda henüz yürürlüğe girmemiş olsa da kanundaki şekliyle çıkarılmasında ısrarcı olunacak gibi görünen, “Asgari geçim indirimi” konusunu incelediğimizde; koşula bağlanmış, “ne koparırsam kârdır” tüccar zihniyetiyle hazırlanmış olduğunu görmekteyiz.
Buna rağmen gündeme geldiği günden beri hükümet çevreleri ve bağlı bürokratlar; “bu uygulama ile çalışanlar daha fazla gelir elde edecek” iddiasında bulunurken; holding medyası da, “asgari geçim indirimi ile asgari ücretli artık vergi vermeyecek” haberlerini yapmaktan geri durmadı. Peki, gerçekten böyle mi?
Bunun için kanun maddesindeki düzenlemeye bakalım. Düzenlemeye göre; “...Ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarının; çalışanın kendisi için yüzde 50’si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için yüzde 10’u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için yüzde 7.5 diğer çocuklar için yüzde 5’idir…”
Bu düzenleme ile bırakın daha fazla gelir sahibi olmayı, eskiye göre hak gaspları söz konusudur: Birincisi, asgari geçim indiriminin tamamından yararlanmanın evli ve çocuklu olması şartına bağlanmış olmasıdır. Hadi evli olmayı anladık! Bu hesaplamaya göre 7 çocuklu olma koşulu hangi mantığa uyar? Çalışan emekçinin bu uygulamanın tamamından yararlanmaması için zorlama formül üretildiği her halinden bellidir. Açlık sınırının 855 YTL, yoksulluk sınırının ise 2 bin 235 YTL olmasına rağmen asgari ücretin 403 YTL olduğu Türkiye koşullarında çalışan bir emekçinin ortalama ikiden fazla çocuk sahibi olmayı göze alması mümkün olabilir mi? Peki asgari geçim indiriminin(!) bu şekliyle düzenlenmesinde ısrar edilmesi halinde kaç kişi yararlanabilecektir? Vergi iadesi uygulamasında, bırakın yoksulluk sınırını, açlık sınırının yarısına denk gelmeyen miktar olan 403 YTL asgari ücret alan bir emekçi yıllık 397 YTL vergi iadesi almakta iken (2006 yılı için) bu uygulama ile 2008 yılından itibaren kesilen gelir vergisinin yarısı indirim konusu yapılacaktır. Vergi iadesi uygulaması ile ayrımsız herkes vergi iadesinden yararlanmakta iken, bu uygulamadan evli olmayan ve ancak açlık sınırının yarısına bile denk gelmeyen asgari ücretle çalışan bir emekçi ancak yarısından yararlanabilecektir!
İkincisi ise, 2007 yılının kapsama alınmamasının yarattığı kayıptır. Her konuda olduğu gibi, 01.01.2008 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek olan “asgari geçim indirimi” konusunda da kamuoyu yanlış bilgilendirilmektedir. Denilmektedir ki; “mevcut uygulama ile vergi iadesi zaten bir sonraki yılın ücretlerinden kesilen gelir vergisinden mahsup edilmekteydi, 2006 yılı vergi iadesi zaten 2007 yılı ücretlerinden kesilen gelir vergisine mahsup edilmektedir. 2008 yılında ise zaten indirim yapılacağından herhangi bir hak kaybı söz konusu değildir.” Pes doğrusu. Hâlâ yürürlükteki olan ve adaletsiz uygulanan vergi iadesi uygulamasının referans gösterilmesi suçluluk refleksi ile yapılan kötü bir savunma olduğu açıktır. 2006 yılı ücretlerinden peşin kesilen gelir vergisi, 2007 yılı gelir vergisine taksitler halinde mahsup edilirken “2006 vergi indirimi” olarak adlandırılmaktadır. Peki 2008 yılında “2007 yılı vergi indirimi veya iadesi” olarak adlandırılacak herhangi bir iade uygulaması olacak mı? Hayır. Çünkü IMF heyetine gelir oluşturmak için söz verdiği kalemlerden biri de vergi iadesidir. Bu nedenle çalışan emekçilerden “ne koparılırsa kârdır” mantığı ile hareket edilmiştir. Asgari geçim indirimi uygulamasından yararlanacak çalışan sayısının oldukça sınırlı olacağı bir yana, seçim öncesi çıkarılan bu yasanın, seçim sonrası akıbetinin ne olacağı da kuşkuludur. Sürekli emekçilerin hak gaspları üzerine tasarruf elde etmeye şartlanmış olan işbirlikçi siyasi iktidarlara güven duymak söz konusu değildir.
Bu nedenle asgari ücretin en azından açlık sınırı üzerine çekilmesi, asgari geçim indirimi uygulamasının şarta bağlı olmaksızın asgari gelirin tamamının vergi dışı bırakılması ve vergi iadesi uygulamasının da ayrıca devam etmesinde ısrar edilmelidir. Haftaya vergi indirimi yanı sıra vergi iadesi uygulamasının neden devam etmesi gerekli olduğuna değinmeye devam edeceğiz.
Hasan Hüseyin Kırmızıtoprak
ÖNCEKİ HABER

Gerçek gazetecilik istiyoruz

SONRAKİ HABER

Newroz ateşi barış içinde yandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...