25 Mart 2007 00:00
SADEDE GELELİM
Mehmet Türkmenin gazetemizin 23 Mart sayısında Gaziantepte teşvik kavgası, sömürü ve işsizlik üzerine haber yazısı küresel kapitalizmin dünyada işleyişine Türkiyenin Güneydoğusundan bir örnek sunmakta idi.
Mehmet Türkmenin gazetemizin 23 Mart sayısında Gaziantepte teşvik kavgası, sömürü ve işsizlik üzerine haber yazısı küresel kapitalizmin dünyada işleyişine Türkiyenin Güneydoğusundan bir örnek sunmakta idi.
Haberde Antepi çevreleyen illerin teşvik kapsamına alınmasına karşılık Antepin alınmamasına Antepli patronların tepkisi, patronların işçileri ağır şartlarda ve boğaz tokluğuna çalıştırdığı, buna rağmen binlerce işçinin işten çıkarıldığı, işçilerin patronların Mısırda ve Suriyede yatırım yapmasına gösterdiği tepki anlatılmakta idi.
1980lere kadar Türkiyeden dışarıya servet transfer etmek yasaktı. 1980-1989 arasında bu yasak gevşetildi; 1989da dışarıya servet transferi tamamen serbestleştirildi. O günden bu yana yabancı sermayedarların yanı sıra yerli sermayedarlar da yatırım yapıp yapmama ve yatırım yeri seçme özgürlükleri sayesinde hem işçilere (çalışma şartlarını istedikleri gibi ayarlayarak, ücret baskısı yaparak) şantaj yapmakta, hem de devlet üzerinden bütün topluma (istediğim teşviki vermezsen tası tarağı toplarım şeklinde) şantaj yapmaktadırlar. Bu şantaj mülk gelirlerinden kazanan burjuva sınıfının üretilen hâsıladan aldığı payı artırmayı amaçlamaktadır.
Sorun sermayenin rahatça yer değiştirebilmesinden ve işçilerin aynı hareket kabiliyetinin olmamasından kaynaklanmaktadır. Sermayenin bu kadar seyyal olduğu bir dünyada sermayedar ile toplumun kalan kısmı arasında, sermayenin kullanımı konusunda menfaat çelişkisi keskinleşmektedir. Sermayeye ödenen kâr dahil tüm hâsılayı çalışanlar ürettiğine göre, elbette ki sermayenin kullanımı üzerinde toplumun söz sahibi olması gerekir. Oysa şimdiki durumda, işçinin ürettiği kârla beslenen sermaye üzerindeki kontrolunu sermayedarlar topluma karşı şantaj aracı olarak kullanmaktadır.
Haberde Teksif ve DİSKe bağlı Tekstil sendikası şube başkanlarının bu temel gerçekleri dile getirmemesi ve mevcut durumu kabul ederek ümidi hükûmetin Gaziantepe vereceği teşvike bağlaması dikkati çekmektedir. Antepte sendikalar üye kaybetmektedir. Nasıl mücadele edeceklerini bilememektedirler. Sebebi, gerçekçi bir siyaset oluşturamamalarıdır. Gerçekçi siyaset, sendika şube platformlarında ve Emek Platformunda tüm emekçileri bir siyasî program etrafında birleştirmeye çalışmaktadır. Bu program emekçi halkın tüm özlemlerini ve ihtiyaçlarını içeren bir program olmalıdır. Örneğin, Gaziantep haberi çerçevesinde düşünsek, programın en azından Türkiyeden sermayenin ve servetin ülke dışına transferi yasaklanmalıdır diye bir madde içermesi gerekir. Türk-İş, DİSK, Hak-İş ve diğer demokratik kitle örgütlerinin sermayenin yurtdışına transferini yasaklama gibi temel talepler etrafında birleşmesi çok mu zordur? Neden birleşememektedirler?
Cem Somel