27 Mart 2007 00:00

Al birini vur ötekine

Yunanistan ile Türkiye arasında oynanan milli maçtan birkaç gün önce, her iki ülkenin medyası ısınma hareketlerine başlamış, taşlar yavaş, yavaş toplanarak eteklere doldurulmuştu.

Paylaş

Yunanistan ile Türkiye arasında oynanan milli maçtan birkaç gün önce, her iki ülkenin medyası ısınma hareketlerine başlamış, taşlar yavaş, yavaş toplanarak eteklere doldurulmuştu.
Top oynanacaktı ama oyundan çok, stat isimleri, ulusal kahramanlar ön plana çıkarılıp, haber ve yorumlarda “onurunu korumak”, “dersini verip gününü göstermek gibi” başlıklar kullanılıyordu. Yunanistan’da “sabrı taşmış vatandaş”, Türkiye’de ise “duyarlı vatandaş” olarak adlandırılan kesimler medyadaki amigolarca büyük gün için hazırlanıyordu. Sanki iki ülke arasında maç değil de 1920’li yıllardaki savaşın rövanşı yapılacaktı. Maç Türkiye’nin galibiyetiyle bittikten sonra Yunanistan tarafında “ulusal çöküntü” ve benzeri söylemler, Türkiye tarafında ise “Atina’da tarih yazmak” gibi manşetler öne çıkarılmıştı. Aslında ortada ne yazılan bir tarih ne de çöken bir ulus vardı ama amigolar coşturmak ya da gerilimi kaşımak için ellerinden geleni yapmalıydılar.
Gerilimi kışkırtma çabaları
Bu arada Türkiye’de medya Atatürk’e dil uzatıldığını yazarak son hamleyi yaptı ya da deyim yerindeyse “turnayı gözünden vurdu”. Bundan daha iyi bir malzeme mi olurdu. Ama sahibinin sesi olduğunu hiç ama hiç bir şüpheye yer vermeyecek kadar kanıtlamış olan ve özellikle bu yöntemi toplumsal olay ve gelişmelerde elde ettiği provokatif tecrübelere dayanarak iyi işleyen basın, olayın birkaç faşist tarafından yapıldığını gizledi. Aslında “sabrı taşmış vatandaşla”, “duyarlı vatandaş” denen amcaoğullarına amigoluk yapanlar olayların gerçek sorumlusuydular.
Söz konusu pankartı açanlar gerçekten çok marjinal bir kesim olan neonazilerdi. Bu nedenle statta bulunan Yunanlı seyircilerle neonaziler arasında çatışmalar çıkmıştı. Neonaziler yedikleri sopadan sonra pankartlarını toplamış ama taşkınlık yapmaya devam etmişti. Olay Yunan basınının duyarlı kesimlerince ve halk tarafından lanetlendi. Nasıl ki statta bulunanlar lanetleyip karşı çıktılarsa, nasıl ki statta neo nazilere yönelik sloganlar atıldıysa...
On binlerce seyircinin milli takımı ayakta alkışladığı ise ne yazıldı ne de çizildi. Amaç bağcıyı dövmek olduğu için bunların bir önemi yoktu tabii. Çünkü buna bir spor müsabakası olarak değil Ege sorunundan, Kıbrıs’a ve AB’ye kadar bir dizi sorundan dolayı yaratılan milliyetçi, gerici ortama uygun malzeme olarak bakılıyordu. Yani şimdiye kadar ekilenlerden, adı spor da olsa bir şeyler biçilmeliydi. Öyle de yapıyorlar.
Tarih futbolla yazılmaz!
Bir ülkede ne kadar işçi emekçinin alın teri çalınırsa, ne kadar insan gibi bir yaşam hakkı tehdit edilirse, ne kadar sermayenin yüksek kârları için halktan fedakarlık istenirse, o kadar “büyük ulus”, “tarih yazmak” ve “dünyaya bedel” teraneleri artar. Olan bu aslında.
Futbol aracılığıyla “tarih yazıldığını” iddia edenler aslında bu ülke tarihinin yüz karalarıdır. Çünkü tarih, ABD emperyalizmine uşaklığa son verildiğinde, üsler sökülüp atıldığında, halklarla kardeşçe yaşam gündeme geldiğinde, insanlara iş ve ekmek verildiğinde, eğitim hakkı tanındığında, onurlu bir emeklilik süreci geçirildiğinde, katiller sanık sandalyesine oturduğunda, derin devlet dağıtıldığında, cuntacı değil demokratik bir anayasa kabul edilerek halkın çıkarları güvence altına alındığında vb. yazılmış olacaktır.
Sermaye uşağı medyanın şunu iyice bilmesi gerekir: Ne diğer halklar ne de Yunan halkı, işçi ve emekçileri düşmanlıklara inanmamaktadırlar. Onlar her gün aynı taleplerle sermaye denen ortak düşmanlarına karşı verdikleri mücadelede birbirlerine gül göndermektedirler. Yalan mı? Yazsınlar ya!.. Son yıllarda sağlıktan eğitim hakkına ve sosyal güvenliğe kadar aynı sorunlar için sokaklara çıkıp aynı sloganlar atılmadı mı?.. Irak’ın, Afganistan’ın işgalinde, Filistin sorununda, Lübnan’a girilmesinde, her iki ülke halkları sokaklara çıkıp mücadele etmediler mi? Halkların kardeşliği için slogan atmadılar mı? Para, ilaç battaniye toplayıp kardeşlerine göndermediler mi? Peki siz ne yaptınız?..
Siz niye üslerimizi ABD ye, NATO’ya kullandırmadık diye karalar bağlamadınız mı? Özelleştirme politikalarını alkışlamadınız mı? Halkı yoksulluklar denizinde yalnız bırakan yasaları cesaretli adımlar deyip alkışlamadınız mı?
Tüm halklar kardeştir. Yunanistan ve Türkiye halkları da kardeştir.
Ama biliyoruz ki siz de yalnız değilsiniz. Son maçta amcaoğullarınızla aranızdaki birbirinden ayırt edilmesi zor özellikleriniz biraz daha anlaşılmış oldu. Sevgili sermaye medyası!..
Hadi ordan!..
Seyit Aldoğan
ÖNCEKİ HABER

Norveç ciddi bir rakip

SONRAKİ HABER

RAMP IŞIKLARI

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa