23 Mart 2007 00:00

İZLENİM

Demokratik Toplum Partisi (DTP) yöneticilerine yönelik gözaltı ve tutuklama furyasıyla tırmandırılan gerginlik, Newroz alanına giderken insanlarda belli bir tedirginliği de beraberinde getirmişti.

Paylaş

Demokratik Toplum Partisi (DTP) yöneticilerine yönelik gözaltı ve tutuklama furyasıyla tırmandırılan gerginlik, Newroz alanına giderken insanlarda belli bir tedirginliği de beraberinde getirmişti. Ancak görüldü ki devletin izlediği “kontrollü gerginlik” politikası yine devredeydi ve herhangi bir engelleme olmadan alana rahatça girilip çıkılabildi.
Newroz kutlamaları için Urfa Valiliği, şehrin girişindeki otogar alanını göstermişti. Belli ki böylece, Newroz coşkusunun Urfa’nın cadde ve sokaklarına sirayet etmesinin önünün alınacağı hesap edilmişti. Ama hiç de öyle olmadı. Sabahın ilk saatlerinden itibaren kırmızı, yeşil, sarı renkleriyle insanlar, bir nehir gibi akarak Newroz ateşinin sıcaklığını Urfa’nın tüm sokak, cadde ve meydanlarına taşıdılar.
Urfalılar, DTP yöneticilerine yönelik baskılara karşı tepkilerini, çalakalem yazılmış dövizlere “Sayın Öcalan” yazarak gösteriyorlardı. Öcalan’ın sağlığına ilişkin hassasiyet, her fırsatta ortaya konuyordu.
Gerek kürsüden yapılan konuşmalarda gerek ise yapılan sohbetlerde çok net olan bir şey vardı: Kürtler barış istiyorlardı, ama taleplerinden de asla vazgeçmeyeceklerdi. Bu yüzden Yaşar Kemal’in Türkiye Barışını Arıyor Konferansı’nda söylediği “Ya gerçek demokrasi ya hiç” sözleri, 2007 Yılı Newrozu’nda Kürtlerin temel sloganı haline gelmişti.
Kürtler, “Bizler ayrılıkçı değiliz, ortak vatanımızda eşit haklara sahip kardeşler olarak yaşamak istiyoruz” diyerek adeta güvence veriyorlardı. Çözüm noktasında ise Ankara ve TBMM’yi adres gösteriyorlardı.
Son günlerde tırmandırılan gerginlikler karşısında soğukkanlılıklarını korumaya çalışıyor, provokasyonlara gelmeyeceklerini belirterek “Biz kavgaya yol vermeyiz” diyorlar...
Ancak tek taraflı süren ateşkesin kalıcı olabilmesi, Kürt sorununun demokratik halkçı bir çözüme kavuşabilmesi, yeni gerginlik ve çatışmaların önlenebilmesi için yalnızca Kürtlerin çabalarının yetmeyeceği de ortada.
Şimdi herkesten çok, görev Türk emekçilere düşmekte. Önümüz 1 Mayıs; Türk, Kürt ve her milliyetten Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri, 1 Mayıs’a, Kürtlerin Newroz’da bir kere daha uzattıkları barış ve kardeşlik elini tutarak yürümeliler. Kavgaya beraberce karşı durmalılar.
Nedim Köroğlu/Şanlıurfa
ÖNCEKİ HABER

İZLENİM

SONRAKİ HABER

Provokasyona gelmeyen halka teşekkür

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...