24 Mart 2007 00:00
EMEK DÜNYASI
Tayyip Erdoğanla Deniz Baykal arasında Cumhurbaşkanı kim olacak? polemiği iyice sertleşti.
Tayyip Erdoğanla Deniz Baykal arasında Cumhurbaşkanı kim olacak? polemiği iyice sertleşti. Erdoğan, Baykal için çukura kadar varan nitelemeler yapan bir üslup kullanırken Baykal da Başbakanı böylesi germiş olmaktan hoşnut, süreci ben yönetiyorum havalarında iddialarına iddia katıyor. Baykalın son iddiası ise Erdoğanın, CHPnin verdiği kahramanca mücadelenin sonucu olarak, artık cumhurbaşkanı adayı olamayacağı biçimindedir.
Ama Baykal, bu tespitiyle rahatlamıyor. Onun asıl stratejisi, Tayyip Erdoğanı cumhurbaşkanı yaparak AKPnin içinde kargaşaya yol açmaktır diyenleri haklı çıkarırcasına Baykal, Erdoğanı aday olmak için tahrik ediyor.
Bir yandan bakınca, hazretler sinirlendikçe birbirleri hakkında gerçekleri söylüyorlar. Ama bu tartışma, artık ülke sorunları ve Türkiyenin gerçekleriyle bağlantısını koparıp Kim cumhurbaşkanı olacak? kavgasına indirgediği için de politik ortamı provoke eden bir sorun olmanın ötesine geçemiyor. Daha kötüsü iki parti, halk içindeki etkinliğini kullanarak bu tartışmayı yığınlar içine sokarken basın da Türkiyenin nasıl bir cumhurbaşkanına ihtiyacı var? sorusundan bağımsız bir Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olur mu, olmaz mı? tartışmasıyla ülkenin gerçek gündemi olması gereken bir konuyu politik-magazin ya da darbe tartışmalarına kadar vardırılan gerginliklerin malzemesi yaparak rolünü oynamaya çalışıyor. Baykal dün, Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olamaz derken ne 1 Mart Kararnamesini çıkarma girişimini, ne Kürt sorununun çözülmemiş ve devasa bir sorun haline getirilmiş olmasını, ne emek ve halk düşmanı ekonomik politikalarının savunlup uygulanmasını, ne de ABDnin stratejik müttefikliğinin savunucusu olmasını gerekçe gösteriyor. Tersine, bu konularda Baykal, ya Erdoğanla hemfikir ya da ondan daha radikal bir asimilasyoncu ve emek düşmanlığı yandaşıdır. Baykalın tek kaygısı, Anayasal kurumlar arasında uyumun bozulması tehlikesidir. Onun içindir ki Baykal sürekli olarak; Tayyip Erdoğanın Sayın Öcalan demesi, Hikmetyarla fotoğraf çektirmesi, şeyhler ve şeriatçı çevrelerle içli dışlı olması gibi konuları öne çıkarmaktadır. Sanki bu son iddiası, bir Türkiye cumhurbaşkanına yakışmaz gibi görünse de bunun da bir inandırıcılığı olmaz. Çünkü bu suçlamalar, daha önce cumhurbaşkanlığı yapmış Özal, Evren, Demirel için de söylenebilir.
Baykalın zihniyeti ve adayları da herhalde, TÜSİADın uluslararası tekellerin çıkarlarını olduğu kadar Kürt sorununu, laisizm sorununu çözmek yerine bunları sorun olarak görmeme konusunda Erdoğanla yarışırlar. Emek düşmanlığı konusunda iki tarafın birbirine söyleyeceği çok şey yoktur.
Türkiyenin bugün elbette yeni bir cumhurbaşkanına ihtiyacı vardır. Ama bu cumhurbaşkanı; Türkiyenin demokratikleşmesinin bütün başlıca sorunlarının çözüm yoluna girmesini merkezine koyan, dolayısıyla Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda bir kompleksi olmayan, gerçek bir laisizm konusunda gerekli girişimleri yapabilen, IMFci, TÜSİADcı ekonomi politikalara karşı çıkıp halktan yana bir ekonomik program için çaba sarf eden, Türkiyenin Ortadoğu batağına batmasını önlemek için bölge ülkeleriyle birlikte ABDnin müdahalelerine karşı mücadele edebilecek bir cumhurbaşkanıdır.
Türkiyenin başlıca sorunlarının çözümünde etkin olacak bir cumhurbaşkanı olmadıktan sonra, seçilecek cumhurbaşkanının Erdoğanın mı yoksa Baykalın mı adamı olması, neyi değiştirebilir ki? Çünkü her iki durumda da cumhurbaşkanının, Türkiyenin sorunlar cumhuriyeti yolundaki gidişini hızlandıran sermaye güçlerinin birliği karşısında, ötekinin güç kazanması ötesinde bir özelliği yoktur.
Bugünkü koşularda ülkenin, Baykal ve Erdoğanın çektiği kıskaçtan kurtulmasının tek yolu ise cumhurbaşkanını halkın seçmesidir. Bu Anayasaya aykırıysa, anayasanın ilgili maddeleri değiştirilebilir. İki partinin oyları bunu yapmak için yeterlidir. Bugün bile bunu yapabilirler. Ama Baykal ve Erdoğanın temsil ettiği güç odakları, bunu istemedikleri için yapmamaktadırlar. Çünkü onların ihtiyacı, ülkenin sorunlarının çözülmesine katkı yapacak değil, kendi kliklerinin çıkarlarını savunacak bir cumhurbaşkanıdır!
İhsan Çaralan