24 Mart 2007 00:00
Felakete çözüm arayışı
Kuzey Kıbrıs Lefkedeki milyonlarca tonluk zehirli maden atığına çözüm arayışları sürüyor. Lefke Gemikonağı mevkiinde, Türkiyenin 1974 yılındaki askeri müdahalesinden kısa bir süre önce bölgeyi terk eden Amerikan CMC şirketinin geride bıraktığı açık maden alanı ve maden atıklarının oluşturduğu çevre sorunu, büyüyerek devam ediyor.
Kuzey Kıbrıs Lefkedeki milyonlarca tonluk zehirli maden atığına çözüm arayışları sürüyor. Lefke Gemikonağı mevkiinde, Türkiyenin 1974 yılındaki askeri müdahalesinden kısa bir süre önce bölgeyi terk eden Amerikan CMC şirketinin geride bıraktığı açık maden alanı ve maden atıklarının oluşturduğu çevre sorunu, büyüyerek devam ediyor.
Bilim adamları yaptıkları incelemelerde, maden atıklarının yarattığı tehlikenin sadece Lefke ile sınırlı olmadığını, tüm Doğu Akdenizi tehdit ettiğini dile getiriyorlar. Nisan ayının sonlarına doğru Lefkede yapılacak olan üç günlük bir toplantı, bu sorunun çözümüne yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Toplantıya, Türkiyenin yanı sıra İngiltere, Avustralya, Almanya, İsveç, ABD, İtalya ve Fransadan da alanlarının uzmanı bilim insanlarının ve hukukçuların katılması bekleniyor. Bir gününün atıkların bulunduğu alanın incelenmesi, iki gününün ise alanla ilgili sunum ve tartışmalarla geçmesi planlanan etkinlikle ilgili, toplantının Başkanlar Kurulu Üyesi, E.Ü. Çevre Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ümit Erdem ve toplantıya İzmirden katılacak olan Bergama köylülerinin avukatı Senih Özayla görüştük.
Açık ölüm laboratuvarı!
Lefkedeki alanı 1995 yılından bu yana izlediklerini belirten Prof. Dr. Ümit Erdem, kendilerine yapılan başvuru sonrasında buraya destek olma kararı aldıklarını söyledi. Erdem bu destek kararını, Çünkü bilimsel anlamda Kıbrıs yeni yeşeriyordu. Uzmanların bizden gitmesi gerekiyordu sözleriyle anlattı. Kıbrısta çevresel kapsamda, sadece KKTCyi değil Rumları da ilgilendiren bir felaketle karşı karşıya olunduğunu belirten Erdem, bu felaketin bir taşta 7-8 kuş vurmaya çalışan CMC firmasının bırakıp gittiği, rehabilitasyon yapmadan terk ettiği alandan kaynaklandığını dile getirdi. Erdem alanla ilgili ilk gözlemlerini, 30 dönümlük arazide açık havuzlar vardı. Burasını açık ölüm laboratuvarı diye tanımladık. Yağmur yağdığı zaman o güzelim kıyı kıpkırmızı oluyor demir oksit, bakır sülfat nedeniyle... Pirit yığınları, siyanür bulaşık tepeler var. Yarım saat dolaşamadık arazide. İstifra etmek ihtiyacı hissettik sözleriyle aktarırken alanı, Türkiyede de altın çıkarıyoruz diyenlere bir örnek olarak gösterdiklerini söyledi. Konuyu ele aldıklarından itibaren uluslararası destek aradıklarına dikkat çeken Erdem, kimsenin yaptığının yanına kâr kalmamasının yollarını aradıklarını, ancak bu desteği bulamadıklarını kaydetti.
Doğu Akdenizi tehdit ediyor
Aradan yıllar geçtikten sonra konunun uluslararası boyutunun görülmesini ve ABnin burası ile ilgilenmesini, ABD ile AB arasındaki çekişmeye bağlayan Erdem, nisan sonunda yapılacak üç günlük uluslararası toplantının da bu nedenle AB tarafından desteklendiğini söyledi. Erdem, Kıbrıs gibi diğer devletler tarafından tanınmamış bir ülkede, böylesi bir toplantının yapılmasının siyasal yönünün de bulunduğunu belirti. Erdem, bölgedeki atıkların yarattığı tehlike ile ilgili çarpıcı bilgiler verdi: Buranın geleceği tüm Kıbrısın, -hatta ben daha da ileri gidiyorum- Doğu Akdenizin geleceği. Eğer oradaki durumlar devam ederse Kıbrısta çok olumsuz şeyler göreceğiz daha. Bugün Kıbrısta kanser vakalarının arttığı söyleniyor, sadece KKTC tarafında değil Rum tarafında da. Eskiden sadece Lefke bölgesindeydi, şimdi giderek Kıbrısa kadar yayılıyor. Güzelyurt, Lefke... Kıbrısın en güzel suyunun olduğu yerin yakınında bu açık maden ocakları... Tabii ki suya, toprağa karışıyor bu zehir.
Uluslararası hukuka taşınmalı
Toplantıya İzmirden davet edilen Bergama köylülerinin avukatı Senih Özay, Lefkeye daha önce de çeşitli kereler gittiğini aktararak şunları söyledi: Ben buraya gittiğim zamanlarda söylemiştim; bu sorunu uluslararası davaya dönüştürmeniz lazım diye. Strazburga götürelim, reddetsinler isterse. Kıbrıs Devlet değil desinler, ne derlerse desinler ama götürelim bunu dedim. Bu gidişimde de aynı şeyleri söyleyeceğim. Ama artık sonuç alınmasını, somut şeyler ortaya konulmasını istiyorum diye konuştu. Bu sorunun arada sırada yapılan bir panel noktasına indirgenmesi endişesini taşıdığını belirten Özay, konunun uluslararası hukuka taşınmasının yanı sıra tüm bu kirli atıklardan sorumlu olan CMC şirketinin de kendi ülkesinde ABDde mahkum ettirilmeye çalışılmasının önemine dikkat çekti. Özay, CMC ile ilgili dava açabilmek için ön hazırlık yaptıklarını, ABDde dava açan diğer ülkelerin davalarının nasıl sonuçlandığını araştırdıklarını söyledi. (İzmir/EVRENSEL)
Özer Akdemir